Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
HALACI MANSUR Roman Hüseyin TURHAL
Mansur bin Hüseyin, bilinen adıyla Hallac-ı Mansur... O, asırlar boyunca, tasavvuf yolcularının bir ucu keskin kılıç, diğer ucu ise sonsuz bir aşk denizi olan menkıbesi olagelmiştir. O, zühd ve riyaze...
8. Bölüm

BÖLÜM 5: Gönül Penceresi

14 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
HALACI MANSUR
BÖLÜM 5: Gönül Penceresi
Zühd, Mansur’u öyle bir noktaya getirmişti ki, artık bedeninin acısı dahi tatlı bir zikire dönüşmüştü. Soğuk, açlık ve uykusuzluk, perdesi aralanan bir gönül penceresinin anahtarları olmuştu.
Bir gece, Dicle kıyısındaki eski bir değirmenin yıkıntısında oturuyordu. Gök, binlerce elmas gibi parlıyordu. Mansur, her zamanki gibi kendini tefekküre vermişti. O ana kadar ilahi aşkı sadece okumuştu, bir kavram olarak zihninde tutuyordu. Oysa şimdi, kelimelerin bittiği, bilincin kaybolduğu bir noktaya ulaştı.
Aniden, etrafındaki dünya – akan Dicle, parlayan yıldızlar, yıkık duvarlar – tek bir vücut içinde çözülüp dağıldı. Ne o vardı ne dışarısı. Her şey, tek bir sonsuz varlığın kesintisiz akışıydı. Bu, benliğin eriyip yok olduğu, fena makamının ilk ve sarsıcı tadıydı.
Mansur’un kalbine, okyanusun tüm sıcaklığı ve şiddetiyle bir Aşk fırtınası doldu. Bu, bir insana duyulan sevgi, bir mala duyulan arzu değildi. Bu, varoluşun özü, her zerrede titreyen Hayy (Diri) olanın ta kendisiydi.
Gözyaşları, aylardır çöl gibi kurumuş yüzünden akmaya başladı. Ağlıyordu, çünkü o ana kadar bu büyük sevgiden nasıl da habersiz yaşamıştı. Kayseri'de dokuduğu her ipliğin, gökteki her yıldızın, kalbindeki her nefesin tek bir kaynaktan fışkırdığını o an idrak etti.
"Halacılık yaparken hep ipleri birleştirip desen yaratırdım," diye fısıldadı sessizliğe. "Ama meğer o ipler zaten baştan beri birbirine bağlıymış. Ben sadece gölgeyi dokuyormuşum."
Bu mistik tecrübenin şoku ve coşkusu sürerken, ertesi gün öğleden sonra, Mansur'un yanına, üzerinde tuhaf bir telaş olan yaşlı bir yolcu yaklaştı. Yolcu, Kayseri’den geldiğini söyledi ve sırt çantasından özenle katlanmış, mühürlü küçük bir mektup çıkardı.
"Bunu sana, oradaki bir kadın emanet etti. Adı… Zeliha."
Zeliha. Bu isim, Mansur’u riyazetle unuttuğu dünyaya anlık bir hızla geri çekti. Zeliha, Kayseri’de onu uzaktan seven, sessiz ama bilge kadın.
Mansur titreyen elleriyle mektubu açtı. İçinde sadece birkaç satır vardı, Rüstem’in aksine ne kâr hesabı ne de sitem. Sadece iki cümle:
“Mansur. Dokuduğun o kızıl kökboyası hala rengini koruyor. Ama tezgahın bomboş kaldı. Yolun uzun ve rüzgârlı. Hırkan seni sıcak tutuyor mu?”
Mansur, mektubu okurken boğazına tarifsiz bir yumru oturdu. Bu, ne büyük bir hasretin ne de dünyevi bir arzunun acısıydı; bu, bıraktığı insan ruhlarının kaygısının, ona uzanan insani bağın sızısıydı. Zeliha’nın mektubu, onun zühd yolundaki bir sınavıydı. İnsan sevgisi, İlahi Aşk’ın bir perdesi miydi, yoksa bizzat onun tecellisi mi?
Mansur, mektubu göğsünün üzerine bastırdı. Gözyaşları durmuş, yüzüne bir tebessüm yayılmıştı. Zeliha'nın masum kaygısı, onun kalbini yumuşatmıştı. Evet, geri dönmeyecekti. Ama artık biliyordu ki, en derin Aşk, dünyadan tamamen koparak değil, dünyadaki her şeyi O’nun nuruyla görerek yaşanmalıydı.
Mektubu, yırtıp atmak yerine, hırkasının en derin cebine koydu. Gönül penceresi açılmıştı; artık sadece göğe değil, yerden gelen masum fısıltılara da kulak verecekti.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL