Çocukluk Yıllarım: Neyini, nasıl anlatacağımı bilmiyorum bu yılların… Çünkü her gününde saklı bir acı, bir yara ve bir sızı var. Ayakta kara lastik, üst baş yırtık, kir pas içerisindesin. Bir gün bisikletin olur sanırsın, ertesi gün tezek dumanıyla tutunursun hayata. Hayallerin hep yarım yamalak. Nefsin, eşkimo dondurma, elmalı şeker, bir parça beyaz ekmek, çeker. Arar durur gözlerin, bir tutam sevgiyle gözlerinin içine bakan birini. Yoktur… Bulamazsın. Kafa kırık, bacaklar yara bere içinde. Hasletlerin hep içinde kalıyor. Görüyorsun yaşam kalitesi yüksek olan çocukları. Ama sen! Senin hakkın yok buna. Bayram gelir, bayramlığın olmaz. Birinin eski pantolonu, bir başka çocuğun yırtık gömleğiyle karşılarsın. Ama yine de gülersin. Daha doğrusu gülmek zorundasın. Gülmek, bizim için en ucuz olan şeydir, dostum. Ve de en kıymetlisi! Sevgili anne babalar, bakabileceğiniz kadar çocuk yapın… “Çocuk, sizin zevkinizin değil, vicdanınızın sorumluluğudur. Bakamayacaksanız, doğurmayın. Çünkü o çocuk, sizin beş dakikalık hevesinizi bir ömür taşır.” Ah Çocukluğum Ah… O kendini bilmez acıya bile gülümseyebilen çocukluğum! Çorapsız giyilen ucu yırtık kara lastik ayakkabıdan başparmağı gözüktüğü halde yine de "HAYATA" gülümseyebilen çocukluğum! Seni nasıl anlatacağımı da bilmiyorum ama hayatımda benim diyebileceğim tek şey sendin çocukluğum! Çok ağlamışım dünyaya göz açtığımda. Hep öyle derdi zavallı anam. Tabii bunu büyüyünce öğrendim. Öğrendiğim vakit anneme, “ben kenar mahallenin günahsız çocuğuydum ana, ağlamayıp da ne yapacaktım?” diye sordum. Verecek pek fazla cevabı yoktu kadıncağızın. Sanki ben sarayda mı doğmuşum oğul? Sizin zamanınız biraz daha iyiydi. Biz hepten yoksul büyüdük. Henüz 12 yaşındayken babam beni babanla evlendirdi. Kendim çocukken çocuk sahibi oldum! Dur, tepreştirme (deşme) yaramı,” derdi rahmetli. Nur içinde yatsınlar, sizin de benim de ölmüşlerimiz. İyi, duru, güzel insanlardı o zamanın insanları. İnançlı, sabırlı ve görgülü insanlardı. Şimdiki zamanın insanları gibi paragöz değillerdi. Her şey maddiyat demek değildi onlar için. İnsanlık gelirdi önce, adamlık ve komşuluk… Sevgili canlar, adına hayat dediğimiz şey çok çertefelli bir serüvendir. Herkes yaşar onu. Ama bazıları ondan ders alır, bazıları da beyhude yaşar ölür giderler. Yüce Yaradan bizleri beyhude yaşayanlardan eylemesin. Adı insan olan her mahlûka da doğru yolda olmayı, feleğin süzeğinden geçerek bir yerlere gelmeyi nasip eylesin. Saat geceniz 03:30 unu gösteriyor şuan. Ve ben çocukluğumu anlatıyorum. Bir filim şeridi gibi geliyor gözlerimin önüne, Salıbaba, Mornik, Karşıyaka, Yıldız garajı, Kırktut, Kesrik ve hayvan otlatmak gittiğim Sürsürü… Of ulan offf. Her mahallesinde bir anım vardır. Kiminde kafa gözüm kırıldı, kiminde arkadaşlarımla birlikte biz kırdık. Kavgacı, erçel ve hırçın bir çocuktum. Lakabım Çiko idi. Hem okula gider hem, kahvede çaycı, minibüste muavin, babamın çökelek dükkânında güçlü bir hamal, ayağının dibine kurban olduğum anam da hangi işi dese onu yapardım. Kavak meydanında kabuk soymaktan tutun ahırın temizliğine kadar her şey bana düşerdi o yıllarda. Üst baş yamalıklı, şeker çuvalınıda hatırlarım sabun olmadığını için külden yıkandığımı da ben. Ne yapsındı büyüklerim? Yoksulluk kasıp kavuruyordu ülkem insanlarını. Sebep olanların ömürleri uzun olsun gelinlerin eline düşsünler diyeceğim, kimse kalmadı o dönemin enlerinden. Hepsi, hemen hepsi iz bırakmadan çekip gittiler. Günahlarının cezasını nasıl çekerler, neler olur bilmem. Biri bana sorsa helal eder misin? diye. O zamanın siyasetçisini de helal etmem ben, şıhı, mıllası, hacı, hocasını da. Hepsini değil tabi ki… Vazifesini kötü yapıp ülkesini ve insanlarını yoksulluktan kurtarmak yerine aydınlık günleri onlara haram ederek karanlıkta bırakanlar içindir bu sözüm. Anlatacağım elbet bu kitap ta. Çünkü ta o dönemde içime dert olanlar var. Hepsini yazmaya kalksam kitap değil ansiklopedi olur. Bir sigara molası verelim, diyeceğim, ona da yoksulluğun ardından edindiğimiz evlerde sigara içmemize izin vermiyor hanımlar. Sizde bende elimizdekileri bırakıp gidip birer sigara içelim, emeklerimizin karşılığı olarak bizlere reva gördükleri tuvaletlerde! Rahmetli babam sağ olacaktı anamda ona böyle bir şey yapacaktı he… Valla dünyayı başına yıkardı. Ama biz yapamayız bunu. Bilmem ne yasası devreye girer de evden uzaklaştırma alırız. Birde aile saadetimiz bozulur.) Şaka ediyorum tabi ki. Yanlış yapmayın hanımlara karşı. Malum, onlar her zaman haklıdırlar. Bu konuda sizlere bir sır vereyim. Rahmetli Meydin amcadan öğrendim bende. Günlerden bir gün oturmuşuz onun iş yerinde. Bir adam geldi yanımıza, hanımından dert yandı. Ula oğlum sizin kafanız çalışmıyor demişti. Adam, neden diye sordu ona: Hanım bir şey dediğinde ona, ‘’ben senin hizmetkârınım hanım,’’ deyin kurtulun, demişti. Bende o gün bugündür böyle yapıyorum. Çokta faydasını gördüm. Adınıza kılıbık mılıbık derler ama varsın desinler. Uymayın siz bana. Gönül almak istiyorsanız arada birde olsa bir çiçek alın. Bir parka, bir yemeğe ve birlikte bir sinemaya gitmeye bakın. Hayatın anlamı olur bunları yaparsanız. Hah ne der diye yaşarsanız hah ananızı ağlatır, evinizi de başınıza yıkar, bir de üstüne ‘ben demiştim’ diyerek böbürlenip durur!” Gülünce iyi oluyor değil mi? Oku oku göz yoruluyor. Arada bir bırakın elinizdeki kitabı da gökyüzüne bakın neler oluyor orda. Pepo dediğinizi duyar gibiyim… Acelemiz yok nasılsa. Düşünelim, Gülelim, keyfimize bakalım biz. Bunun için geldik bu dünyaya. Ye iç, vur gez. Siz öyle sanın. Anlatacağım birazdan…
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.