İÇİMDEKİ DEFİNE GİZEMİNE YOLCULUK
ROMAN
Hüseyin TURHAL
Bu, sadece bir macera romanı değil, aynı zamanda rutinin zincirlerini kırma cesaretini gösteren her birimizin hikayesidir. Pusulanın iğnesinin titremesiyle başlayan bu yolculukta, okuyucu, Eren ile bi...
Labirentin girişinde, güneş ışığına henüz alışmaya çalışan Eren ve Gizem, karşılarında bekleyen ürkütücü manzarayla donakaldılar. Vargos ve yanında iki iri adam, labirentten çıkışlarını sabırla beklemişti. Vargos'un yüzünde, açgözlülüğün ve zaferin karışımı olan tiksindirici bir gülümseme vardı. "Tebrikler, fareler," dedi Vargos, elindeki kalın bir halatı sallayarak. "Labirentten çıkmayı başardınız. Ama ne yazık ki, burası yolculuğunuzun sonu." Gözleri, Gizem'in elindeki yeni harita parçasına kilitlenmişti. Gizem, Eren'in arkasına saklanmaya çalıştı, ama Vargos'un adamları hızla hareket etti. Kısa bir boğuşmanın ardından, Eren ve Gizem etkisiz hale getirildi. Vargos, Gizem'in elinden harita parçasını hışımla çekti. Tüm parçalar artık ondaydı. "Harika," dedi Vargos, parçaları birleştirirken. "Sonunda! Arif'in defineye giden o aptal şifreli yolculuğu sona erdi." Gizem, acı içinde fısıldadı. "Bu define senin için değil, Vargos. Amacını anlamadın!" Vargos, kahkahalarla karşılık verdi. "Amacını gayet iyi anladım, Gizemciğim. Amacım, altın ve güç! Ve sen... sen, o defineyi benden saklamak için görevlendirilen aptal kızsın." Bu sözler, Gizem'in daha önceki itirafını doğruluyordu: Amca Arif, defineyi bulmaktan çok, onu yanlış ellerden koruması için Gizem'i yetiştirmişti. Eren'in, yolculuğa başlamadan önce güvenmekte zorlandığı Gizem, aslında define yolunun koruyucusuydu. Vargos, son haritanın işaret ettiği dağın silüetine baktı. Gözleri parlıyordu. "Bu labirentte kaybettiğim zamanı telafi edeceğim. Şimdi, karar anı..." Vargos, belinden çıkardığı bir bıçağı Gizem'in boğazına dayadı. Eren'in kalbi yerinden çıkacak gibiydi. "Eren," dedi Vargos, alaycı bir ses tonuyla. "Labirentte cesurmuşsun. Bakalım şimdi ne kadar cesur ve ne kadar bencil olduğunu görelim." "Ya bana defineye giden yoldaki son şifreyi vereceksin," Vargos, Gizem'i daha sıkı tuttu, "ya da yol arkadaşının son nefesini izleyeceksin." Eren, dehşet verici bir ikilemle karşı karşıyaydı. Define, hayallerinin zirvesiydi; yıllardır içindeki boşluğu dolduracağına inandığı tek şeydi. Ama o defineyi bulmak, Gizem'in hayatına mal olacaktı. Eren'in zihninde Gölge Nine'nin yüzü belirdi: "Define, dışarıdaki sandıkta değil, o sandığı açacak ruhtadır." Labirentte yendiği bencillik, tembellik ve öfke; şimdi, gerçek bir fedakârlıkla sınanıyordu. Eren, derin bir nefes aldı. Gözlerindeki korku gitmiş, yerine kararlı bir acı oturmuştu. "Al defineyi, Vargos," dedi Eren. Sesi, kendi beklediğinden daha güçlü çıktı. "Sana defineye giden son yolu da göstereceğim. Ama Gizem'i hemen serbest bırakacaksın." Vargos'un yüzünde bir zafer ifadesi yayıldı. Gizem ise şaşkınlık ve hayal kırıklığıyla Eren'e bakıyordu. 'Hayır! Defineyi verme!' diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. "Söz mü?" dedi Eren. "Sözüm namusumdur," diye yalan söyledi Vargos. Eren, Vargos'a doğru yürüdü. Gözlerinin içine baktı ve define yolculuğunun en önemli şifresini fısıldadı. "Amcamın defteri, defineye giden yolun, en son adımında 'Hiçliği' işaret ettiğini söylüyordu. Sandığa ulaşmak için, sandığı isteyen arzuyu geride bırakmalısın." Vargos, bu mistik sözleri anlamadı ama haritadaki son işarete odaklandı. Gözünü hırs bürümüştü. Gizem'i hızla itti ve Eren'i serbest bıraktı. "Yolunuzdan çekilin," diye kükredi. "Benim definem beni bekliyor!" Vargos, haritayı ve adamlarını alıp hızla zirveye doğru tırmanmaya başladı. Gizem, koşarak Eren'in yanına geldi. "Ne yaptın, Eren! Neden ona söyledin? Yıllardır koruduğumuz her şeyi ona verdin!" Sesi titriyordu. Eren, yüzüne dokundu, gözlerinde sonsuz bir üzüntü vardı. "Benim için define, senin hayatından değerli değildi, Gizem. Ben, labirentte öğrendiğim şeyi uyguladım. Fedakârlık, defineyi bulmanın kendisidir. Vargos, altını alabilir. Ama o, defineyi bulamayacak." Eren, pusulayı eline aldı. Pusula, Vargos'un gittiği yönü değil, tam tersi istikameti gösteriyordu. Eren, şimdi emin olmuştu. Vargos'un elindeki harita, sadece bir tuzaktı. "Gidelim," dedi Eren. "Gerçek define, Vargos'un gittiği yerde değil. Amcamın bıraktığı son sır, 'içindeki define'ydi. Ve ben, o defineye giden yolu şimdi biliyorum." Gizem, Eren'in gözlerindeki değişimi gördü. O, artık ne boşlukla mücadele eden, ne de altın peşinde koşan bir adamdı. O, kendini bulmuş, gerçek amacına ulaşmak için en büyük fedakarlığı yapmış biriydi. Peşinden koştuğu şeyi bırakarak, onu bulmuştu. İkisi, Vargos'un hızla tırmandığı dağın tam aksi istikametine, pusulanın gösterdiği bilinmeyen bir patikaya doğru yöneldiler. Zirve, onları bekliyordu. Ama o zirve, Vargos'un hayal ettiği zirve değildi.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.