Anadolu'ya Doğan Güneş: Mustafa Kemal Atatürk

1881'de Anadolu topraklarına bir güneş doğdu: Mustafa Kemal Atatürk. O, kökeni ve manevi eğitimi doğru anlatılamayan, adını Hz. Muhammed Mustafa'dan alan, Hacı Bektaş Veli ocağında pişip kemale eren, Anadolu'daki karanlığa karşı bir meşale olan büyük bir liderdir.
O, Kurtuluş Savaşı'nı başlatarak milletine Gazi unvanıyla öncülük etti. Atatürk, sadece bir lider değil, aynı zamanda çok yönlü bir dehadır: Hz. İsa gibi bir çoban, Hz. Ali gibi bir asker, Hacı Bektaş Veli gibi bir veli, Battal Gazi gibi bir gazi ve Sezar gibi bir önderdir. O; bir asker, bir öğretmen, bir Başkomutan, bir yönetici, bir ışık ve bir aydınlık yoludur. O, Kurtuluş yolu'nun ta kendisidir. Adı: Mustafa Kemal Atatürk.
Yeni Bir Ulus, Yeni Bir Ufuk
Çevresi düşmanla çevrilmiş bir ulusu kurtaran, yıkılmış bir imparatorluğun enkazından bir Cumhuriyet kuran odur. O'nun adı; hürriyet, demokrasi, devrim, yenilik, eşitlik ve adalet ile eş anlamlıdır. Mustafa Kemal, Anadolu'yu kuşatan hurafe, safsata, rivayet ve geleneksel mitolojik zincirleri kırıp; yerine ilim, bilim, teknik, teknoloji, sanat ve hakikatin ışığını getiren vizyonerdir.
İnanç Özgürlüğü ve Laiklik Devrimi
Atatürk, ağalığı ve saltanatı yıkmış; din sömürüsünü, softalığı ve bağnazlığı ortadan kaldırmıştır. Kur'an-ı Kerim'i Türkçeye çevirerek ilahi mesajın bütün Anadolu halkı tarafından anlaşılmasını sağlamıştır. Laikliği getirerek, bireylerin inançlarında özgür olmasını temin etmiş, Kur'an'ın ışığını Anadolu'ya yayan bir Anadolu Ereni olmuştur.
Atatürk'e küfür eden, O'na "din düşmanı" diyenler şunu iyi bilmelidir: Atatürk Türkiye'sinde İslam dini özgürdür. Her köşede camiler ve Kur'an kursları mevcuttur. Namaz, oruç, ezan serbesttir. Kimse sizi ibadet etmeye zorlamaz, kimse inancınıza karışmaz. Laiklik, dine karşı değil; dinin siyasete karışmasını engellemek, dinin din ile çatışmasına mani olmak ve inanç özgürlüğünü tesis etmek için getirilmiştir. Nasıl ibadet etmeyenler, ibadet edenlere karışmıyorsa; ibadet edenler de etmeyenlere baskı yapmasın diye, "kul ile Allah arasına kimse girmesin" diye bu ilke benimsenmiştir. Kuran'ın Türkçeye çevrilmesi, halkın din istismarcıları ve sahte din adamları tarafından aldatılmasını önleme amacını da taşır.
Atatürk'ün Işığını Almayanların Hali
Arabistan, Irak, Suriye, İran, Filistin ve diğer Arap ülkelerinin bir Atatürk'ü yoktur. İşte görüyorsunuz, bu Müslüman ülkelerin hali; cehalet, hurafe, safsata, sefalet, yoksulluk ve kaos içindedir. İlim, bilim, fen ve teknoloji eksikliği yüzünden karanlıkta sürünüyorlar. Atatürk'ün çağdaşlık ışığını almayanlar, ileriye değil geriye mahkumdur, bağımsızlığa değil köleliğe mahkumdur.
99 yaşındaki bir Kürt ninenin "Atatürk gibi bir liderimiz olmadığı için hep eziliyoruz" sözü veya Suriyeli bir çocuğun "Atatürk gibi bir liderimiz olsaydı böyle perişan olmazdık" feryadı, O'nun değerini apaçık ortaya koymaktadır.
Japon bir bilim adamının "Biz Atatürk'ün ilke ve sözlerini örnek aldık, teknolojide süper güç olduk" demesi, O'nun evrensel dehasının kanıtıdır.
Karar Senin
Eğer yarasa gibi karanlıkta yaşamak istiyorsan; ilimsiz, bilimsiz, teknolojisiz kalmak, sahte din adamlarının veya baskıcı sistemlerin altında köle gibi yaşamak, Arap dünyası gibi perişan olmak istiyorsan, söndür Atatürk'ün ışığını. Kendi kurtarıcına balta vur. Karar senin.
Ya Atatürk'e sahip çıkıp, O'nun ilke ve devrimlerini hayatına uygulayarak, çizdiği yolda ilerleyip Avrupa'da üstün bir ulus olacaksın. Ya da bu güneşi söndürüp, karanlıkta kalacaksın.
Çağdaş, uygar, ileri, daima ileri; Cumhuriyet, demokrasi ve adalet ile insanca yaşamak için, bu Güneş'e sahip çıkacaksınız! Tercih sizin.
(10 Kasım 2020)