Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
KRALI UYANDIRMAK ROMAN Hüseyin TURHAL
Adıyaman, Nemrut Dağı. Binlerce yıldır Kommagene Krallığı'nın sırlarını uykuya yatıran mistik zirve. Arkeolog Nurten, Defineci Hüseyin ve bilge Dayı, Kral Nemrut’un kayıp mezarını ve hazinesini bulma...
16. Bölüm

Kralı Uyandırmak: Epilog Hazine’nin Gerçek Değeri ve Tarihe Hizmet

14 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Kralı Uyandırmak: Epilog
Hazine’nin Gerçek Değeri ve Tarihe Hizmet

Siyah mermer kapının ardındaki oda, Kommagene Krallığı’nın en kutsal yeriydi. Ortada duran altın sandık, Hüseyin'in hayal ettiği gibi binlerce altın sikke ile dolu değildi. Sandığın içinde, özenle saklanmış tunç plakalar ve yıpranmış papirüs rulosu vardı.
Nurten, titrek ellerle ruloyu açtı. Ruloda, Kral I. Antiokhos’un Kommagene Krallığı’nın kuruluş felsefesini, askeri stratejilerini ve en önemlisi, Nemrut Dağı’ndaki hiyerotezyonun gerçek astrolojik amacını anlatan kayıp kronikleri bulunuyordu.
"Bu... bu paha biçilemez," diye fısıldadı Nurten, gözleri yaşlıydı. "Bu, altından çok daha değerli. Tarih, bu dehlizlerde uyandırıldı!"
Hüseyin, Nurten’in yüzündeki saf coşkuyu gördü. O an anladı ki, aradığı hazine ne altındı ne de gümüş; aradığı şey, Nurten’in gözlerinde yansıyan bu bilimsel zaferin ışıltısıydı.
Şeref Dayı, sandığın köşesine yaslanmış bir metal kutuyu işaret etti. Kutunun içinde, Hüseyin’in parşömende bahsettiği Tılsım bulunuyordu: Yıldız ve hilal desenli, değerli taşlarla süslü küçük bir madalyon.
"Dayı," dedi Hüseyin, madalyonu alarak. "Bu tılsım, bunca yıllık maceranın sembolü."
"O artık sizin, oğlum," dedi Şeref Dayı, bilgece. "Siz, Kral'ın bilmecesini çözdünüz. Ve en önemlisi, kalbinizin bilmecesini de çözdünüz."
Ekip, bulguları derhal resmi makamlara bildirdi. Kahta Kalesi’nin altındaki dehlizler, uluslararası arkeoloji dünyasının gündemine oturdu. Nurten, keşfi bilimsel olarak dünyaya duyururken, Hüseyin ve Şeref Dayı da bulguların Kommagene’ye ait olduğunu kanıtlayarak tarihe büyük bir hizmet etmişlerdi. Definecilik geçmişleri, bu büyük keşifle tarihe olan hizmete dönüşmüştü.
Aşk Güneşi Kahta’da Parlarken
Kahta Kalesi'ndeki keşiften altı ay sonra, Nurten ve Hüseyin’in hayatları tamamen değişmişti. Artık sadece meslektaş değil, hayatlarını birleştirmeye karar vermiş bir çifttiler. Nurten, Kommagene Krallığı’nın kayıp kronikleri üzerine çalışırken, Hüseyin de resmi izinli bir saha danışmanı olarak arkeoloji ekipleriyle çalışıyordu.
Bir akşam, Kahta Kalesi'nin surlarında, güneş Kahta Çayı'nın sularına son ışıklarını yansıtırken, ikisi yan yana duruyordu.
Hüseyin, elini Nurten’in eline kenetledi ve cebinden tılsım madalyonunu çıkardı.
"Nurten," dedi Hüseyin, sesinde ne bir defineci aceleciliği ne de bir maceracı gerilimi vardı; sadece saf, derin bir sevgi vardı. "Sen bana bu karanlık dehlizlerde, bir haritadan daha fazlasını verdin. Sen bana, kalbimin gerçek hazinesini gösterdin."
Hüseyin, diz çökmeden, ama gözleri en derin duygularıyla Nurten’e bakarak tılsımı uzattı.
"Kralı Uyandırmak, bizim kaderimizmiş. Bu tılsım, bizim yeminimiz. Benimle evlenir misin, Nurten?"
Nurten’in gözleri doldu. Başını salladı ve Hüseyin’in elini sıkıca tuttu.
"Evet, Hüseyin. Sonsuza dek seninleyim. Bu keşif, tarihe hizmet etti. Ama bizim aşkımız, Kahta’nın dehlizlerinde doğan en büyük tılsımımız oldu."
Hüseyin, tılsımı bir kolye gibi Nurten'in boynuna taktı. Güneş, tam o anda ufuk çizgisinde kayboldu, ancak Kahta Kalesi'nin surlarında, aşk güneşinin ışığı, yeni bir başlangıcın habercisi olarak parlak bir şekilde parlamaya devam ediyordu.
SON
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL