Gönlünün arzusuna göre iş yapma ki, sırtına pişmanlık yükü yüklenmeyesin. ferideddin attar
Hacı Bektaş Veli (Erkek Dişi Sorulmaz) Roman Hüseyin TURHAL
Aşkın ve Hoşgörünün Destanı: Hacı Bektaş Veli Romanı Yazar: Hüseyin TURHAL 13. yüzyıl Anadolu’su. Topraklar kanla, gönüller korkuyla sulanırken; bir derviş, Horasan’dan getirdiği Vahdet (Birlik) fel...
30. Bölüm

Dört Kapı" Romanı - Bölüm 14: Post Nişin

7 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

V. Sonuç ve Dönüş
Vuslat (kavuşma) deneyiminden sonra, Yûsuf, yalnızlığını bitirip tekrar insan arasına dönme ihtiyacı hissetti. Hakikat Kapısı'nda öğrenilen en büyük ders şuydu: İnsan-ı Kâmil, sırrı saklamaz; sırrı, hizmetle yayar.
Yûsuf, artık sadece bir talip değildi. O, Şeriat'ın temelini bilen, Tarikat'ın çilesinden geçen, Marifet'in idrakine sahip ve Hakikat'in nuruyla aydınlanmış, yeni bir Mürşid-i Kâmil idi.
Yûsuf, bir zamanlar Pir Baba'sının hizmet ettiği dergâha geri döndü. Ama bu kez, bir derviş olarak değil, irfanıyla parlayan bir rehber olarak.
Makamın Devri
Dergâha vardığında, Pir Baba'nın yaşlı bedeninin artık yorgun düştüğünü gördü. Pir Baba, Yûsuf'u görür görmez gülümsedi. O'nun yüzünde, Yûsuf'un ulaştığı o en yüce mertebenin huzurunu gördü.
"Hoş geldin, oğul," dedi Pir Baba. "Can Kuşu'nun konacağı yer, yine bu dünyadır. Beka bi'l-Hakk (Hak'la Kalma) halin mübarek olsun."
Pir Baba, son bir kez dervişleri topladı. Yûsuf'a, dergâhın en kutsal yeri olan Mürşid'in postunu gösterdi.
"Benim devrim tamamlandı. Yûsuf, artık makamın sahibidir. O, Dört Kapı'nın her birini yaşamış ve Hakikat'e ermiştir. O'nun sözü, artık Hakk'ın sözüdür."
Pir Baba, postu Yûsuf'a devretti. Bu, sadece bir makam devri değil, Hacı Bektaş Veli'nin Makâlât'ta mühürlediği irfanın yeni bir nesile aktarılmasıydı. Yûsuf, Post Nişin oldu.
İrfanın Tekrar Topluma Dönüşü
Yûsuf'un Post Nişinliği, kuru bir otorite değildi. O, ne medresedeki gibi kuralcı, ne de eski dervişliği gibi münzeviydi. O'nun rehberliği, sevgi, hoşgörü ve hizmet üzerine kuruluydu.
O'nun Şeriat'ı, gönül kırmayan, adaleti esas alan bir yaşam biçimiydi.
O'nun Tarikat'ı, herkesin kendi içinde çile çekerek arınabileceği, hizmete dayalı bir yoldu.
O'nun Marifet'i, her insanın kendi içinde Mutlak Varlık'ın tecellisini görmesiydi.
O'nun Hakikat'i, bir sır değil, herkesin yaşayabileceği bir Vuslat (Kavuşma) çağrısıydı.
Yûsuf, halka şöyle sesleniyordu:
"Dostlar! Bizim yolumuz, yüksek dağlarda inzivada değil, halka hizmettedir. Ne öğrendiysem, neye erdiysem; hepsi insanı sevmekten ve hizmetten geçti. Dört Kapı'nın dördü de, size başkasını değil, kendinizi tanımayı emreder. Kendini bilen, O'nu bilir."
Yûsuf, Makâlât'ın ruhunu, yani "Eline, beline, diline sahip ol" ilkesini, en derin tasavvufi idrakle birleştirerek, Anadolu topraklarında irfanın yeni bir filizini yeşertti. O, sadece bir derviş değil; o, manevi bir köprü, Hakikat'i yeryüzüne indiren bir eldi.
Roman, Post Nişin Yûsuf'un, bir sonraki talibi (arayanı) beklerken, dergâhın alçak kapısından içeri giren yeni yüzlere, o kadim sözü söylemesiyle sona erer:
"Hoş geldin. Yolumuz, ilim, irfan ve insan sevgisi üzerine kurulmuştur."
SON
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL