Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
KÖŞE YAZILARIM ve MAKALELER Hüseyin TURHAL
Söz Uçar, Yazı Kalır Elinizdeki bu derleme, yıllardır yerel ve ulusal basında yayınlanmış ve yayınlanmamış makale ve köşe yazılarımın bir araya getirilmesinden oluşmaktadır. Kitap, tek bir konuya de...
72. Bölüm

MUNZUR BABA EFSANESİ

28 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
MUNZUR BABA EFSANESİ
Bu yazımızda, Dersim'in Ovacık ilçesinde yaşamış bir ermişin, kaybolmuş tarihinin ve bugüne kadar doğru anlatılmayan Munzur Baba'nın gerçek hayatından bir kesiti sizlere sunacağız. Okuyanlara sırrı esrar ayan olsun…
Ovacık, sarp dağların eteğinde, Kureyşan Ocağı'na bağlı şirin bir köydü. Bu köyde Ali adında bir çobanın Fatma adında bir kızı vardı. Kızın boyu uzun, saçları sırma, dişleri mercan, dudakları kiraz rengiydi. Yüzü, ay parçası misali ışık saçan bir güzelliğe sahipti.
Bir gün Fatma, Ovacık dağlarının eteğinde kuzuları otlatırken, gökten bir duman yere indi. Bu dumanın içinde bir ışık parladı ve kızın bulunduğu mekân adeta bir nurla doldu, kandil gibi ışık yayıyordu. Bu ışığın içinde, ak saçlı, uzun boylu bir Dede göründü ve kıza "Korkma yavrum, ben sana nur topu gibi, bu Ovacık'ı kurtaracak bir çocuk vereceğim," dedi. Kıza doğru gelip, cebinden kıpkırmızı bir elma çıkardı, uzatarak, "Al yavrum, bu elmayı ye. Bu elma sayesinde üzerine kutsal ruh gelecektir. Hamile kalacaksın, ancak yedi aylık hamile kaldıktan sonra öleceksin ama çocuğunu mezarda doğuracaksın. Bu çocuğa Munzur ismini vereceksin. Bu çocuk Dersim'i kurtaracaktır," dedi ve ortadan kayboldu.
Fatma, bu elmayı ağzına götürerek dişledi, tadına baktı ve bir miktarını yutar yutmaz üzerine parlak bir ışık indi, yüreğinde bir ferahlık hissetti.
Fatma, Ovacık yaylasında kuzularını otlatmaya devam etti. Gün geçtikçe Fatma'da bir değişiklik oldu, kilo almaya başladı ve karnı günden güne şişti. Bu bedensel değişim köyün gözüne çarptı ve köyde dedikodu başladı. Dedikodu, köyün Kureyşan Ocağı'na ve köyün ağasına kadar yayıldı. Fatma'yı cem ibadetlerine almaz oldular. Bunu gören köyün ağası, Fatma'yı cemevine çağırıp dara çekti ve sorguya aldı. Köyün ağası, cemevindeki pirlerin huzurunda kıza sordu: "Fatma, sen hamilesin, bunu gözlerimizle görüyoruz. Bize doğrusunu anlat, kiminle oldun? Bize söyle, seni rızanla onunla evlendirelim." Fatma, ağaya dönerek, "Ağam, ben kimseyle yatmadım. Bir gün ormanda, kuzuların önündeyken, birden gökten bir duman çöktü ve içinde bir ışık parladı. Bu ışığın içinde ak saçlı, uzun boylu bir Dede göründü ve bana kıpkırmızı bir elma verdi. 'Bu elmayı yersen bir çocuğun olacak ve yedi aylıkken sen öleceksin. Bu çocuk mezarda doğacak, adını Munzur koyacaksınız. Bu çocuk Ovacık'ı kurtaracaktır,' dedi," diye anlattı. Ancak cemdeki cemaat buna inanmadı.
Köyün ağası, cemdeki cemaate "Bu kıza kimse zarar vermesin," dedi. Ancak köylü kıza inanmadı ve hep soğuk baktılar, alay ettiler, hor gördüler. Kız, gözü yaşlı kulübesine döndü, derdini kuzularına anlattı, kuzularla ağlaştı, meleşti. Bu arada zaman geçti ve gün geldi; kız, yedi aylıkken aniden öldü. Köylü, bu kız zina etti diye mezarını kazmaya bile gitmedi. Köyün ağası, adamlarıyla bu kızı gömdü.
İki ay dolduğunda, köylü mezarlığın yanındaki patika yoldan işe giderken mezarlıkta bir çocuk sesi, bir ağlayış duydu. Korku ve panik içinde oradan koşarak uzaklaştılar ve hemen haberi ağaya anlattılar. Köyün ağası, köylü ile birlikte hemen mezarlığa koştu ve Fatma'nın mezarını açtılar. Ne görsünler, nur topu bir bebek annesinin göğsünü emiyordu! Ağa hemen çocuğu bir beze sarıp konağına götürdü. Bu yaşanan hadise karşısında köylü şok oldu ve başta Fatma'ya inanmadıkları için çok büyük üzüntü duydular.
Köyün ağası, bu çocuğa Munzur adını verdi. Çocuk yedi yaşına geldiğinde, Ağanın kuzularına bakıyor, ağanın yanında çoban olarak yetişiyordu. Munzur yirmi yaşlarına geldiğinde, uzun boylu, yüzü ayın nuru gibi parlak bir ışık saçıyordu. Munzur, ağaya çobanlık ediyor; Dersim'in yüksek dağlarının eteğinde, elinde püsküllü bir saz ile yanık yanık semah türküleriyle Dersim dağlarını inletiyordu.
Dersim'in Ovacık bölgesi, masmavi bir gölet, büyük bir su denizi, çevresindeki sarp kayalıklar, yemyeşil, bin çeşit bitki örtüsü ile kaplı, adeta bir cennet vadisiydi.
Ancak bir gün, Dersim'in Ovacık dağlarının zirvesini kapkara bir bulut kapladı ve Ovacık göleti kurudu. O masmavi su göleti adeta buhar oldu. Kızgın bir güneş sıcaklığı başladı, otlar, çeşmeler kurudu, hızlı bir kuraklık dönemi başladı. Koyunlar aç, susuz; insanlar çaresiz ağlıyordu. Köyün ağası boynunu bükerek, "Kurtar bizi ey Munzur!" diye feryat ile haykırdı.
Munzur, elinde bir bakraç dolu süt sağmıştı. Ağanın bu feryadına dayanamadı. Elindeki süt dolu bakraç ile Munzur Dağı'nın eteğinde koşmaya başladı ve şöyle dedi: "Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm hü hü hü!" diye bağırdı. Munzur dağları inim inim inledi. Munzur koşmaya devam etti, koştukça bakraçtaki süt saçıldı, döküldü. Dökülen sütün her yerinde bembeyaz sular fışkırdı. Munzur kırk adım attı, her adımda dökülen süt, pınar şeklinde su fışkırttı. Munzur, dağın eteğinde, sırrı esrar olup kayıplara karıştı.
Ovacık, Dersim, Munzur ile hayat buldu, yaşam buldu.
Munzur suyu size abıhayat olsun, dertlerinize şifa olsun, marazlı gönlünüze derman olsun, dilekleriniz ve dualarınız kabul ve makbul olsun.
İlm-i Havas'ta Munzur Baba ayan oldu, sırrı hakikat kaleme geldi. Okuyanlara aşk olsun, gerçek erenlerin sırrı esrarına Hû…
Hüseyin TURHAL
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL