Hacı Bektaş Veli
(Erkek Dişi Sorulmaz)
Roman
Hüseyin TURHAL
Aşkın ve Hoşgörünün Destanı: Hacı Bektaş Veli Romanı
Yazar: Hüseyin TURHAL
13. yüzyıl Anadolu’su. Topraklar kanla, gönüller korkuyla sulanırken; bir derviş, Horasan’dan getirdiği Vahdet (Birlik) fel...
Bölüm 5: Kızılca Halvet'te İnziva Mekan: Sulucakarahöyük, Kayseri yakınları (bugünkü Hacıbektaş). Zaman: Bektaş'ın bölgeye yerleştiği ilk yıllar. Yeni Toprak: Sulucakarahöyük Bektaş ve yanındaki birkaç yoldaşı, Orta Anadolu'nun bozkırlarında, küçük bir Türkmen yerleşimi olan Sulucakarahöyük'e ulaştılar. Burası, ne büyük ticaret yolları üzerindeydi ne de siyasi gücün merkeziydi. Yoksul, sade ve çetin bir yerdi. Ama Bektaş'ın aradığı tam da buydu: Hakikat tohumunun sessizlikte yeşereceği bir toprak. Bölgenin toprağı kırmızıya çalıyordu; Kızılca. Bektaş, bu rengin, Lokman-ı Perende'nin ona verdiği kırmızı postu ve avucundaki kırmızı toprağı hatırlattığını düşündü. Bu, bir tesadüf değildi; burası, onun manevi halvet (inziva) yeriydi. Yerleşimin biraz uzağında, kimsenin uğramadığı, terk edilmiş, küçük bir külliye harabesi buldu. Burası, Bektaş'ın ilk dergâhı ve ilk halvet (inziva) mekânı olacaktı. Halvet ve Bir Kapı Açma Bektaş, harabeyi temizledi ve içeride sadece bir postun sığabileceği kadar küçük bir hücrede inzivaya çekildi. Amacı, sadece zikir çekmek değil, Anadolu'nun ruhunu anlamak ve Yesevî geleneğinden getirdiği bilgeliği, buradaki Türkmenlerin dertlerine ve ihtiyaçlarına uyarlamaktı. Onun inzivası, tamamen kapalı bir sükût değildi. Günün belirli saatlerinde dışarı çıkar, yerel halkla tanışır, onlara sadece dini bilgiler değil, aynı zamanda tarım, hayvancılık ve ahilik (esnaflık) ilkeleri hakkında da yol gösterirdi. O, sadece bir Veli değil, aynı zamanda bir halk öğretmeniydi. Bölgenin Türkmenleri, ilk başta bu yabancı dervişe şüpheyle yaklaştı. "Kimsin sen, bu ıssız yerde ne ararsın?" diye sordu köyün muhtarı. Bektaş, alçakgönüllü bir sesle yanıtladı: "Ben, Horasan'dan gelen, 'Hakk'ın yolu sevgiden geçer' diyen bir yolcuyum. Aramaya geldim. Siz, benim aradığım mısınız?" Muhtar: "Biz, kılıçtan ve vergiden bıkmış, toprağı kıt Türkmenleriz. Bizde arayacak ne var?" Bektaş: "Sizin ruhunuzda, Anadolu'nun bütün bereketini yeşertecek bir Aşk gücü var. Ben, sadece o gücü uyandırmaya geldim. Sizin derdiniz, benim derdimdir." Bu samimiyet ve hizmet odaklı yaklaşım, yerel halkın güvenini yavaş yavaş kazandı. Çatışma ve Birinci Fetih Bektaş'ın ünü arttıkça, bölgedeki kurulu düzenin otoriteleri rahatsız olmaya başladı. Özellikle medreselerin katı kurallarıyla bağlı olan bazı hocalar ve bölgenin Kadıları (yargıçları), bu 'bidatçı' dervişin halk üzerindeki etkisinden endişe duyuyordu. Bir gün, Bektaş'ın öğretisini "sapıklık" olarak gören bir Kadı, yanında askerlerle birlikte Sulucakarahöyük'e geldi. Kadı: "Ey derviş! Şeriatın kurallarını hiçe sayıyorsun! Camilere gitmiyor, insanları Kuran'ın açık emirlerinden uzaklaştırıyorsun! Bizans'tan kalan bu harabede ne işin var?" Bektaş: "Efendi, Kuran'ın en açık emri **'Oku'**dur. Ben de okuyorum: İnsanı, doğayı ve Allah'ın bu yaratılıştaki sırrını okuyorum. Benim camim, gönlümdür. Benim kıblem, her insandaki Hak nurudur. Bu harabe ise, benim Aşk Evi'mdir." Kadı, onu tutuklamaya kalktı. Tam o sırada, köyün Türkmenleri, Bektaş'ın etrafını sardılar. Onu korumak için silahsız ama kararlı bir şekilde durdular. Türkmenlerin bu eylemi, Bektaş'ın kalpleri fethetmeye başladığının ilk güçlü kanıtıydı. Kadı, halkın tepkisinden çekinerek geri çekilmek zorunda kaldı. Böylece Hacı Bektaş Veli, Kızılca Halvet'te geçirdiği ilk yıllarda, sadece kendi nefsini terbiye etmekle kalmadı, aynı zamanda Anadolu'nun yorgun ruhunu da terbiye etmeye başladı. O, sadece bir derviş değil, Anadolu Erenlerinin yeni lideri olmaya adım adım ilerliyordu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.