KERBELA Aşka ve Şehadete Dair
Roman
Hüseyin TURHAL
Bu roman, Hicret’in 61. yılında, zulmün ve dünya hırsının zirveye çıktığı bir dönemde, Peygamber Ailesi'nin onurunu, ahlakını ve adaletini kurtarmak için ödenen en ağır bedelin hikayesidir. Medine’den...
Kerbelâ Ovası, Muharrem Ayı 3. Günü, 61 H. Muharrem ayının üçüncü günü, Kerbelâ semaları, yeni gelen ordunun çığlıkları ve atlarının kişnemesiyle sarsıldı. Ubeydullah bin Ziyad, askeri gücünü göstermek amacıyla, Ömer bin Sa’d bin Ebî Vakkas komutasında dört bin kişilik zırhlı bir kuvveti daha Kerbelâ’ya göndermişti. Ömer bin Sa’d, büyük bir sahabenin oğlu olmasına rağmen, makam ve dünya hırsına yenik düşmüş, vicdanını susturmuştu. Ubeydullah, onu Rey valiliği karşılığında Hüseyin’e karşı savaşmaya zorlamıştı. Ömer bin Sa’d, çatışmayı ertelemek için Hüseyin’le görüşmek istese de, Ubeydullah’ın katı emirleri onu vicdansızlığa itiyordu. Hür bin Yezid'in ordusu (1000 kişi) ve Ömer bin Sa'd'ın ordusu (4000 kişi) birleşti. Hz. Hüseyin'in (r.a.) kafilesi, artık sayıları beşi bulan binlerce asker tarafından çepeçevre kuşatılmıştı. Muharrem'in yedinci günü, Ubeydullah’ın emriyle gelen yeni bir askeri komutan, Şimr bin Zülcevşen, Kerbelâ’daki zulmün en karanlık yüzü oldu. Ubeydullah’ın son ve en acımasız emri, Şimr’in eliyle hayata geçirildi: Fırat Nehri'ne giden tüm yollar kapatılacak. Hüseyin ve beraberindekiler, bir damla bile su içemeyecek. Şimr, emri derhal yerine getirdi. Fırat’a en yakın noktalara süvariler yerleştirildi. Binlerce asker, suyun başında nöbet tutuyordu. Nehir, kafilenin çadırlarına sadece birkaç yüz metre uzaklıktaydı ama bir okyanus kadar erişilmezdi. Su yasağı, Hüseyin'in 72 kişilik kafilesinin, özellikle de kadınların ve çocukların yaşadığı acıyı doruğa çıkardı. Güneş, Kerbelâ’nın çıplak topraklarında sanki daha yakıcıydı. Susuzluk, çadırlarda sessiz bir düşman gibi kol geziyordu. Küçük çocuklar ağlıyor, dudakları kurumuş ve çatlamıştı. Hz. Hüseyin’in altı aylık oğlu Ali Asgar, susuzluktan öyle ıstırap çekiyordu ki, annesi Rubâb, çaresizlik içinde kıvranıyordu. Kadınlar, suları idareli kullanıyor; son damlalarını bebeklerinin ve hastaların dudaklarına sürmek için ayrıyorlardı. Ancak yedi gün süren bu kuşatma ve susuzluk, dayanma sınırlarını çoktan zorlamıştı. Hz. Hüseyin, durumun ne kadar vahim olduğunu görüyordu. Ömer bin Sa’d’a bir haber göndererek durumu anlatmak istedi. "Biz, Resulullah’ın ailesiyiz. Bizim suçumuz nedir ki, bize Fırat’ın suyunu dahi yasaklıyorsunuz? Bu su, köpekler ve domuzlar için bile serbestken, Peygamber ailesine nasıl haram kılınır?" Ömer bin Sa’d, vicdanının sesiyle irkilse de, makam hırsı ve Ubeydullah korkusu ağır bastı. Cevabı, katı ve kesindi: "Emir, Ubeydullah’tan gelmiştir. Ya biat edip teslim olursun, ya da bu susuzlukla kalırsın!" Hüseyin (r.a.) anladı ki, bu adamlar sadece siyasi bir zafer değil, aynı zamanda Ehl-i Beyt’i manevi olarak da ezmek istiyorlardı. Teslim olmaya zorlanıyorlardı. Hz. Abbas, Hüseyin’in kardeşi ve sancağı, bu duruma dayanamıyordu. Gece yarısı, bir avuç yiğitle birlikte Fırat’a bir baskın yapmayı teklif etti. "Ya kardeşim! Susuzlukla öleceksek, en azından savaşarak ölelim!" Hüseyin, kardeşinin cesaretini takdir etti, ancak çatışmayı ertelemeyi tercih etti. O, her zaman barışçıl bir çözüm arayışındaydı. Ancak artık biliyordu ki, pazarlık için zaman kalmamıştı. Muharrem’in sekizinci günü sona ererken, Kerbelâ’daki çadırlar, sadece susuzluktan değil, aynı zamanda yaklaşan felaketin ağır sessizliğinden de titriyordu. Yarın, ya teslimiyet ya da Şehadet günü olacaktı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.