Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
KUR'AN'DAKİ İSLAM Hüseyin TURHAL
Bu eseri yazmaya iten temel motivasyon, İslam ümmetinin yaşadığı derin anlam krizi ve kaynaktan kopuş gerçeğidir. Son birkaç yüzyıldır, Batı'nın ilerlemesi karşısında kendi medeniyet değerlerini sorgu...
22. Bölüm

Bölüm 17: İslam'da Zaman ve Mekân Bilinci: Hicret ve Kıyam

6 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

17.1. Zamanın Kutsallığı ve Tarihin Tekrarlanabilirliği
Kur'an'daki İslam, zamanı sadece saatlerin akışı olarak görmez; zaman, Allah'ın yarattığı ve yemin ettiği kutsal bir varlık ve imtihan mekânıdır. Kur'an, birçok yerde zamana (Asr, Dehr, Leyl ve Nehar) yemin eder, bu da onun önemini gösterir.
Tarih Bilinci: Kur'an'da anlatılan önceki peygamberlerin kıssaları (hikâyeleri), geçmişi merak gidermek için anlatılan masallar değildir. Onlar, tarihin tekrar edilebilirliğini (Sünnetullah) gösteren, evrensel ahlaki dersler içeren şablonlardır.
Dehr (Kader/Zaman): Kur'an'a göre zaman, insan eylemlerinden bağımsız bir kader hükmü değildir; zaman, insanın eylemleriyle şekillenen bir sahnedir.
Turhal'ın Görüşü: Ümmetin geçmişteki hataları, bugünün sorunlarına ışık tutar. Zalimlerin kibirlenmesi, toplumların ahlaki çöküşü ve ardından gelen ilahi uyarılar, tarihin sadece aktörleri değişen bir tekrar döngüsü olduğunu kanıtlar.
17.2. Hicret: Mekânın Terk Edilmesi ve Zihinsel Dönüşüm
Hicret, Kur'an'daki en önemli mekân ve zaman kırılma noktalarından biridir. Sadece fiziki olarak Mekke'den Medine'ye göç etmekten ibaret değildir; o, imanın korunması uğruna konforun, baskıcı düzenin ve ataların geleneklerinin terk edilmesi anlamına gelir.
Fiziki Hicret: Zulmün ve inanç özgürlüğünün olmadığı bir mekândan, adaletli bir ortam kurma hedefiyle ayrılmaktır. Bu, siyasi, sosyal ve manevi bir eylemdir.
Zihinsel Hicret (Sürekli Hicret): Bireyin hayatı boyunca kötü alışkanlıklardan, yanlış inançlardan ve batıl düşüncelerden Kur'an'ın aydınlığına doğru sürekli göç etmesi, yani sürekli bir arınma ve değişim hâlidir.
Kur'an'daki Emir: Bir yerde zulüm altında yaşamak zorunda kalanlara, Allah'ın arzının geniş olduğu hatırlatılır. Eğer inancını yaşayamıyorsan, mekân değiştirmek (Hicret) zorunlu bir emir haline gelir.
17.3. Kıyam (Ayağa Kalkış): Sorumluluk ve Eylemsellik
Kıyam, Kur'an'daki zaman ve mekân bilincinin en dinamik yönüdür. Kıyam kelimesi hem dirilme, ayağa kalkma (Hesap Günü) hem de adalet için ayağa kalkma (Eylemsellik) anlamlarını taşır.
Bireysel Kıyam: Uykudan uyanıp namaz için ayağa kalkmak, zihinsel uyanıklığı (Tefekkür) sağlamaktır.
Sosyal Kıyam: Adaleti titizlikle ayakta tutmak (Kavvamîne bi'l-Kıst), yani haksızlığa karşı aktif bir duruş sergilemektir (Bölüm 4).
Kur'an'daki İslam, edilgen, pasif ve kaderci bir bekleyişi reddeder. Kıyam, zorluklar karşısında mücadele etme ve değişimi başlatma sorumluluğudur. Müslüman, sadece bekleyen değil, eylemde bulunan (âmil) kişidir.
17.4. Mübarek Zamanlar ve İbadetlerin Zamanlaması
Kur'an, zamanın bazı dilimlerini (Ramazan ayı, Kadir Gecesi, Hac ayları) mübarek kılarak, insanlara belirli zamanlarda manevi yoğunlaşma ve toplumsal birliktelik imkânı sunar.
Ramazan (Oruç): Sadece fiziksel bir perhiz değil, bilinçli bir zaman diliminde takva ve irade eğitimini amaçlar. Bu, yıllık bir manevi 'reset' sürecidir.
Hac (Mekân ve Zaman Birleşimi): Belirli bir mekânda (Kâbe ve çevresi) ve belirli bir zamanda (Zilhicce ayları) tüm ırklardan, dillerden Müslümanları bir araya getirerek, Tevhid ve Uhuvvet bilincini canlandırır. Bu, Hüseyin Turhal için, mezhepsel ve coğrafi ayrılıkların anlamsızlığını gösteren evrensel birlik manifestosudur.
17.5. Gelecek (Âkıbet) Bilinci
Kur'an'daki zaman algısı, basit bir başlangıç-bitiş çizgisi değil, döngüsel bir sınama, sürekli bir ilerleme ve nihayetinde Âkıbet (sonuç/gelecek) bilincidir.
Âkıbet: Kur'an, zaferin veya hüsranın sonucun iyi olmasına bağlı olduğunu sürekli hatırlatır. Önemli olan anlık başarılar değil, uzun vadeli ahlaki ve manevi duruştur.
Ümitsizliği Reddetme: Kötülük ve zulüm ne kadar güçlü görünürse görünsün, Kur'an hakikatin zaferinin (Kur'an'ın ifadesiyle Kıyametin) kesin olduğunu vaat eder. Bu, Müslümanın zulme karşı mücadelede (Kıyamda) nefis ve şahıs kaybetse bile davasını kaybetmeyeceği inancını verir.
Bu bölüm, Kur'an'daki İslam'ın pasif bir kadercilikten uzak, aktif, tarihsel bilinçli ve sürekli ilerlemeyi amaçlayan bir din olduğunu göstermektedir.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL