Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Hacı Bektaş Veli (Erkek Dişi Sorulmaz) Roman Hüseyin TURHAL
Aşkın ve Hoşgörünün Destanı: Hacı Bektaş Veli Romanı Yazar: Hüseyin TURHAL 13. yüzyıl Anadolu’su. Topraklar kanla, gönüller korkuyla sulanırken; bir derviş, Horasan’dan getirdiği Vahdet (Birlik) fel...
6. Bölüm

Bölüm 3: Veda ve Vasiyet

16 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Bölüm 3: Veda ve Vasiyet
Mekan: Nişabur, Seyyid İbrahim'in evi, Lokman-ı Perende'nin halvet yeri.
Zaman: Bektaş'ın gençliğinin son dönemi.
İlk Acı: Uçan Kuşun Suskunluğu
Bektaş, genç bir adam olmuştu. Yüzündeki çocuksu ifade, yerini derin bir sükûnete ve gözlerindeki o eskimez bilgeliğe bırakmıştı. Artık Horasan’ın dervişleri arasında adı "Uçan Kuş" (Perende) öğrencisi olarak saygıyla anılıyordu.
Ancak bir gün, Lokman-ı Perende'nin yıllardır koruduğu o güçlü ve dinç görünüm, yorgunluğun gölgesiyle kaplandı. Bir sabah, Bektaş halvet yerine geldiğinde, hocasını her zamanki zikir pozisyonunda, ama nefesi durmuş buldu. Perende, sükûtun en yüce mertebesine ulaşmıştı.
Bektaş, dizlerinin üzerine çöktü. Ağlamadı. Gözyaşları, eğitimin ona öğrettiği gibi, sadece acının değil, kavuşmanın ifadesiydi.
"Kuş uçtu," diye fısıldadı. "Ama ardında kanat sesini bıraktı."
Seyyid İbrahim ve Hatem Hatun, Perende'nin ayrılışının, Bektaş'ın ayrılışının da habercisi olduğunu anladı. Perende’nin vasiyeti, bir mektup aracılığıyla değil, yıllar boyu süren derslerin ruhunda gizliydi: Git.
Vasiyet: Anadolu'nun Anahtarı
Perende’nin vefatından sonra, Bektaş inzivaya çekildi. Hocasından kalan son eşyaları düzenlerken, küçük, kilitli bir sandık buldu. Sandığı açtığında, içinde iki şey vardı:
Bir Avuç Toprak: Kırmızımsı, kurumuş toprak. Üzerinde sadece "Rûm" (Anadolu) yazıyordu.
Bir Post: Kırmızıya çalan, eskimiş, sade bir derviş postu.
Bu, Perende'nin son vasiyetiydi. Kırmızı toprak, Anadolu'nun o dönemdeki "Kızıl Yıkımını" (siyasi kargaşa ve kanı) simgeliyordu ve Bektaş'a, bu toprakların bereketlenmesi görevini yüklüyordu. Kırmızı post ise, **"Aşkın Makamı"**nı, dervişliğin en yüksek mertebesini temsil ediyordu.
Bektaş, postu usulca omzuna attı ve avucundaki toprağı kokladı. Artık görevinin sadece bir fikir değil, somut bir yükümlülük olduğunu biliyordu.
"Beni bekleyen bir toprak var," dedi annesine. "O toprakta berekete susamış canlar var."
Vedalaşma ve İlk Yoldaşlar
Bektaş'ın ayrılış kararı, Hatem Hatun için büyük bir acıydı. Yıllarca süren eğitimin oğlunu kendisinden alacağını biliyordu, ama anne yüreği direniyordu.
Hatem Hatun: "Oğlum, niçin bu kadar uzağa? Horasan da Hak yolu için yeterince büyük değil mi?"
Bektaş: "Anneciğim, Işık, ona en çok ihtiyaç duyulan yerde yakılmalıdır. Anadolu, bilgelik arayan, umudu tükenmiş insanlarla dolu. Orada 'Erkek-dişi, siyah-beyaz sorulmaz' diyebileceğim bir yol kurmalıyım."
Hatem Hatun, gözyaşları içinde oğluna bir tas su uzattı. "Hızır yoldaşın olsun. Gittiğin yere bilgeliği, geride bıraktığına sabrı ver."
Seyyid İbrahim ise sessizdi. Oğluyla gurur duyuyor, ona sadece şunları söyledi: “Unutma, Hakikat'in yolu, ne kılıçla ne de altınla açılır. O yol, insan sevgisiyle açılır.”
Ayrılış arifesinde, Bektaş'ın etrafında toplanan, onun ilk yol arkadaşlarından (varsa) bahsedilir: Belki bir kaç derviş, belki sadık bir Türkmen genci. Bu yoldaşlar, onunla birlikte yürüyecek, zorlu göç yolunda destek olacaklardır.
Yolculuğun Başlangıcı
Bektaş, Horasan’ın dağlarına son bir kez baktı. Sırtında kırmızı postu, elinde sadece bir asası ve Perende'nin vasiyetini taşıyan küçük sandığı vardı. Onu bekleyen yol, yüzlerce kilometrelik çetin bir coğrafyaydı.
Artık o, sadece Bektaş değildi. Perende'den aldığı manevi ruhsatla, Hacı Bektaş Veli olma yolundaki ilk adımı atıyordu. Kapıdan dışarı çıktığında, güneş tam tepedeydi.
Kızılca topraklara doğru, umut dolu bir yürüyüş başladı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL