kendisinden razı olursan onu, büyükse baba, küçükse evlât edin. Eğer yaşıtın ve emsalin ise kardeş edin. işte halk arasındaki âdâb-ı muâşeretin özü bunlardır.
Sevgisine güvenip güvenemeyeceğini öğrenmek istediğin kimseyi vazife başında ve vazifeden uzaklaştırıldığında; zengin ve fakir olduğu zamanlarda dene
Bir evde veya bir yerde hakkıyla denemediğin kimsenin sevgisine güvenme.
İnsanlar onların kinlerinden hiçbir zaman emin olmaz. Yağcılıklarından hiçbir hayır umulmaz. Görünür tarafları elbisedir; fakat içleri ise kurttur.
Onlardan uzaklaşmakta selâmet vardır. Eğer razı olurlarsa zahirleri yağcılıktır. Eğer öfkelenirlerse içleri kin, hased ve nefretle doludur.
Onların defterinde yanlışlıkla ve unutkanlıkla yapılan şeyler için af yoktur; mutlaka cezalandırırlar.
İnsanların çoğunun sohbetinden kaçın! Çünkü insanların birçoğu karşısındakinin zelle ve hatalarını affedip ayıbını örtmez
Haklarını çatır çatır müdafaa et. Batıl sözlerini sanki kulaklarına üst üste birkaç kilit vurulmuş gibi duymazlıktan gel.
Kim neye müstehak ise o hakkı yerli yerine sarfet. Onların bâtıl sözlerini ve fuzulî konuşmalarını dinlemek hususunda sağır ol!
inan ki, eğer müstehak olsaydın Allah Teâlâ senin kadr ü kıymetini,mertebe ve rütbeni kalbe yerleştirirdi. Bu bakımdan sevdiren ve buğzettiren Allah Teâlâ'dır;
Nefsini, karşılık vermekle meşgul etme. Böyle yaptığın takdirde zararın daha da artar. Bununla meşgul oldun mu ömrün zayi olur.
bir ikram ve hayır görürsen, onları sana müsahhar eden ve sözünü dinleten Allah'a şükret ve seni onlara havale etmekten koruması için Allah'a sığın.
Kabul edecek gibi görünmeyen kimselere va'z u nasihat etmekle meşgul olma!
Onlardan biri bir ihtiyacını giderirse, o kendisinden istifade edilen bir kardeştir, İhtiyacını yerine getirdiği takdirde ona itab edip serzenişte bulunma.
Yine isyan ettikleri halde sana güzel müjdeler verip yüz göstermelerinden dolayı onlarla dost olma!
Onların çirkin fiillerine buğzet fakat kendilerine merhamet gözüyle bak;
Dünya ehlini kalbinde büyüttüğünde dünyayı da büyütmüş olursun. Böyle yaptığın takdirde de Allah'ın kudret gözünden düşersin.
dünya ve içindekiler Allah nezdinde küçüktür. Dünya ehlini kalbinde büyüttüğünde dünyayı da büyütmüş olursun.
İster ölü olsun, ister diri, hiçbir müslümanı küçümsememelisin ki helâk olmayasın
Allah'a yemin ederim ki bu kabirlere Allah'ın azabından emin olarak gelen kimseden daha talihli ve nimetlere ondan daha fazla mazhar olan bir kimseyi tanımıyorum.'
Ey Rebî! İşte dünyaya geri çevrildin. Dünyaya bir daha geri çevrilmeyeceğin gün gelmezden önce sâlih ameller işle!'
Rabbim! Beni dünyaya geri çevir ki terkettiğim imanı yerine getirip sâlih amelde bulunayım' der. Hayır! Bu onun söylediği (boş) bir sözdür.
Rebî b. Hayseme, evinin içine bir mezar kazdırmıştı. Kalbinde katılık hissettiğinde hemen oraya girip uzanır ve bir saat kadar durduktan sonra çıkarak ayet okurdu
Süfyan es-Sevrî şöyle buyurmuştur: 'Kim hayatta iken kabri çok düşünür ve hatırlarsa onu cennet bahçelerinden bir bahçe olarak, bulur'
kim de hayatta iken kabri hatırlamaktan gafil olursa onu ce hennem çukurlarından bir çukur olarak bulur'
.Biz camilerin ehline gıbta ediyoruz. Çünkü onlar oruç tutarlar, namaz kılarlar ve Allah'ı zikredip anarlar; biz ise bunların hiçbirini yapamayız'.
Kabirlerde bulunanlar şöyle cevap verirler: 'Biz camilerin ehline gıbta ediyoruz. Çünkü onlar oruç tutarlar, namaz kılarlar
Ebu Derdâ mezarlıklarda çok otururdu. Kendisine 'Niçin böyle yapıyorsun?' diye sorulduğu zaman şöyle cevap vermiştir: 'Bana ahiretimi hatırlatan bir kavmin yanında oturuyorum.
Mücâhid şöyle buyurmuştur: 'Kabri, insanoğluna ilk olarak şöyle der: Ben kurtlar ve yalnızlıklar eviyim. Gurbet eviyim. Karanlıklar eviyim.
Kabir, ahiretin ilk durağıdır. Kişi kabirden kurtulursa ondan sonrası kolaydır. Eğer ondan kurtulamazsa, sonrası dahada zordur
Hz, Ömer şöyle anlatıyor: Birgün Rasûlullah ile beraber kabristana gittik ve bir kabrin yanıbaşına oturduk. Hz. Peygamber ağlamaya başladı.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: 'Ben hiçbir manzara görmedim ki, kabir ondan daha korkunç olmasın'.
Hz. Peygamber buyurmuştur: 'Üç şey ölüyü mezarına kadar takip eder; bunların ikisi geri gelir, biri ise onun yanında kalır. Bunlar; aile efradı, malı ve amelidir. Aile efradı ile malı geri döner, ameli kalır'.
ölen zat şu üç şiddetten kurtuldu: Ölüm meleğinin yüzünü gördü. Ölümün acılığını tattı. Akıbet korkusundan da emin oldu'.
cenaze beliğ bir nasihat ve süratli bir gaflettir. Giden gidiyor, kalanlar ise ibret almıyor'.
Dimeşkli Mekhûl, bir cenazeyi gördüğü zaman şöyle derdi: 'Onlar sabahleyin gittiler; biz de akşama gideceğiz
Bir cenazeyi teşyi eden müslüman için bir kıratlık ecir vardır. Eğer cenaze defnedilinceye kadar beklerse ecri iki kırata çıkar
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.