Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
Bir ölünün hatırası
Şiran ve Mahir in ölümsüz aşkından, aşık olduğu bir adamla bütün duygularını gömmesi ve bütün hayata karanlık bakan Şiran için geçen zor günler ...
14. Bölüm

MEKANIN SAHİBİ

122 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum

Batık" Şiran'ı hastanede bırakmış arabama bindim mekan karışmıştı sanırım çocuklar ortamı sakinleştirememişti beni çağırmışlardı 15 dk yol sürerdi son hızda gidiyordum geç saatler olduğu için yol boştu. Mekana vardım kırılmamış cam sandalye masa kalmamıştı kaçışanlar, dövüşenler, kan içinde kalanlar ortam baya coşmuştu olurdu böyle şeyler cesetler bile çıkardı bazen kontrol altına alınmazsa iki el ateş ettim bütün sesler kesildi bir anda havada uçan yumruklar, tekmeler durmuştu artık devam etmek isteyen olursa benimle edecekti. Ortam sakinleşmiş ve dağılmışlardı ortalığı toplayıp çalışanlarda dağıldı. Patron keyfi dışında işlerle uğraşmazdı. Yeniden düzenlettim zaten her akşam kasalarla para kaldırıyorduk buda mekanın tuzuydu. "Mekanın sahibi" yüksek sesle"ooo Batık bey" imaliydi sözleri birşey söylemeden bekledim "batırmaktan çok batmışsın oğlum, hayırdır " dedi (lakabımı batırdığım insanlardan almıştım ve geriye hiç iz bırakmazdım aynı bir bataklık gibi) patron babacan biriydi dert dinlerdi ama zamanı gelince o dinlediği derdi kullanırdı koz olarak "iş, yorgunum biraz" dedim üstelemedi. Kolunu boynuma doladı "bak oğlum in aşağı hayatı biraz yaşa.. orası korkman gereken bir yer değil kafan dağılır" diyordu el kol ve gözleriyle işaretler yaparak, oğlum derdi beni bulduğundan beri sanırım Adnan bu yüzden sevmemişti. Onun olan veya olacak bütün herşeyi bana layık gördüğü için bu nefrete sebep olmuştu. "Gerek yok müsade edersen eve geçecem" dedim kollarıyla kapıyı işaret etti. Arkamdan "fıstık gibi bir hatun var" dedi kötü bir gülüş ekleyerek başımı salladım mekandan çıktım. Hastane yolunu tuttum eve gidecekken karar değiştirmiştim Şiran'la zaman geçirmek istiyordum onunla gülmek onunla konuşmak ve onun dizlerinde uyumak... Pencereden esen rüzgar kemiklerime vuruyordu aynadan yüzüme baktım inceledim. Hastane otoparkına arabayı bırakıp yukarı çıktım odaya yöneldim ama uygun olmayacaklarını düşünüp bekleme salonuna geçtim. Şiran kanepede elinde kitabıyla uyuyakalmıştı. Hastane özeldi refakatçılar hastanenin her yerinde rahat edebilirdi öyle düzenlenmişti. Yanına yaklaştım kitabı alırken uyandı yüzüme baktı gözlerini çok açmadan "benim" dedim kısık bir sesle "canım" dedi içtendi. Kanepenin köşesine oturdum oda kucağıma gelmiş ayaklarını kanepeye uzatmıştı kollarını boynuma sarmıştı. Saçları gövdeme dağılmış yüzündeki saçları kenara götürdüm çoktan uykuya dalmıştı yüzü mahsun kız çocukları gibiydi elimi yüzünde dolaştırdım burnu yüzüyle orantılı ela gözlerini kaplayan kirpikleri uzundu yavaşça dokundum yumuşaktı ilk gördüğüm zamandan kalbime hançer gibi batmıştı, çenesinde küçük bir çukurluk vardı dikkatli bakılmazsa görünmezdi, dudakları kalem gibi çizilmişti yüzünde makyaj yoktu ve çok güzel görünüyordu. Çenesini yukarı doğru kaldırdı sıcak nefesi boynuma vuruyordu. Bende direnmeyip kokusunu içime çekip uykuya dalmak istiyordum bacaklarımı kanepenin kenarına uzattıp uyku pozisyonu aldım o kucağımda göğsümü yastık olarak kullanırken bende saçlarını koklayarak gözlerimi kapattım, zaten sabaha çok yoktu.
Şiran" gün aydınlanmış ama güneş daha doğmamıştı zaten güneşin doğuşu beni rahatsız ederdi ruhen doğmamış fizikende doğmasın derdim. Gözlerimi açtım Batık ve kucağına uzanmıştım başımı kaldırdım saçlarım boynuna değiyordu. Gözlerini açtı gülümseyerek birkaç saniye bakıştık hayal yada rüya değildi bu sefer utandım başımı göğsüne yapıştırdım, "hergün seninle uyanmak mümkün mü" demişti bu bir soru muydu yoksa düşüncemi bilemedim kafamı kaldırdım direk aklımdan geçtiği gibi "mümkün olması için bir yol varr" dedim imayla, gülmüştük. Doğrulduk oturduk bana dönük oturmuş saçlarımı düzelti "anneme bakmalıyım uyanmışsa kahvaltı yaparız sonra hazırlanır işe geçerim" dedim başını salladı "tamam bırakırım seni" dedi anneme bakmak için odaya gittim annem yeni uyanmış elini yüzünü yıkıyordu aşağıdan kahvaltı istedim oda büyüktü üçlü kanepe, masa ve banyo vardı. Kahvaltı masaya konuldu Batık annem üstünü giydikten sonra içeri girdi hep beraber kahvaltı yapmış bugün çıkacak sonuçlar hakkında konuştuk işler yolunda olursa evimize geçecektik, annem kahvaltıyı bitirmiş evden getirdiği yarısına kadar yaptığı gri renk örgüyü aldı yatağına geçip devam etti. Kimin için yaptığını söylememişti. Batıkla masada sohbete dalmıştık biraz daha kalsam geç kalırdım işe Tuba Hanım sorun etmezdi ama ordaki bazı çalışan arkadaşlarım sorun çıkarıyordu iş dünyası sonuçta olabilirdi. Ortalığı topladım banyoya geçip hazırlandım hızlıca saçlarımı dağınık bir şekilde ördüm üstüme triko gri yanları beyaz çizgili kalem bir elbiseydi. Hazırdım dışarı çıktım Batık annemle konuşuyordu isterse yurt dışında arkadaşları ve iyi hastaneler varmış orada tedavisine devam edebilir diyordu annem sonuçları bekliyelim diyordu. Çıktığım gibi benim tarafıma bakmışlardı hayran gözlerle "tam üstüne oturmuş çok yakışmış biriciğim, rengi de " dedi annem gülümsedim bakışlarım onun tarafına döndü merak ediyordum yüzünde beğenmiş bir ifade vardı.
Asansöre yöneldik aşağı otoparka indik arabanın kapısını açtım ama Batık hala elimi tutuyordu ona döndüm belime sarıldı "yakışmış" elimden tutup etrafında döndürdü boynumdan öptü aklıma dans gelmişti birden "birgün tango yapalım mı çok severim ama hiç denemedim" dedim yine romantizm düşmanlığıyla beraber "tamam" anlaştık bir gün için tango yapacağım için çok mutluydum açtım kapıyı girdim arabaya oda kendi koltuğuna geçti. İş yerine bıraktı ben binaya yönelirken "avukat hanım benim dava ne olacak demişti " parmakları çenesinde dolaştırıp güldüm "mahkeme ertelendi" dedim gülerek ayrıldım. Odama geçtim işe koyuldum öğle arası güvenliğim için spor hocasıyla görüşecektim. Öğle saati yaklaşmıştım telefonu elime alıp aradım açtı "kusura bakma acil işim çıktı, mesai bitiminde müsait olursanız görüşürüz" dedi "tamam olur" dedim kapattım bir çay söyleyip işime davam ettim. Annemin sonuçları şimdi çıkmış olmalı diye düşündüm. Gün akıp gitmişti nerdeyse güneş batıyordu işten kafamı kaldırdım çok geç kalmıştım spor hocasıyla buluşacak annemin yanına uğrayacaktım. Batık mesaj çekmişti "nerdesin, hastaneye geçtin mi?" bu arada hazırlanıyordum dışarı doğru çıktım arama tuşuna bastım açtı. "Canım biraz işim var bir saate hastaneye geçerim" dedim "yakınlardayım istersen beni bekle birlikte geçeriz" dedi iş yeri yakınlarında oturdum konumu Batık'a gönderdim ve spor hocasını bekledim Tuba Hanım söylemişti sanırım, kapıda spor yaptığı ve sağlıklı beslendiği her halinden belli karizmatik biri belirdi masalara göz gezdirdi elimi kaldırdım masaya yaklaşırken ayağa kalktım selamlaşırken beni süzmüştü oturup iki kahve söyledik fiyat ve saatler hangi günler gerekli olan her şeyi konuştuk, anlaştık ve olura bağladık. Dışarı konuşarak çıkıyorduk elimi kolumu konuşurken çok kullanırdım ve bu seferde orantısız bir şekilde sallamış kapıya çarpmıştım spor hocası kolumu tutup bakmıştı, çok ağrı olmamıştı zaten kolumu çektim "önemli bir şey yok" dedim onaylar gibi başını salladı. Tanımadığım ve sevmediğim insanların bana dokunmasından nefret ederdim ve bu hocayı tanımadan sevmemiştim. Yolda Batık bizim olduğumuz tarafa bakıyordu ona bakıp gülümsedim arabadan indi hocayla vedalaşıp uzaklaştım. Batık arabaya sırtını dayamış beni bekliyordu karşıya geçtim kollarını boynuma doladı alnıma bir öpücük kondurdu arabaya bindik yüzü asılmıştı. "Kendimi koruyabilmek için dövüş sporlarından hangisi daha iyi" yanlış anlamasını istemiyor gibi "o spor hocasıydı" dedim. "Karete, tekvando, kunkfu, *oks hangisini istersen ben sana yardımcı olurum bu konularda çok iyiyim, siyah kuşak." dedi çok iyi olurdu onun öğretmesini çok isterdim. "o züpbeyi gözüm tutmadı" dedi mırıldanarak "koluna niye dokunuyor... Ben kıyamıyorken" sesli düşündüğünün farkında değildi biraz kıskanmıştı hoşuma gidiyordu sahiplenmesi. "Sana uygunsa tabiki de çok sevinirim saat kaç gibi uygunsun kaçta başlarız çalışmaya." dedim yüzüme bakıp "7/24 saat senin için uygunum canım" dedi gülümseyerek. Mutluydum hem sevdiğim adamla zaman geçirecek hemde param bana kalmıştı, paraya çok değer vermezdim ama boşa gitmediğine sevinmiştim. Hastanenin otoparkında indik asansöre doğru yürüdük yukarı çıktık kolumu tutmuş çenesini yukarı kaldırmış bir şekilde hasar var mı diye bakıyordu. "Başka birinin dokunmasını istemem hoşuma gitmiyor bu bana ait bir hak" dedi gururla sanki gerçekten ona ait mişim gibi gözlerimi ona devirdim umursamadı asansöre bindik "hakkın yenilirse savunmak için hangi mahkemeye başvurmamlazım" dedi gülerek ona baktım "bana gel haklarını sana geri veririm" dedim "şimdi istiyorum" dedi gözlerimi büyüttüm yandan bir tane küçük yumruk vurdum ona "hakkımı verme, bide darp et... Ohhh nerde adalet" diyordu çocuk gibi sitem ediyordu ona gülerek annemin kaldığı odaya doğru yürüdüm ellerimiz ayrıldı kapıda. Doktor annemle beraber biz içeri girdik. Doktor bakışlarını hiç ayırmadan konuşmaya başladı "annenin iyi bir hastanede yatırılıp tedavi olması lazım, kendi başına hal edeceği bir durum değil ve baya ilerlemiş" dedi anneme baktım iç çektim onu kaybetmek istemiyordum dünyam güneşim gecem gündüzümdü yüzüm düşünceli bir hal almıştı Batık doktora soru soruyordu önerdiği hastaneleri not alıyor ve doktorlarıda "yurt dışında çalışan arkadaşım var bu hastanede" dedi "iyi olacaksa hemen ayarlayabilirim arkadaşımda çok iyidir işinde" ekledi doktor olur bakımında kafasını salladı "çok iyi olur annen için" bana dönerek. Annemle nasıl ayrı kalacaktık orda birşey olsa nasıl yetişecektim aklımda bir sürü soru işareti vardı. Çıkış işlemlerini halledip çıktık yol boyunca hastanelerden konuştuk bir karara varmıştık sanırım. Salonda çayımızdan içerken Batık yurt dışındaki okul arkadaşlarıyla konuştuğunu söyledi, demek yurt dışında okumuştu. Annemle onayladık burdan bir hemşire de yanında gidecekti kalacak yer hastane hepsini ayarlamıştı bu işi kulak ardı edemez ve erteleyemezdik annem için sonuçları iyi olmazdı Batık yarın gelip annemi havaalanına götürecekti. Sabah annem için bir bavul hazırladım ihtiyacı olan herşeyi koymuş ve arada göz yaşlarımı siliyordum bunca zaman ertelemiştik mecburen ama şimdi şansımız vardı tedavi için herşey tamamdı kapı çaldı. Batık elinde kahvaltılık hamur yapımı ürünlerle girdi içeri "çikolatalı aldım sana seversin" gülümsedim üzgün bir şekilde annemi göz yaşlarıyla uğurlamak istemiyordum derin bir nefes aldım kendimi topladım yaşları sildim sofrayı kurmak için mutfağa gittim Batık yardıma gelmişti sarıldı "iyi olacak iyi olması için dedi bir ay içinde bizde gidecez zaten" başımdan öptü "çok iyi doktorlar" dedi. Biliyordum o yapıyorsa en güzelini yapardı. Kahvaltı hazırdı annemi çağırmak için odasının kapısını çaldım aralıktı kapı beraber olduğumuz fotoğraflardan birine bakıyordu ve ağlıyordu sessizce zaten hep içine ağlardı benim aksime, içeri girdim sarıldım engel olamadığım gözyaşlarım omzunu ıslatmaya devam ediyordu iyileşip geri gelecekti içimde umut vardı ve kavuşacaktık ama ağlamayı durduramıyorduk alışmıştık yoklukla sınanacaktık onsuz evde olmak zor olacaktı. Daha fazla üzülmesini istemiyordum güçlükle sildim yanaklarımı ve anneme "iyi olacaksın annem, bir ay içinde Batıkla senin yanına gelecez sadece iyileş gün ışığım" dedim. Yanaklarımı okşadı konuşmadı başını salladı içi el vermiyordu. Kahvaltı yaptık annemi de aldık yola çıktık uçağımıza bir saat vardı Batık bir hemşire ayarlamıştı tanıyordu sanırım onu genç ve güzel bir kadındı yolda onuda almış tanışmıştık kibar biriydi Batık "annem sana emanet büyük küçük sorun farketmezsizin akşam sabah demeden bana ulaşıyorsun zaten size yardımcı olması için birini göndericem" dedi annemi annesi saymıştı. Annesi varmıydı onun bilmiyordum. Ayrılık vakti gelmişti anneme sarıldık ağlıyorduk ama sesimizi bile çıkaramıyorduk, doya doya öpmek istiyordum gelecekti biliyordum ama içimde ya gelemezse dedim ağlamam çoğalmıştı "gitme" dedim kısık bir sesle annem bekleme salonuna geçti. Yolcular uçağa doğru ilerlediler bizde çıkışa yöneldik banka oturdum yürüyecek takatim yoktu. Batık su uzattı alıp bir yudum içtim evin yolunu tuttuk hiç konuşmak istemiyordum "iyi ve daha iyi olacak bizim içinde bilet ayarladım 10 gün sonra gidecez. Minnetle ona baktım "teşekkürler" dedim bana sarıldı bütün üzüntümü almak istiyordu annemin odasına geçtim yatağına uzandım uyuyakalmıştım.
Ağlamaktan şişen gözlerimi açtım hava kararmak üzereydi. Odadan çıktım elimi yüzümü yıkadım etrafa bakındım Batık yoktu mutfağa geçtim buzdolabında bir not "acil işim çıktı geç gelebilirim anahtarı yanıma aldım" yazıyordu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL