Gönlünün arzusuna göre iş yapma ki, sırtına pişmanlık yükü yüklenmeyesin. ferideddin attar
KERBELA Aşka ve Şehadete Dair Roman Hüseyin TURHAL
Bu roman, Hicret’in 61. yılında, zulmün ve dünya hırsının zirveye çıktığı bir dönemde, Peygamber Ailesi'nin onurunu, ahlakını ve adaletini kurtarmak için ödenen en ağır bedelin hikayesidir. Medine’den...
9. Bölüm

6. Bölüm: Hür bin Yezid ile Karşılaşma

15 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Çöl Yolu, Zilhicce Ayı Ortaları, 60 H.
Yolculuk, çölün acımasız sıcağı altında devam ediyordu. Güneş, bir ateş topu gibi gökyüzünden iniyor, kumlar altında yürüdükçe, kadınların ve çocukların susuzluğu dayanılmaz bir hâl alıyordu. Hüseyin’in kafilesi, sadece 72 can; ama her biri, Peygamber soyunun ve adalet davasının temsilcisiydi.
Müslim’in şehadet haberine rağmen geri dönmeyi reddeden Hüseyin, artık sadece ileri bakıyordu. Biliyordu ki, Kûfe’ye yaklaştıkça çatışma riski artacaktı.
Öğle vaktine doğru, kafile uzaktan gelen bir toz bulutu fark etti. Toz bulutu yaklaştıkça, silah sesleri ve at kişnemeleri duyulmaya başladı. Bunlar, Ubeydullah bin Ziyad’ın Kûfe’den gönderdiği öncü birliklerdi.
Karşılaşma, Şeref denilen bir yerde gerçekleşti. Karşılarında, başlarında Hür bin Yezid er-Riyahi olan bin kişilik zırhlı bir ordu duruyordu. Bin kişi, 72 kişiye karşı. Sayıların korkutucu tezatı, maneviyatın kudretiyle karşı karşıyaydı.
Hüseyin, kafilesini durdurdu ve Hür’ün ordusuna doğru yürüdü. Hür ve adamları, çöl sıcağında yorgunluktan ve susuzluktan perişan vaziyetteydi. O an, Hüseyin, askeri bir komutan gibi değil, Ehl-i Beyt’in ahlakıyla davrandı.
Hür’e yaklaştı ve askerlerinin perişan halini gördü. Onlar, kendisine engel olmak için gönderilmiş düşmanlardı, ancak aynı zamanda çöldeki yolculardı.
Hüseyin, yarenlerine emretti:
"Ey yarenlerim! Bu insanlar ve atları susuzluktan yorgun düşmüşler. Onlara su verin! Düşman bile olsalar, önce misafirimizdirler."
Hüseyin’in yarenleri, Ubeydullah’ın askerlerine ve atlarına elleriyle su dağıttılar. O anda, iki ordu arasındaki düşmanlık değil, insanlık köprüsü kurulmuştu. Hür’ün askerleri, bu asil jest karşısında şaşkınlık ve utanç içindeydiler. Onlar, Peygamber torununu yakalamak için gelmişlerdi, ama Hüseyin onlara hayat veriyordu.
İnsanlık borcu ödendikten sonra, sıra siyasi göreve geldi. Namaz vakti yaklaştı. Hüseyin, Hür’e ve askerlerine imamlık yapmayı teklif etti. Hür bin Yezid ve askerleri, Ehl-i Beyt imamının arkasında saf tutarak namaz kıldılar. Bu, bir çatışma anında tarihin gördüğü en garip sahneydi.
Namazın ardından, Hüseyin, Hür’e döndü ve davasını açıkladı. Sesi, ne bir zorba tehdidi ne de bir mağdur yakarışıydı; o, bir vaaz veren bir reformcuydu:
"Ey insanlar! Ben buraya kendi isteğimle gelmedim. Sizin Kûfe’den gönderdiğiniz mektuplara icabet ettim. Siz bana biat etmeye çağırdınız. Eğer sözünüzde duracaksanız, ben de Allah’a şükrederim. Eğer sözünüzden dönecekseniz, beni istemiyorsanız, o zaman geldiğim yere dönerim!"
Hür bin Yezid’in yüzü, utanç ve tereddütle kızarmıştı. O, Ubeydullah’ın katı emirlerini yerine getirmekle, vicdanının sesi arasında kalmıştı.
"Ey Resulullah’ın torunu," dedi Hür, sesi titreyerek, "Biz senin bu mektuplardan bahsettiğini biliyoruz. Ancak biz Kûfe’den, sana biat etmek için değil, seni Ubeydullah bin Ziyad’a götürmek için emir aldık. Yezid’in hilafetine dönmelisin."
Hüseyin, bu dayatmayı kesinlikle reddetti:
"Asla! Ölüm, zilletten yeğdir. Ben Yezid’e biat etmem ve Ubeydullah’ın eline teslim olmam!"
Hür, bir adım geri çekildi. Komutanları, hemen çatışmaya girmesi için baskı yapıyordu. Ancak Hüseyin’in ona gösterdiği asalet ve namazdaki imamlığı, Hür’ün elini kılıcına götürmesini engelledi.
Sonunda bir orta yol bulundu. Hür, Hüseyin’in Kûfe’ye gitmesine izin vermedi, ama Medine’ye dönmesine de zorlamadı.
"Ne Kûfe’ye ne de Medine’ye dönebilirsiniz," dedi Hür. "Bir yol seçin, bizi çatışmadan uzaklaştıracak bir yol."
Böylece Hür’ün ordusu, Hüseyin’in kafilesinin yolunu değiştirdi. Çölün kenarından, Fırat’a yakın ama sulak olmayan, meşum bir yere doğru ilerlemeye başladılar. Kader, artık Hüseyin’in ve ailesinin ayaklarını, Kerbelâ toprağına doğru zorla yönlendiriyordu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL