3. Kibirli Papağan Piko ve Bilge Baykuş
Tema: Alçakgönüllülük ve gerçek bilgi.
Ormanın en parlak ve renkli tüylere sahip kuşu Papağan Piko'ydu. Ama Piko'nun en büyük özelliği tüyleri değil, konuşma yeteneğiydi. Piko, ormanda yaşayan herkesin duyduğu tüm kelimeleri ezberlemişti.
Bu yeteneği yüzünden Piko, çok kibirliydi. Sürekli diğer kuşlara, "Ben ne kadar çok kelime biliyorum! Siz sadece 'cik cik' ve 'tıp tıp' biliyorsunuz!" diye alay ederdi.
Diğer hayvanlar da, Piko'nun ne kadar çok kelime bildiğini kabul ederdi.
Bir gün Piko, ormanın en yüksek ve en kalın dalında oturan, ormanın en bilge hayvanı Baykuş Bubo'nun yanına gitmeye karar verdi.
"Şimdi bu bilge baykuşa ne kadar zeki olduğumu göstereceğim," diye düşündü.
Bubo'nun yanına kondu ve hiç durmadan, hızlı hızlı ezberlediği tüm kelimeleri saymaya başladı: “Aşk, şefkat, birliktelik, merhamet, paylaşım, neşe, huzur, mutluluk, dostluk…”
Neredeyse yarım saat boyunca Piko, yüzlerce kelimeyi art arda sıraladı. Saymayı bitirdiğinde, gururla göğsünü kabarttı ve sordu:
"Gördün mü Bubo? Benden daha zekisi, daha bilgili olanı var mı? Bu ormanda en çok kelimeyi ben biliyorum!"
Baykuş Bubo, ağır ağır gözlerini açtı. Piko'ya doğru döndü ve yumuşak bir sesle konuştu:
"Sevgili Piko," dedi. "Sen 'paylaşım' kelimesini biliyorsun, ama yuvana giren misafirlerden bir tek tohumu bile kıskanıyorsun. Sen 'merhamet' kelimesini biliyorsun, ama uçmayı yeni öğrenen minik serçeleri sürekli azarlıyorsun."
Bubo, sözlerine devam etti: "Sen kelimeleri biliyorsun Piko, ama o kelimelerin ne anlama geldiğini bilmiyorsun. Sen 'dostluk' kelimesini ezberlemişsin, ama bu ormanda gerçek bir dostun bile yok."
Piko, hayatında ilk defa bu kadar sessiz kalmıştı. Ne diyeceğini bilemedi. Renkli tüyleri bile o an soluk görünmüştü gözüne.
Baykuş Bubo, gülümsedi. "Bilgi, sadece ezberlemek değildir. Bilgi, o kelimelerle ne yaptığındır. Eğer bildiğin kelimelerle iyi şeyler yapmıyorsan, o kelimeler sadece birer sestir, Piko."
Papağan Piko, o günden sonra artık sadece kelime ezberlemeyi bıraktı. Öğrendiği her kelimenin anlamını ve nasıl iyi kullanılacağını da öğrenmeye başladı. İlk işi, azarladığı serçelerden özür dilemek oldu.
Çünkü öğrendiği en büyük ders şuydu: "Gerçek bilgi, ne kadar çok şey bildiğin değil, bildiğin şeyleri ne kadar iyi ve alçakgönüllülükle kullandığındır."