Adıyaman... Kartalların ve Kommagene Krallarının kadim toprakları.
Karakuş Tümülüsü, binlerce yıldır Fırat’ın kenarında, Kommagene Krallığı’nın kayıp bir sırrını, efsanevi Kraliyet Mührü’nü saklıyord...
Karakuş Tümülüsü Soygunu Bölüm 8: Zaman Baskısı ve İkinci Kapı Gündoğumu, Karakuş Tümülüsü'nün üzerinde altından bir ışık seli yarattı. ‘Kartal’ın kurduğu dâhice düzenek, Kartal heykelinin pençesinden süzülen ince ışık huzmesini, toprağın altında gizli bir mekanizmayı tetikleyen o kritik noktaya yansıtmıştı. Nurten’in işaretlediği taş, yavaşça yana kayarken, altından demir bir halka ve aşağıya doğru inen dar, taş bir merdiven belirdi. Bu, Kommagene Krallığı'nın Kraliyet Mührü'ne giden asıl, meşru yoldu. Davut, kelepçeli ‘Kartal’ı bir memura teslim ettikten sonra, Nurten'e döndü. "Nurten Hanım, siz önden. Gözünüz Mühür’de olsun. Ben arkanızdayım." Nurten, heyecan ve korkunun karışımıyla titriyordu. Binlerce yıllık bir sırrı, bir suç mahalli olarak keşfetmek üzereydi. Başını salladı ve el fenerini açarak dar merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Gizli oda, nemli ve küf kokulu bir hava ile karşıladı onları. Oda küçük, kare planlı ve sadeydi. Duvarları kalın bazalt taşından yapılmıştı. Ne görkemli bir lahit ne de zengin bir hazine vardı. Odanın tam ortasında, yüksekçe bir taş kaide duruyordu. Kaidenin üzerinde, bekledikleri şey duruyordu: Kraliyet Mührü. Görünüşü, ihtişamlı bir taç veya büyük bir heykelden ziyade, mat, koyu yeşil bir jade taşından yapılmış, avuç içine sığacak büyüklükte bir silindir mühürdü. Üzerinde Kommagene'ye özgü kabartmalar ve Yunanca yazılar vardı. "İşte burada," diye fısıldadı Nurten, gözleri parlayarak. "Yıllarca sadece bir efsane sanılıyordu." Davut, kapının güvenliğini sağlarken, telsizden gelen parazitli bir ses, tüneldeki çatışmanın bittiğini haber verdi. "Komiser! Tünel... Tünel ekibi kaçtı! Antikacı Ahmet'in adamları, çatışmayı bırakıp batı yönüne doğru dağa kaçtı. Ahmet'i... Ahmet'i tünelin girişinde yakaladık!" Davut rahatladı. Ahmet'in ihaneti, en azından ‘Kartal’ın tünel planını durdurmuştu. Tümülüs'ün doğu tarafında, dışarıda kelepçeli bekleyen 'Kartal', telsizden gelen haberleri dikkatle dinliyordu. Ahmet'in onu satmasına öfkelenmişti ama asıl odak noktası Mühür'dü. Memurun dikkatini dağıtmak için boğuştu ve anlık bir boşluktan faydalanarak kendini yere attı. "Kartal", yere düşerken, el bileğindeki gizli bir teli hızla çekti. Tel, kelepçenin kilitleme mekanizmasını saniyeler içinde etkisiz hale getirdi. Bu, uluslararası kaçakçıların kullandığı basit bir numaraydı. Memur şokla tepki veremeden, ‘Kartal’ yerdeki metal kutusunu kaptı ve gizli kapıya doğru koştu. Amacı, Nurten ve Davut Mühür’ü almadan önce odaya ulaşmaktı. İçeride, Nurten tam Mühür'ü kaideden alıp özel koruma çantasına koymaya hazırlanırken, kapının girişinde bir gölge belirdi. "Nurten!" Odaya hızla giren, kelepçelerinden kurtulmuş 'Kartal'dı. Hızla Mührün bulunduğu kaideye doğru atıldı. Davut, tepki veremeden önce, ‘Kartal’ elindeki metal kutuyu fırlattı. Kutunun içinden keskin bir gaz fışkırdı. "Kapa gözlerini!" diye bağırdı Davut, Nurten’i yana doğru iterek. Nurten ve Davut öksürüklerle boğuşurken, ‘Kartal’ kaideye ulaştı. Yüzüne hızla bir gaz maskesi taktı. "Çok yaklaştınız ama ben kazandım, sevgili meslektaşım," dedi ‘Kartal’, sesi gaz maskesinin filtresinden boğuk geliyordu. 'Kartal', Mühür'ü kaideden aldı. Bu, tüm soygunun final anıydı. Ancak Nurten, gazın etkisinden kurtulurken bir şeyi fark etti. Odadaki hava akımı çok hızlıydı; kaidenin altındaki taş zeminden gelen soğuk bir esinti vardı. Bu, odanın altından bir havalandırma ya da... başka bir gizli çıkış olduğu anlamına geliyordu. 'Kartal', Mühür'ü elinde tutarak, kaçmak için geldiği merdivene doğru yöneldi. Ama Nurten, son bir hamle yaptı. Odaya girerken gördüğü ve Davut’a göstermeye fırsat bulamadığı bir şeyi işaret etti. Kaidenin hemen altındaki, bir taşın üzerine yontulmuş Kommagene dilinde bir uyarı: "Gözü dönmüş hırsız, son kapıyı açamaz." "Aptal!" diye bağırdı Nurten, hala öksürerek. "Mührü aldın ama şimdi çıkamazsın! Kapı açılma mekanizması, mühür kaideden ayrıldığında kilitlenir!" 'Kartal' panikle merdivenlere baktı. Gizli kapı, yukarıdan, ağır bir sürtünme sesiyle kapanmaya başlamıştı. Mühür'ü kaideden alarak, kendisini odaya kilitlemişti. Davut, kendine gelmişti. "Tuzak!" diye kükredi ve 'Kartal'a doğru atıldı. 'Kartal', Mühür'ü çantasına atarken, Davut'tan kaçmaya çalıştı. Tam o anda, Nurten kaidenin altındaki boşluğu işaret etti: "Kaidenin altı, Komiserim! Başka bir çıkış var!" Davut ve 'Kartal', odanın içinde kısa ama şiddetli bir boğuşmaya girdi. Mühür, çantanın içinde sağa sola savruluyordu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.