Söz Uçar, Yazı Kalır
Elinizdeki bu derleme, yıllardır yerel ve ulusal basında yayınlanmış ve yayınlanmamış makale ve köşe yazılarımın bir araya getirilmesinden oluşmaktadır.
Kitap, tek bir konuya de...
Türkiye'den yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırılan, MÖ 3. binyıla (3000 yılına) ait "Guennol Yıldız Avcısı (Stargazer)" idol heykeli, 2017 yılında ABD'li ünlü müzayede evi Christie's tarafından açık artırmayla 14.5 milyon dolara satıldı. Bu heykeli Türkiye’de bir vatandaş bulup müzeye götürseydi, müze esere el koyar ve büyük ihtimalle "değersizdir" diyerek deposunda saklardı. Heykeli bulup getiren vatandaşa bir kuruş dahi ödeme yapılmazdı. Eğer bu heykeli Türkiye'deki bir koleksiyoncuya götürmüş olsaydı, koleksiyoncu esere "değersiz" der, belki bir simit parası teklif ederdi. Heykeli bulan kişi, bir antikacıya gitseydi, antikacı: "Bu heykelin işçiliği, nakışı, üzerinde yazısı yok, bu değersizdir," derdi. Bir kuyumcuya götürülseydi, kuyumcu: "Bu heykel altın değildir, hiçbir değeri yok, çöpe at," derdi. Bir defineci bulmuş olsaydı, içinde altın var mı diye kontrol etmek için heykeli parçalardı. İşte Türkiye'deki piyasa vaziyeti budur... Eğer tarihi eser ve kültürel varlıklara değer vermeyecekseniz, onları koruyamayacaksanız ve yer altı zenginliklerinden ekonomik olarak faydalanmayı bilmiyorsanız, bırakın Avrupa bu zenginlikleri kullansın. Siz de bu zenginlik içinde yoksulluk, işsizlik ve sefalet dolu bir hayat yaşamaya devam ediniz... Eğer Türkiye'de yaşam, Avrupa düzeyine çıkmış olsaydı, bugün bu paha biçilmez eserimiz yurt dışında olmazdı. Vatandaşın bulduğu eseri müzeye getirdiğinde müze yetkilileri bu esere gerçek değerinden nakit ödeme yapsaydı; koleksiyoncular eserleri gerçek değerinden alsaydı; antikacılar vatandaşı kandırmasaydı; Türkiye'de tarihi eser müzayedeleri düzenlenseydi; defineyi bulan kişiye ceza değil, ödül verilseydi; definecilik yasal bir statüye kavuşturulmuş olsaydı, bugün Anadolu'ya ait tarihi kültürel eserlerimiz yurt dışına kaçırılmazdı. Bugün Yıldız Avcısı idol heykeli Türkiye'de olurdu... Bir vatandaş veya bir defineci, tesadüfen bir define veya tarihi eser bulduğu zaman, bu eseri müzeye getirdiğinde, müze yetkilileri değerli esere el koyup "değersizdir" diyerek müzeye bağışlanmasını talep ediyor ve eseri bulan vatandaşa bir kuruş dahi ödeme yapmıyorlar. Bu durum nedeniyle, vatandaş daha sonra bulduğu eserleri müzeye getirmiyor ve eserler bu sefer tarihi eser kaçakçılarının eline geçerek yurt dışına kaçırılıyor. Ardından yetkililer, yurt dışına kaçırılmış eserleri geri getirmek için milyonlarca dolar harcıyorlar. Oysa defineyi veya eseri bulan vatandaşa gerçek değerinden nakit ödeme yapsalar, yurt dışına milyonlarca dolar harcamayacaklar. Kendi vatandaşınızın bulduğu esere bir kuruş ödeme yapmıyorsunuz, kendi vatandaşınıza para vermiyorsunuz ama yurt dışında milyonlarca dolar harcayarak eser getiriyorsunuz. Bu yanlış sistem yüzünden tarihi eser ve kültürel varlıklarımızın yurt dışına kaçırılması devam edecektir... "Değersiz" dediğiniz eserlerimiz, yurt dışında milyon dolarlar ediyor. Ey ekspertizler, ey arkeologlar... utanın! (2 Şubat 2022) Hüseyin TURHAL
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
