Ne zaman Ankaraya gitseniz kurtuluş savaşına şahitlik eden bu şehrimizde size güzel bir halk masalı anlatırlar hüzünlü gözleri nemli ak saçlı bisikletçi Müminin hikayesi bisikleti ile Noel babanın geyiklerine rakip iyilikte ise Noel Amcayı bile geride bırakan bir ihtiyardı ancak beden ihtiyarlar ruh daima genç kalır bizimki de o hesap hani Ankaranın tarihine kültürüne farklı bir açıdan bakmak isteyenler buyursunlar demli bir çay alsınlar Ankaranın tarihini eskiyen ve unutulan tarihini bir de bu yaşlı çınardan dinlesinler aceleye ne lüzum bazı insanları acele ile dinlersen muhabbetin neşvenin tadına varamazsın acele ile kalkarsan menzile varamaz hayatın tadını çıkaramazsın mümin dedemi yavaşça hissederek dinleyeceksin ki hayatı ankarayı öğrenebilesin Mümin dede zengin bir evde dünyaya gelmişti onun en büyük hayali bir bisiklet icat edip Hazefran Çelebi gibi Ankara Semalarına kanat açmak bir bal arısı gibi en güzel azığı toplamaktır imkansız ol gerçeği iste diyenlere şu çevabı verirdi 70 lik pir dede Hiç bir iş imkânsız değildir sabredenin yardımcısı Cenabı Haktır o isterse insana kanat takar uçurur acele ile kalkan nedemetle oturur sabreden çalışan zikreden ise ha gardaş şu bizim Angaraya Sultan olur sineğe kanat takan Allah Teala elbette güzel niyet sahibini niyete ulaştırır
Alma ahı kulun asılı kalmaz vahı
Atasözü
Pala Recep derlerdi onun namına tüfenk alıp çıkardı hep düşman avına bak derdi evladı Ahmet Güle Ankarayı andığın zaman Atatürküde anacaksın eskiden tesbih cepte Bismillahirrahmanirrahim zikri dilde bıyık bura bura düşmanla savaştık bu Türk ordusu varya bu Türk ordusu önüne bir Cengaver yiğit bir komutan düşmeye görsün sana tüm acıyı unutturur eski zeybeklerdendi bizim Urfalı Recep tüfenk ile düşmanı vurmada pala Remziye rakipti aradaki tek fark Remzi keklik avlarken bizim Halo Recep attığı Mermi ile Fransızı Gavur düşmanı tam 12 den vurur düşmanın alnında haa böyle gocaman mermi izi çıkardı radyoda ince saz mey taksim Ankaranın taşına bak gözümün yaşına bak türküsü çala dursun iki çocuk babası idi Ankaranın zeybek efesi evlat derdi bu vatan dediğin topraklarda çok garibin kanı aktı insanımız genede düşmana merhametli davrandı ağlayanın malı gülene hayır etmez gavur gavurluğunu Müslüman müslümanlığını yapar dedik düşmanın cebine harçlık koyduk hiç bir ah almadan hiç bir malı gaspetmeden onları ülkelerine yolcu ettik kulun ahı asılı kalmaz diyen şanlı zeybekler ne zaman kurtuluş savaşı anılsa ne zaman Gazi Atatürkü ansalar hep gözyaşı döker ve selam ederlerdi ona
Aç gözlülük her şeyi kaybettirir
Atasözü
Pala Recep derlerdi onun namına o ise bir küçük kuş uçururdu Ankara semalarında güvercin uçuverdi kanadını açıverdi maşAllah mübarek Allah derdiki oğlu Ahmete evlat bu beden yürür ancak ruh uçar kimi ruh vardır gök ehlidir kimi vardır yer ehlidir insan aç gözlü her şeyi kazanır gökte saraylar inşa eder kimki küçük bir çıkar uğruna nefsini temiz tutmayı başarabilirse o en değerli altın madeni gibidir aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz aza kanaat eden ise göklerin egemenliğini kazanır namaz kılan oruç tutan ibadet insanın ruhunda kötülük barınmaz işte o ruh gökte uçan bir kuş gibidir baba dedi Ahmet bu kuşu eğitelim ona öğretelim bu sayede sevgi nedir büyütmek yetiştirmek onların hepsini öğretiriz çok kitap okurdu Recep dayı bak derdi evlat şiir bir mücadeledir bu Ankara dedikleri topraklar kültürümüzün yapı taşlarıdır Hacı Bayram Ahi Evran bu topraklarda yetişti Abdülhakim Arvasi Mehmet Akif bu gönül insanlar gönlü nasihate doyurdu ondan sonra bir gedik açtılar surda Necip Fazıl Abdurrahim Karakoç ve nice gönül sultanı Allah razı olsun onlardan dedi ve güvercine Hakiki ismini verdiler kanadına şunu yazdılar Hak Yol islam ve o güvercinin kanadına binerek göğe doğru kanatlandılar Ankara semalarında kanatlanıp uçan o güvercini görenler şöyle diyordu bu Recep dayı güvercinine binmiş uçuyor ihtiyar delikanlı maşAllah
Aça dokuz yorgan örtmüşler yine uyuyamamış
Atasözü
Eee bu Allah Tealanın her var olana takdir ettiğidir dedi baba Recep iki oğlu biri Ahmet biri Mehmete emanet elden ele taşınır sancak bir emanettir babanın evladına bıraktıkları en temiz emanet olup yeri gelince ölüm vaktinde o emanetlerin sahibi Cenabı Hakka tertemiz gidilir Mehmet babasının eline sarıldı hep birlikte bir babasına sarılıp helallik Zeybek Recep Efe misket türküsü nü duyar duymaz evlat vasiyetimdir size ata öğüdü kulağınıza nasihat olsun aça dokuz yorgan örtselerde o yine uyuyamaz kendinizi sadece yemek ile doyurmayın asıl açlık o dur ki insanda ilim yoktur iman yoktur o insan dünyanın en aç insanıdır siz insan oğlu kendinizi sadece yemek ile doyurursanız her zaman aç kalırsınız sordu Ahmet koca efe aç insan ne ile beslenir evlat dedi efe karnınızın doğmayacağı yerde açlığınızı belli etmeyin insana açım demeyin insan bir gün karın doyurur iki gün minnet ister şükürsüz kalkmayın besmelesiz başlamayın o zaman aç kalmaz bereketlenir ve doyarsınız ve radyoda çalan misket müziği ile Recep Efenin yüzüne neşe geldi kalktı güvercin gibi kanatları açtı bir misket oynadı ve kanatlanıp gökteki sultanların kahraman zeybeklerin yanına kondu Rahmet olsun
Halo Recep gittikten sonra büyük abi Mehmet dediki Sultan benim bu aileyi ben korur kollarım küçük kardeş Mehmet dediki adalet ile zulüm bir yerde durmaz adaletin ibadetin imanın olduğu kalpte zulm bulunmaz adaletsizlik yılanın dahi boynunu eğriltir ey abim büyüğümsün Allahtan kork Allahı dinle kararların hakikati söylesin rüşvet kapıdan girince iman bacadan çıkar iki kardeşe babadan ata yadigarı dede mirası çukur ambarda küçük bir gecekondu kalsada Ankaralılar iyi bilir o zamanın gecekondusu bu zamanın en değerlisi söğüt özü Ankaranın en rağbet edilen yeri eski dönemlerde o bölgede küçük arsası olanlar şimdi zengin vede tirilyoner oldular keyif çattılar ve hakiki güvercin halo Recep in ardından birde iki kardeşin birbirine darılması ile sanki hayata küstü ve Ankara semalarında son uçuşu oldu sevdiğini kaybedenin muhakkak kanadı kırılır ruhu süzülüp uçamaz bir daha gökyüzünde Hakiki güvercininde seyit Nesimi gibi derisi yüzülmüş gibi idi kah çıktı gökyüzüne seyretti bizleri kah indi düştü çakıldı Hz Adem misali yere ve bizler seyrettik onu ve küçük bir çocuk görmüştü Hakikinin gökyüzünden yere düştüğünü merhamet ile onu aldı eline
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.