İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
KUR'AN'DAKİ İSLAM Hüseyin TURHAL
Bu eseri yazmaya iten temel motivasyon, İslam ümmetinin yaşadığı derin anlam krizi ve kaynaktan kopuş gerçeğidir. Son birkaç yüzyıldır, Batı'nın ilerlemesi karşısında kendi medeniyet değerlerini sorgu...
47. Bölüm

Bölüm 40: Tarihte İslami Hukukun Gelişimi ve Değişimi (Fıkıh Tarihi)

14 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

40.1. Fıkıh Kavramı ve Esnekliğin Temeli
Fıkıh kelimesi, lügatte "derin ve tam anlayış" anlamına gelir. Terim olarak ise, Kur'an ve Sünnet'ten çıkarılan amelî (pratik) hükümler bütünü ile ilgilenen bilim dalıdır (İslam Hukuku).
Fıkhın Kur'anî Esnekliği: Kur'an, çok az sayıda kesin ve değişmez hukuki hüküm (Muhkemât) koymuş; hayatın çoğunluğunu oluşturan diğer alanları ise, genel ahlaki ilkelere (Makasıd) ve içtihada (akıl yürütmeye) açık bırakmıştır. Hüseyin Turhal'a göre bu esneklik, İslam hukukunun her çağa ve kültüre uyum sağlayabilmesinin temel garantisidir.
Hüküm ve Âdet Ayrımı: Fıkıh, ilahi emri (Hüküm) ile yerel kültürel âdetleri (Örf) karıştırmamak zorundadır (Bölüm 37). Fıkhın büyük bir kısmı, aslında hüküm değil, yorumdur.
40.2. İslami Hukukun Erken Dönem Gelişimi
Fıkıh, Hz. Peygamber sonrası dönemde, Müslüman toplumların yeni coğrafyalara yayılması ve farklı kültürlerle karşılaşmasıyla birlikte hızla gelişmiştir.
Sahabe Dönemi: Hukuk, Kur'an ve Sünnet temelinde, öncelikle Şura ve ortak akıl ile çözülürdü. İctihad, korkusuzca uygulanırdı.
Tâbiîn Dönemi ve Ekolleşme: Emeviler döneminde büyük şehirlerde (Medine, Kufe, Basra, Şam) yerel sorunlara çözüm arayan ilk fıkıh ekolleri ortaya çıktı. Bu ekoller, bulundukları bölgenin kültürel ve sosyal şartlarını yansıtır.
İmamlar Dönemi: İmam Ebû Hanife, İmam Mâlik, İmam Şâfiî ve İmam Ahmed bin Hanbel gibi büyük fıkıh imamları, metodoloji (usul) geliştirerek fıkhı sistematikleştirdi.
Ebû Hanife (Irak/Re'y Okulu): Akla, Kıyas'a (kıyaslama) ve toplumsal faydaya (İstihsan) öncelik verdi.
İmam Mâlik (Medine/Eser Okulu): Medine halkının ortak uygulamasına (Amel-i Ehl-i Medine) ve rivayetlere öncelik verdi.
Bu fıkıh ekollerinin varlığı, aynı dinî kaynaklardan farklı yorumların çıkabileceğinin ve bu çeşitliliğin meşru olduğunun kanıtıdır.
40.3. İctihad ve Taklit Krizi
Fıkıh sisteminin canlılığını ve esnekliğini sağlayan temel mekanizma İctihâd'dır.
İctihad Nedir? Kur'an ve Sünnet'te hükmü açıkça bulunmayan bir mesele hakkında, fıkıh metodolojisi kullanılarak akıl yürütme yoluyla hüküm çıkarma çabasıdır. İctihad, Müslüman aklının aktif rolünü temsil eder (Bölüm 7).
Taklit Eğilimi: Yaklaşık 10. yüzyıldan itibaren, siyasi çalkantılar, düşünceyi sabitleme eğilimi ve büyük imamların fıkhi çözümlerinin otoritesinin yükselmesiyle birlikte, İctihad kapısının kapandığı fikri yaygınlaştı. İslami âlimler, yeni çözümler üretmek yerine, büyük imamların görüşlerini "taklit etme" eğilimi gösterdiler.
Krizin Sonucu: Turhal'a göre, İctihadın terkedilmesi, İslam hukukunu statik ve donuk hale getirmiş; değişen dünya karşısında Müslüman toplumların sorunlarına yeni ve etkin çözümler üretme yeteneğini kaybetmesine neden olmuştur. Bu durum, İslam medeniyetinin gerilemesinde büyük bir pay sahibidir.
40.4. Fıkhın Yeniden İhyası İçin Çağrı
Çağdaş sorunlara (biyoetik, küresel ekonomi, modern devlet yönetimi vb.) Kur'anî çözümler üretmek için fıkhın ihyası (yeniden canlandırılması) zorunludur.
A. Makasıd-ı Şeria (Hukukun Amaçları) Metodolojisi
Geleneksel fıkhın dar ve şekilci kurallarından kurtulmak için, Bölüm 4'te bahsedilen Makasıd-ı Şeria (Şeriatın Amaçları) metodolojisi merkeze alınmalıdır:
Dinin Korunması (Hıfzu'd-Dîn)
Canın Korunması (Hıfzu'n-Nefs)
Aklın Korunması (Hıfzu'l-Akl)
Neslin Korunması (Hıfzu'n-Nesl)
Malın Korunması (Hıfzu'l-Mâl)
Herhangi bir fıkhi hüküm veya İctihad, bu temel amaçlara hizmet ettiği sürece meşrudur. Bu amaçlar, hukukun esnekliğini ve evrenselliğini korur.
B. Kolektif İctihad
Modern dünyada karmaşık sorunlar tek bir fakih (hukukçu) tarafından çözülemez. İctihad, bireysel çabalardan ziyade, farklı disiplinlerden (ekonomi, sosyoloji, bilim) uzmanların katıldığı Kolektif İctihad (Ortak Akıl) yoluyla yapılmalıdır. Bu, Bölüm 9'daki Şura ilkesinin hukuka uygulanışıdır.
40.5. Sonuç: Fıkıh, Değişimi Yönetme Sanatıdır
Kur'an'daki İslam, Müslümanları değişimi kınamaya değil, değişimi yönetmeye davet eder. Fıkıh, bu yönetimi sağlayan araçtır. Fıkıh, bir dondurulmuş hükümler kümesi değil, ilahi ilkelerle insan aklı arasındaki dinamik bir köprüdür.
İhyanın anahtarı: Fıkhı, tarihi bir miras olarak saygı duymak ancak mutlak bir kanun olarak kabul etmemek; onun yerine Kur'an'ı ve Makasıd'ı temel alan yeni bir İctihad dönemini başlatmaktır.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL