Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Bir ölünün hatırası
Şiran ve Mahir in ölümsüz aşkından, aşık olduğu bir adamla bütün duygularını gömmesi ve bütün hayata karanlık bakan Şiran için geçen zor günler ...
20. Bölüm

Kaçırılma

150 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
Bugün ilk ışıkların beni rahatsız etmediğini fark ettim mutlu uyandığım ilk günümdü. Sevmek mi sevilmek mi güzelleştirmişti günü, kalkıp hazırlandım anneme uğrayacaktım sonra akşama doğru ülkeye dönecektik tatil bitmişti ama eskisi kadar üzülmüyordum çünkü iyiye gidiyordu sağlığı ve çok iyi bakılıyordu fırsat buldukça gelecektim. Hazırdım çıktım odadan bavulumu aldım çektim kapıyı o arada Batık çıkmıştı ellinde küçük çantası vardı bavulu almak için yanıma geldi ellerimden aldı boynuma baktı dün taktığı kolye boynumdaydı elimden tutup asansöre yöneldik aşağıda çıkış işlemleri yaptı. Hastene yoluna girdik burda geçirdiğimiz bir kaç gün yıllar kadar anı biriktirmişti bizde ve daha yeni başlamıştık yaşamaya hayatın bize sunduğu ömür kadar elimizden geldiğince güzel yaşayacaktık...
Kapıyı açtım annem yatağında uzanmış pencereden dışarıya dalmıştı gelişimi fark etmemişti yanına yaklaştım omuzlarından tuttum yanağından öptüm kafasını çevirdi gülümseyerek baktı. Başımı omuzlarına yasladım "canım annem" ona sarılırken özlem, hasret bizi bekliyordu ikimizde dayanacaktık biz neler yaşamıştık bunca zaman bu yıkmazdı bizi "güneşim, sultanım" dedim. Ellerini saçlarımda gezdirdi ön tarafa geçip oturdum karşısına, dikkatini boynuma verdi. "Güzel sana yakışmış" nerden aldığımı sormuyordu ama merak ediyordu açıklama bekliyordu sanırım "Batık hediye etti, iyileştiğin zaman nişan yaparız, belki " dedim gözlerinin içi parlıyordu annemde benim kadar mutluydu "inşallah kızım" yorgun bir ses tonuyla. Biz konuşmaya dalmıştık heyecanlı bir şekilde anlatıyordum herşeyi gülümseyerek dinliyordu Batık kapıdan giriş yaptı ikimizin gözleri ondaydı kötü hissetmesini istemedim bakışlarımı anneme çevirdim başımı dizlerine koydum derin bir iç çektim. Artık gitme vakti gelmişti annem ayağa kalkmıştı kapıya kadar geldi ellerinden öptüm başımı göğsüne yasladım ağlamak istemiyordum herşey çok güzel olacaktı hissediyordum.
Hastaneden ayrılalı 1 saat olmuştu içimde buruk kelimeler olsada annem için iyi olan buydu ve hasret kavuşmakla ödüllenecekti. Havaalanına geçtik kalabalık içinde yürüdük bavullar alınmıştı bekleme salonuna geçtik batık ellerimi hiç bırakmıyordu bıraksa kaybolurmuydum diye düşündüm. Uçağa bindik hava kararmak üzereydi yıldızları belki burdan daha iyi görürüm diye yaklaştım iyice pencereye karanlık içindeki lambalar yavaş bir şekilde açılıyordu. Onun yanında çok sevdiğim gökyüzü bile ikinci plana atılmıştı.
Öğleye karşı eve geçtik artık çok yorgundum kulaklarım kapanmış gibiydi başım ağrıyordu hava basıncından dolayı duş alıp kanepeye geçtim Batık beni bıraktıktan sonra gitmişti. Haftanın ilk günü yine erken kalkmaya alışmış bedenim boş evin içinde tur atıyordu iş saati yaklaşmıştı ve ben hala pijamalarımı çıkarmamıştım geçirdiğim bir kaç gün tembelleştirmişti beni, odama geçtim hızlı bir şekilde giydim elbiselerimi uyumlu bir şekilde asardım buda kolaylık sağlardı. Otobüs durağına geçtim ülkeye döndüğümüzden beri Batık'la sadece iki mesaj atmış işi olduğunu söylemişti bende rahatsız etmek istemediğim için çaldırmamış mesaj atmamıştım. Büroya geçtim kapıda duran güvenlikçi abiye selam verdim çok samimi değildik odama geçtim biriken işler vardı ve hepsi beni bekliyordu "ee tatil bitti şimdi iş zamanı" dedim masa başına geçtim. İşten çalışmaktan rahatsız olmazdım ve ne yaparsam yapayım en iyisini elimden geldiği kadar yapmaya çalışırdım bu benim kuralımdı. Herkes yaptığı işi en iyi şekilde yapsa dünya güzelleşirdi.
Dosyalardan kafamı kaldırdım hava nerdeyse kararmıştı güneş batmış ve ben daha öğle yemeği yememiştim. Koridora çıktım mesai bittiği için kimse kalmamıştı. Odamın yanan lambasını kapattım çantamı alırken dışarı doğru çıktım güvenli bir yerdi burda kalsam zarar görmezdim 7/24 güvenlik vardı burada bir sürü iş yeri vardı otobüsü kaçırmıştım taksi bekledim ellerim boynumda baykuş kolyemle oynuyordu. Gelen taksiye bindim pencereyi açmış dışarı bakıyordum radyoda çok nostajik olmayan bır şarkı çalıyor taksi şöfürü arada bir aynadan arkaya bakıyordu "abla bu araç bindiğinden beri peşimizde" dedi kafamı çevirdim arkaya baktım siyah ve plaka yoktu emin olmadan birşey yapamazdık "yön değiştir en yakın polis merkezine" dedim arkamızdaki araç bizimle birlikte yön değiştirmiş ve hızını artırmıştı. Sanırım biraz korkudan titreyen ellerime baktım panik olmanın sırası değildi beni niye takip etsinler diye düşündüm elimde devam eden davamda yoktu eski bir sebepten miydi aklıma mantıklı bir neden arıyordum. Ellerimde telefona sarıldım polisi aradım zaten işimiz gereği çok polisle tanışıp samimileşiyorduk. Telefon kulağımda daha açılmamış alo demeden arkadan aracımıza sert bir şekilde çarpılmış öne doğru savrulmuştum başımda ağrılar oluşmuştu sarsıntıdan dolayı şöfürün bir düşmanı olabilir belki dedim hala sebep arıyordum. Kapım açıldı kolumdan tuttu iri bir adam görünüşü bile korkmaya yetiyordu "bırak beni bırak" avazım çıktığı kadar bağırıyordum "kimsin benden ne istiyorsun" diyordum ama sanırım adam sağırdı beni duymuyordu hiç tepki göstermiyordu ve nerdeyse yerden sürükleyerek takip ettikleri arabaya götürmüştü. Kafama aldığım darbeden sonrasını hatırlamıyorum.
Gözlerim aralandı feci bir baş ağrısı hissettim, ellerimi başıma götürmek istedim bir sandelyede ve ellerim bağlanmıştı ağzıma bant yapılmıştı gözlerim bağlanmıştı "ımmmm hımmm" bağıramıyordum konuşamıyor ve yardım istiyemiyordum, istesem kimden isteyecektim yada kim vardı karanlık havasız bir yerde ne olduğunu bile bilmiyordum. Yanıma yaklaşan biri vardı adımları iyice yaklaştı ellerini yanağıma dokundu ve yana çevirdi tanıyormuydu beni bilmiyorum kafamı salladım çektim ellerimi ayaklarımı açmak ister gibi hareketler yaptım ama mümkün değildi çıldırmak üzereydim ve nedeni bile belli değildi. Sesi bir yerden tanıdık geliyordu ama nerden kesin görmüştüm sohbet etmiştim hatırlamak için hafızamı zorladım ama başım çok ağrıyordu "yine benim olması gereken birşey onda" dedi kime diyordu, neye diyordu, kimdi, kim kimdeydi... Aklım neden mantıklı düşünemiyordu artık korku hissetmiyordum herşey olacağına varacaktı bu işi çözmem lazımdı ama nasıl nasıl... Nefes almakta zorluk çekiyor göğsüm sıkışıyordu kapalı yerlerde fazla duramazdım şimdi ne yapacaktım bu anlamsız kaçırmanın anlamı var mıydı ? Biraz uzakta gelen seslere odaklandım telefonla konuşuyordu alaylı bir konuşmaydı gülüyor ve keyif alıyordu. "Bil bakalım yanımda kim var" diyordu arada duruyor ve yine "avukat" diyordu kimdi benden ne istiyordu "çok güzel ilk gördüğümde anlamıştım" diyordu nerde görmüştü nerden tanıyordu kimdi benim düşmanım yoktu ki bu güne kadar annemle sakin bir hayat yaşamıştık babamla ilgili bir sorun olduğunu düşündüm. "Yine benim olması gereken birşey sende bunu bırakmalısın" diyordu kim ya kim anlamaya çalışıyordum. "gel... gel..." demiş ve telefonu kapattı. Hemen sonra benim telefonum çaldı açmıştı "baykuş sana yakışır ama avukat hanım baykuşun diğer kuşlardan farkını bilmiyor" dedi "bütün kuşlar hayatın cilvesinden cıvıldar ama baykuş ölümden haber verir" dedi kötü ve alaycı bir gülüş vardı. Konuştuğu Batık mıydı ne gibi birşey bu durumda olmama neden olmuştu. Düşünceler çıldırmam için çabalıyordu. Tahminimce 1 saat geçmişti sesler geliyordu kırılan birşeyler devrilen sesler geliyordu karanlıktı zaten görünürde birşey yoktu ve anlamıyordum da, ...ardından bir sessizlik... nihayet gözlerimdeki karanlık açıldı bunca zaman baskı olduğu için çok iyi göremediğimi fark ettim yavaş yavaş normale dönüyordu gözlerim. Karşımda daha önce japonyada saniyelik karşılaştığım adam vardı benzettiğimi düşündüm ellerine baktım dövme vardı kesinlikle oydu ama neden takip mi etmişti beni kim için ne içindi ve daha doğrusu o kimdi. Ağzımdaki bant kaldırmamıştı birşeyler söylemek istiyordum ama konuşamıyordum. Bir kaç saniyelik gördüğüm bir adamla neden bu durumdaydım kaçırılmış ve nedenini bile bilmiyordum sanki düşüncelerimi okumuştu akıllı birine benziyordu zaten gözlerime baktı "aslında konunun seninle kişisel bir ilgisi yok" dedi "sorun Batık ve ona güvenen herkesin sonu bataklık..." dedi sanki kendisi de bataklıkta kaybolmuştu. Anlamamıştım birşey bildiğimde yoktu bunu fark etti hala bakışları üstümdeydi "anlatmadı mı " hafif bir gülümseme oldu yüzünde "tahmin etmeliydim, gerçekten kaybetmek istemiyor" şaşırmış gibiydi "ben olsam aynısını yapardım..." dedi artık dayanamıyacaktım. Batık nerdeydi aklım ondaydı telefon çalmıştı. Konuşan kişi sinirliydi sanırım bundan keyif alıyordu "ne oldu bulamadın mı sevgilini" dedi konuşan Batık'tı sorun neydi neden bu kadar nefret doluydu. Bana baktı gülümsedi "delirmiş, zaten delidir sen nasıl anlamadın" dedi ona baktım adını bile bilmediğim biri beni kaçırmış ve sebebini bilmiyordum bile yutkundum susadığımı fark ettim boğazım kurumuştu. Sinirden gözlerim doldu kendiliğinden aktı yaşlar başımı eğdim. Gerçekleri öğrenmeden kimseyi suçlayamazdım. Bundan sonra ne olacaktı peki...
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
Gulsahgun
Gulsahgun
@gulsahgun
1 ay
Hikaye
Kurtarmak mümkün mü herseyi
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL