Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
NAZIM BİR ROMAN Yazar: Hüseyin Turhal
Nazım Hikmet Ran. Bu isim, bir biyografinin, bir davanın ve bir şiir devriminin toplamıdır. Onu anlamak; sadece onun 1902’de başlayan hayat çizgisini takip etmek değil, aynı zamanda 20. yüzyıl Türkiye...
5. Bölüm

BÖLÜM I: MAVİ GÖZLÜ DEV'İN DOĞUŞU

10 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
NAZIM: BİR ROMAN
Yazar: Hüseyin Turhal
BÖLÜM I: MAVİ GÖZLÜ DEV'İN DOĞUŞU
Tema: Kökler, İstanbul ve İlk Şiir (1902 – 1920)
Selanik’ten kalkıp gelen buğulu bir kış sabahının, İstanbul’un soylu Nişantaşı semtinde açtığı gözlerdi o gözler. Maviydi. Öyle sıradan bir gök mavisi değil, içinde coğrafyanın ve asırların biriktiği, derin bir deniz mavisi. Nazım Hikmet, bu dünyaya geldiğinde, babasından paşalık, annesinden ise Celile Hanım’ın fırçasından sızan bir sanat ateşi miras almıştı.
Büyüdüğü konak, duvarları yağlıboya tablolarla bezenmiş, akşamları Fransızca ve Farsça kelimelerin dans ettiği, bir edebiyat salonuydu adeta. Annesi Celile, ressamdı; Nazım Paşa’dan kalma bir zariflik ve sanat aşkıyla, genç Nazım’ın ruhunu daha o yaşta, ritim ve renk ile yıkamıştı. Nazım, yedi yaşındayken bile, evdeki tartışmaların bir imparatorluğun çöküşünü anlattığını, amcaların ve dayıların sözlerinin ise hep bir "yeni bir şey" aradığını hissediyordu.
O, on bir yaşına geldiğinde, "Feryad-ı Vatan" şiiriyle kendi sesini buldu. Dizeler, henüz hece ölçüsünün o sıkı kalıbına mahkûmdu, ama içindeki feryat, o kalıbı zorlayacak kadar büyüktü. Heybeliada’daki Bahriye Mektebi, ona sadece deniz kokusunu ve disiplini değil, aynı zamanda hürriyetin daraltılmış nefesini de öğretti. Yüksek tavanlı, nizamlı yatakhanelerin soğukluğuna inat, onun ruhu Boğaz’ın dalgaları gibi coşkuluydu.
Yahya Kemal’in şiir dersleri, genç şairin yeteneğini parlatıyordu, ancak Nazım’ın aradığı ses, İstanbul’un eski şiir geleneği tarafından sunulan ihtişamdan çok daha farklıydı. O, sarayların değil, sokağın sesini istiyordu.
Dışarıda savaş rüzgârları esiyordu. İstanbul işgal altındaydı. Her köşe başında bir yabancı üniforma, her gazete sayfasında bir utanç. Bu, genç Nazım’ın içindeki siyasi kıvılcımı ateşleyen son damla oldu. Artık o, sadece aşk şiirleri yazan yetenekli bir mektepli değildi; memleketin çığlığını kendi sesiyle haykırmak isteyen bir isyancıydı.
Bir akşam, annesinin tablosunun önünde durdu. Kendi yansımasına baktı. Mavi gözler, denizin bütün isyanını taşıyordu. O an karar verdi. İstanbul’un konakları, şiirleri için çok dar, çok süslüydü. Memleketin asıl sesi, Anadolu’nun tozlu yollarındaydı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL