Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
ÇOCUKLARA MASALLAR
///BU KİTAPTA YER ALAN TÜM MASALLARIN YAZARI DURMUŞ ALİ ÖZBEK'E AİT OLUP, YAZILI VE GÖRSEL, MEDYA ORGANLARINDA, TÜM DİJİTAL YAYINLARDA TELİF HAKLARI YASASINA UYGUN YAZARDAN YASAL İZİN ALINMADAN KULLAN...
15. Bölüm

KUNDURACI ÇIRAĞI

160 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
dali
dali
@dali1
Yorum Yaz
İzvit Köyü, yüksek kayalıkların aşağısında yamaç üzerine kurulmuş. Bu köyde yaşayanlar yamaçlar üzerindeki tarlalarından elde ettikleri ürünlerle geçimlerini sağlarlarmış. Hem tarım işi, hem de kunduracılık yapan Kunduracı Ustası Mustafa da yaşarmış. Herkes onu tanır ve sevilirmiş. İşine olan sevgisi ve titizliğiyle nam salmış. Onun ellerinden çıkan her çift ayakkabı, adeta bir sanat eseriymiş. İnsanlar, uzak köylerden bile gelir, Mustafa Usta'ya ayakkabı diktirirlermiş.

Mustafa Ustanın küçük bir atölyesi küçük olsa da, bu atölyenin raflarında meşe, kestane gibi ağaçların kabukları ile hayvan derilerinin işlenmesi sonucu elde edilen kösele derilerden, küçük çivilerin kutulardan, kabaralardan bulunuyormuş. Atölye, köy meydanına bakan eski bir taş binanın üst katında yer alıyormuş. Bu atölye, sadece bir iş yeri değil, aynı zamanda köyün gençleri için bir öğrenme yuvasıymış. Mustafa Usta, yıllar boyunca birçok çırağa kunduracılık mesleği öğretmiş. Ancak Halil adındaki çırağı, onun için çok özelmiş.

Halil, köydeki fakir bir ailenin en küçük çocuğuymuş. Çalışkan ve zeki bir çocuktu ama ailesinin maddi durumu nedeniyle okula düzenli gidememiş. Bir gün, annesi Halil’i Mustafa Ustanın yanına götürmüş. “Ustam, al bu çocuk sana emanet, bunu kendi çocuğun gibi mesleğini öğret! Meslek öğrenirse belki kendi ayakları üzerinde durur.” demiş. Mustafa Usta, Halil’in gözlerindeki ışığı görünce onu hemen yanına çırak olarak almış.

Halil, kısa sürede ustasından çok şey öğrenmiş. Deri kesmeyi, dikiş atmayı, ayakkabı kalıbı yapmayı büyük bir hevesle kavramış. Ama Halil’in en çok ilgisini çeken şey ise ustasının iş yaparken anlattığı hikâyelermiş. O hikâyelerden kendisi hayat derslerini çıkarıyormuş.
Halil, her akşam iş bittikten sonra etrafa dağılan eşyaları toparlayıp yerli yerine koyarmış. Ardından atölyeyi süpürür yarına hazırlarmış. Ertesi sabah yeniden düzenli bir şekilde işe başlanırmış.

Bir gün Mustafa Usta, Halil’e; “Evlat, iyi bir kunduracı olmak için sadece el becerisi yetmez. Sabırlı olmayı ve insanlara değer vermeyi de bilmelisin. Bir ayakkabıyı yaparken, onu giyecek kişinin hayatını kolaylaştıracağını düşünerek çalışmalısın.” demiş.

Halil bu sözleri hiç unutmamış. Günler geçmiş, aylar geçmiş. Halil artık kendi başına ayakkabı yapabilecek seviyeye ulaşmış. Ustasının “Şu ayakkabıyı da sen dik bakalım.” dediği gün çok mutlu oluyor, hiçbir dikiş hatası yapmadan müşteriye teslim edilecek şekle getiriyormuş. Köydeki insanlar onun yaptığı ayakkabıları da beğenmeye başlamışlar. Mustafa Usta, Halil’le gurur duyuyormuş.

Bir gün köye büyük bir tüccar gelmiş. Tüccar, Mustafa Ustanın ününü duymuş ve ona özel bir ayakkabı siparişi vermek istemiş. Ancak Mustafa Usta, bu işi Halil’e devretmek istediğini söylemiş. Tüccar önce şaşırmış ama sonra Halil’in yaptığı işçiliği görünce hayran kalmış.

Halil’in yaptığı ayakkabılar tüccarın şehrindeki dükkânında satılmaya başlamış. Halil, artık sadece köyde değil, çevre şehirlerde de tanınan bir kunduracı olmuş.

Yıllar sonra Mustafa Usta yaşlanıp işi tamamen bıraktığında, Halil onun atölyesini devralmış. Bu atölye yine köyün gençleri için bir öğrenme yuvası olmaya devam etmiş. Halil de tıpkı ustası gibi çırağına masallar anlatır ve onlara sabrın, emeğin önemini öğretirdi. O hiçbir zaman ustasını unutmamış.

İzvit Köyünde bugün bile insanlar Halil’i ve onun ustasını sevgiyle anarlarmış. Çünkü onlar sadece ayakkabı yapmamış, aynı zamanda insanlara umut ve ilham vermişler.

30.12.2024 Ankara
Durmuş Ali ÖZBEK
Eğitimci Yazar
Kültür Bakanlığı Halk Şairi
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL