Söz Uçar, Yazı Kalır
Elinizdeki bu derleme, yıllardır yerel ve ulusal basında yayınlanmış ve yayınlanmamış makale ve köşe yazılarımın bir araya getirilmesinden oluşmaktadır.
Kitap, tek bir konuya de...
DİNLERİN TILSIMI BOZULDU On yaşında Kur’an-ı Kerim’i baştan sona anlayarak okudum. Mezhep ve tarikat kitaplarını, Sünnilik (Ehl-i Sünnet) ve Şafilik kaynaklarını, Alevilik ve Ehl-i Beyt kaynaklı eserleri inceledim. Arkeolojik araştırmalar yaparak antik çağlardaki mitolojik inançları okudum. İslam, Yahudilik ve Hıristiyanlık kitaplarını, Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an’ı okudum. Ateistlerin ve tasavvufi ilimlere dair eserleri de okudum. Dinler tarihine baktığımızda, putperest, tapınak merkezli mitolojik inançlardan tek tanrılı dinlere kadar, dinin insanoğluna gözyaşı, kan ve zulümden başka bir şey vermediğini görüyoruz. Dine karşı din çatışmaları, mezhep ve tarikat kavgaları, insanoğlunun dinsel inançlar üzerinden birbirini kâfir ve gâvur ilan etmesi, helal-haram kavramları üzerinden suçlaması; ceza ve ölüm metotlarıyla uygulanan vahşi katliamlar, soykırımlar ve zulümlerle dolu karanlık bir dinler tarihiyle karşı karşıyayız. Putperest, tapınak merkezli mitolojik inançlarda; güneşe, aya, yıldızlara tapma, kendi elleriyle yapılan putlara tapma, gözle görülmeyen hayali varlıklara, hayvanlara ve insanlara tapma gibi farklı biçimler mevcuttu. Bazı nesnelere kutsal statü verilerek ilah edinildi. Tapınaklar inşa edilerek dini merkezler kuruldu. Din, evrimleşerek insanoğlunun hayatının her alanında varlığını sürdürmek için aktif bir tapınak dini hareketi hâlinde, babadan oğula geçen bir peygamberlik mesleği olarak devam etti. Antik çağlarda insanoğlu, tanrılarını memnun etmek için tapınaklarda sunaklar sundu, hatta insanları kurban etti. Tanrılarına armağan etmek amacıyla değerli taşlar, altın, zümrüt, elmas, yakut ve para gibi değerli eşyaları tapınaklara bıraktılar; yakmalı sunaklar ve güzel kokulu tütsüler yaktılar. Din adamları, halkın tapınaklara bıraktığı bu değerli eşyaları alıp o dönemde lüks bir hayat sürdüler. Yoksul toplumu tapınağına köle ederek, para, mal, mülk ve ganimet elde ederek büyüdüler ve görkemli tapınaklar inşa ettiler. Din adamlarının faaliyetleri arasında, insanların günahını temizlemek için para karşılığında belli ritüeller uygulamak, "cennetten arsa satmak" ve bu yolla tapınağa bağış sağlamak, korku kültürüyle insanları tapınaklarına bağlamak ve boyun eğdirmek vardı. Bugün, yeni dinlerin ve eski dinlerin devamı olan inanç zincirleri, boyut değiştirerek varlığını sürdürmektedir. Peki, bu dinlerin insanlığa katkısı nedir? Geçmişi kan, savaş ve zulüm ile gelen, katliamlar, soykırımlar ve işkenceler uğruna insanın insanı öldürdüğü, birbirini kâfir ilan ettiği bu dinlerin bugün insanoğluna faydası nedir? Bugün din adına, din uğruna milyonlarca dolar harcanmakta, dini eğitimler verilmektedir. Peki, bu dinlerin insanlığa katkısı nedir? Bugün, tapınakçı inançların hâkim olduğu yerde bilim, teknoloji, sanat, müzik, resim, ilim ve tıp yoktur. Peki, burada ne vardır? Yoksulluk, sefalet, işsizlik, gözyaşı, kan, savaş, din adına birbirini öldürme ve mezhep kavgaları vardır. Böyle bir inanç, Tanrı’nın dini olabilir mi? Bugün bir deprem olduğunda yıkılan binaların enkazından imdadına din yetişmiyorsa, seni kurtarmıyorsa; bir virüs veya veba hastalığında din seni kurtarmıyorsa; yoksulluk, sefalet, savaştan ve zulümden din seni kurtarmıyorsa; barış, sevgi, dayanışma vermiyorsa; tecavüz, zulüm ve haksızlık din adına yapılıyorsa, size soruyorum: Bu din size ne fayda verecek? Bu tarz dinler sizi nasıl kurtuluşa erdirecek? Gerçek din nedir ve nerededir? İlim ve bilimle, teknik ve teknolojiyle, sanatla uğraşmıyorsun; aklını kullanmıyorsun. Fabrika açmıyorsun, iş yerleri kurmuyorsun. Yoksulluk ve sefalet diz boyu. Ağaç dikmiyorsun, tarıma, hayvancılığa, sanayi üretime önem vermiyorsun. Bütün paranı dini mabetler yapmakla harcıyorsun. Sonra kendi elinle yaptığın tapınakta Tanrı’dan ekmek, iş istiyorsun; bu yoksulluğun ve sefaletin bitmesi için dua ve yakarış yapıyorsun. Tarlaya meyve ağaçları yerine tapınak putu yapıyorsun, sonradan Tanrı’dan meyve sebze istiyorsun. Böyle bir din anlayışı olabilir mi? Meyve yemek istiyorsanız ağaç dikin! Allah size akıl ve mantık vermiş. Bir de zalimleri başınıza kral yapıyorsunuz, mazlumu ve zayıfı eziyorsunuz, yetimi ve yoksulu sömürüyorsunuz. Birlik, dirlik, dayanışma, eşitlik, adalet ve paylaşım yok. Sonra da "bu bizim kaderimizdir" diyorsunuz, öyle mi? Tapınakçı putperest din mafyası, her gelen peygamberi ve "ben peygamberim" diyen kişileri vahşice ve işkencelerle öldürmüş, her gelen peygamberin dini öğretisini rafa kaldırmış ve o peygamberler adına kendi tapınak dini kurallarını koymuştur. Peygamberler adına hurafeler, safsatalar, rivayetler ve imitasyon hadisler uydurarak dini saltanat tapınak düzenini yaşatmıştır. Mezhep, tarikat ve cemaat grupları kurarak din ile tarihler boyunca insanları sömürmüş, din adına katliamlar, soykırımlar, savaşlar, yağma ve talanlar yapmış, kentleri ve uygarlıkları yıkmış, dünyayı kan gölüne çevirmiştir. Tek kurtuluş yolu: Aklını kullanmak, okumak, ilim, bilim ve teknoloji ile Hakikat yoludur. Sevgi yoludur. Adalet, eşit paylaşım, demokrasi, özgür insan hakları ve barış yoludur. (8 Haziran 2021) - Hüseyin TURHAL
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.