Kerbelâ: Aşka ve Şehadete Dair

Bir Teslimiyetin ve Ebedi Aşkın Hikayesi
"Kerbelâ: Aşka ve Şehadete Dair" sadece bir tarih kaydı değil; aynı zamanda Hüseyin bin Ali’nin (r.a.) kendi iradesiyle seçtiği bir kıyamın ve ilahi teslimiyetin destanıdır.
Bu roman, Hicret’in 61. yılında, zulmün ve dünya hırsının zirveye çıktığı bir dönemde, Peygamber Ailesi'nin onurunu, ahlakını ve adaletini kurtarmak için ödenen en ağır bedelin hikayesidir. Medine’den Mekke’ye, oradan Kûfe'nin ihanetine ve nihayetinde Kerbelâ’nın kızıl kumlarına uzanan bu yolculuk, sadece bir coğrafi güzergâh değil, aynı zamanda İslam tarihinin vicdan sınavıdır.
Bu eserde, kılıcın gölgesinde dahi zilleti reddeden, zalimin biat zincirini kırmayı izzetle ölmeye tercih eden bir İmam'ın sarsılmaz duruşunu okuyacaksınız. Hz. Hüseyin, kendisini bekleyen acı sonu bilerek yola çıktı; çünkü onun davası, saltanat mücadelesi değil, doğrunun eğriye karşı son direnişiydi.
Sadece 72 can, binlerce kişilik orduya karşı; susuzluk, açlık ve vefasızlığa karşı... Bu mücadele, bedenin zayıflığına rağmen ruhun ne kadar güçlü olabileceğinin kanıtıdır. Roman, özellikle Hz. Zeynep’in Şam sarayında sergilediği onurlu duruşla, şehadetin fani bedenin sonu değil, mesajın ebedi başlangıcı olduğunu gözler önüne seriyor.
Bu sayfalarda akıtılan her damla gözyaşı, Kerbelâ’nın Keder’inden (Kerb) doğan İmtihan'ın (Belâ) bir yansımasıdır.
Kerbelâ: Aşka ve Şehadete Dair; aşıkların yolunun daima zorlu olduğunu, ancak ilahi aşkla yoğrulmuş her teslimiyetin, en büyük şehadeti getireceğini haykıran, asırlar ötesinden gelen bir sestir.
Okuyacağınız bu satırlar, gönül defterinizde ebedi bir iz bırakacaktır.