I. Bölüm: Kayaşehir'in Elektrikli Kabusu
İstanbul, Kayaşehir… Şehrin en hızlı büyüyen, ama en ruhsuz bölgesiydi. Gri betonun, bitmeyen vinç gürültüsünün ve sürekli bir toz tabakasının altında ezilen bir bölge. Hüseyin, bu devasa yapılar ormanında, hayatının en ağır yükünü omuzlayan binlerce görünmez işçiden sadece biriydi. O, aslında sakin, dürüst ve temiz bir adam olmasına rağmen, hayatı sürekli ters gidiyordu.
Çalıştığı iş, yüksek katlı konut kulelerinin elektrik tesisatlarının döşenmesiydi. Bu elektrik işi, Hüseyin'e çok zor geliyordu. Omuzlarında bitmeyen, tanımlayamadığı bir ağırlık, sürekli bir halsizlik ve kemiklerine işlemiş bir yorgunluk vardı. Borç stresi ve iş stresi birleşiyor, onu nefessiz bırakıyordu.
Hüseyin, bu sistematik yıkımın nedenini çözemiyordu. Elini nereye atsa aynen kuruyordu. Çaresizlik içinde, bu durumun ancak bir kötü büyü veya sihir sonucu olabileceğine inanmaya başlamıştı. Geceleri uyanıyor, sessizce "Tanrım, beni bu ızdıraptan kurtar," diye dua okuyordu. O gün, her zamanki yorgunlukla koltuğuna çöktüğünde, telefon ekranında bir reklam belirdi. O reklam, en beklenmedik davetti.