Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. la rochefaucauld
"Bazı ölüler asla gerçekten ölmez." Savcı Defne Erdem, gözleri açık ve yüzlerinde derin korku ifadesiyle ölen kurbanların izini sürerken, davanın babasının yıllar önce araştırdığı cinayetlerle bağlant...
Salondaki hava ağırdı. Yüzlerce davaya şahitlik etmiş yüksek tavanlı mahkeme salonu o gün farklı bir gerginlik taşıyordu. Kalabalık, fısıldaşarak sanığın kim olduğuna dair söylentiler yayıyordu. Ancak savcı, bu uğultuların hiçbirine kulak asmadı. Dosyasını açtı, gözlerini önündeki belgelerden ayırmadan derin bir nefes aldı.
Karşısında oturan adam ifadesiz bir yüzle onu izliyordu. Cinayetle suçlanıyordu. Kurbanın vücudunda hiçbir darp izi, kesik ya da mermi yarası bulunmamıştı. Ölüm nedeni bilinmiyordu. Tıbbi raporlarda “kalp durması” yazıyordu ama bir insanın gözleri açık, yüzünde korku dolu bir ifadeyle hiçbir neden olmadan ölmesi normal değildi.
Savcı başını kaldırdı ve ilk kez sanıkla göz göze geldi. Adamın gözlerinde bir şey vardı. Bir tür... Bilgelik mi, yoksa delilik mi, ayırt edemedi.
“Savunmanız var mı?” diye sordu.
Sanık hafifçe gülümsedi. O gülümseme salondaki soğuk havayı biraz daha buz kestirdi. Sonra sakin ama tüyler ürperten bir sesle konuştu. “Ölüleri, yaşayanlar yargılayamaz, Savcı Hanım.”
Savcı kaşlarını çattı. “Ne demek istiyorsunuz?”
Sanık sandalyesine yaslandı, zincirlerinden rahatsız olmuş gibi bileklerini oynattı. “Kurbanın ruhu... Hala burada,” dedi başını hafifçe yana eğerek. “Onu görebiliyor musunuz?”
Salondaki uğultu sanığın bu dehşet uyandıran cümlesinden sonra arttı. Savcı, bu sözlerin blöf olduğunu düşündü ama o an, içinde garip bir huzursuzluk hissetti. Sanki odadaki hava biraz daha koyulaşmıştı. Ve o gece eve döndüğünde hala sanığın sözleri kulağında çınlıyordu.
Savcı, gece yarısını çoktan geçmiş olmasına rağmen masasının başından ayrılmamıştı. Dava ertelenmişti. Mahkemede sanığın söyledikleri zihnine kazınmış gibiydi. “Ölüleri yaşayanlar yargılayamaz.” Saçmalık. Ama neden hala bu kadar etkisindeydi? Önündeki dosyayı karıştırırken, birden gözleri başka bir isme takıldı.
1988-Çözülememiş Vaka başlığı altında yer alan eski bir cinayet dosyası... Kurbanın adı farklıydı ancak ölüm sebebi aynıydı. Sebepsiz kalp durması. Açık gözler. Yüzde korku ifadesi.
Savcı, istemsizce derin bir nefes aldı. Bu bağlantı, düşündüğünden çok daha büyük bir şeyin başlangıcı olabilir miydi?
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.