Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda, yemyeşil ormanların ortasında bir guguk kuşu yaşarmış. Bu guguk kuşu, diğer kuşlardan farklı olarak oldukça zeki ve meraklıymış. Her sabah erkenden kalkar, ormanın derinliklerini keşfetmek için yola koyulurmuş.

Bir gün, guguk kuşu ormanda dolaşırken, eski bir ağacın kovuğunda parlayan bir şey fark etmiş. Merakla kovuğa yaklaşmış ve içinde altın bir anahtar bulmuş. Anahtarın neye ait olduğunu öğrenmek için ormandaki diğer hayvanlara danışmaya karar vermiş.

Önce bilge baykuşa gitmiş. "Baykuş kardeş, bu altın anahtarın neye ait olduğunu biliyor musun?" diye sormuş. Baykuş gözlüklerini takıp anahtarı incelemiş ve şöyle demiş: "Bu anahtar, ormanın en derin kısmındaki gizemli kapıya ait olabilir. Ancak o kapıyı açmadan önce cesaret ve sabır göstermen gerek."

Guguk kuşu baykuşa teşekkür etmiş ve yola koyulmuş. Ormanın derinliklerine indikçe yol daha da zorlu hale gelmiş. Dikenli çalılardan geçmiş, hızlı akan bir dereyi aşmış ve sonunda baykuşun bahsettiği gizemli kapıya ulaşmış. Kapı devasa ve üzeri eski yazılarla kaplıymış.

Guguk kuşu altın anahtarı çıkarmış ve kapının kilidine yerleştirmiş. Anahtar tam oturmuş ve kapı yavaşça açılmış. Kapının ardında, parlak bir bahçe ve içinde birbirinden güzel çiçekler varmış. Bahçenin ortasında ise büyük bir bilgi kitabı duruyormuş.

Kitabı açan guguk kuşu, içinde yaşamla ilgili pek çok öğüt ve bilgi bulmuş. Bu bilgiler sayesinde sadece kendini değil, tüm ormanı daha iyi anlamış ve diğer hayvanlara da yardım etmeye başlamış. Artık herkes guguk kuşunu sadece zekasıyla değil, bilgeliğiyle de tanır olmuş.

Ve böylece guguk kuşu, hem kendi hayatını hem de başkalarının hayatını güzelleştirmiş. O günden sonra ormandaki tüm hayvanlar ona saygıyla yaklaşmış ve ondan ilham almış.
Guguk kuşu masalı burada sona ermiş. Ama onun bilgeliği, ormanda yaşamaya devam etmiş.

22.01.2025 Ankara
Eğitimci Yazar
Kültür Bakanlığı Halk Şairi