Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
AYA İNEN İLK TÜRK Roman Hüseyin TURHAL
Bir Hayal... Bir Bayrak... Ve Tüm Evreni Değiştiren Bir Sır. Yirmi birinci yüzyıl Türkiye'si, küresel güçlerin gölgesinde, sessizce bir rüyayı inşa ediyordu. O rüyanın kahramanları, deha mühendis Ahm...
14. Bölüm

Aya İnen İlk Türk Bölüm X: Ay Üssü: Anadolu ve Derin Uyarı

11 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Aya İnen İlk Türk
Bölüm X: Ay Üssü: Anadolu ve Derin Uyarı
1. Ay’da Yeni Bir Şehir 🏗️
Yer: Ay Yüzeyi, Tranquillitatis Ovası (Ay Üssü Anadolu).
Zaman: Ay Anlaşması’ndan 1 yıl sonra.
Ay’daki manzara kökten değişmişti. Türk Bayrağı’nın dalgalandığı yerin hemen yanına, Uluslararası Ay Bilim Konsorsiyumu’nun (IASC) sembolü olan Dünya-Ay-Mars amblemi dikilmişti. Bu bölge, artık Ay Üssü: Anadolu’nun merkeziydi.
Ahmet Hakan, Ay Üssü Komutanı olarak, uluslararası ekiplerin inşaatını denetliyordu. Aeternum rezonans enerjisi, Ay’dan elde edilen su buzu ile birleşerek üssün yaşam destek ve enerji ihtiyacını karşılıyordu. Tünel girişi, devasa bir yer altı laboratuvar kompleksine dönüştürülmüştü.
"Komutan, Rus ekibi, tünelin kuzey kanadındaki manyetik kalkanları yerleştirmeyi bitirdi," dedi Amerikalı Baş Mühendis, telsizden. "Enerji beslemesini tamamen Aeternum kaynağına geçirebiliriz."
"Onaylandı," diye cevap verdi Ahmet. "Tüm üs, kadim bir teknolojinin gücüyle çalışacak. Artık Dünya'dan gelen enerji hatlarına bağımlı değiliz."
Ahmet için bu, bir mühendislik şaheseriydi. Yıllar önce bir fantezi olarak başlayan şey, şimdi tüm insanlığın uzaydaki ilk kalıcı evi haline gelmişti.
2. Aeternum'un Son Mesajı: "Daha Uzağa Bakın" 🔭
Ay Üssü Anadolu’nun kalbi, Kara Kutu’nun incelendiği laboratuvardı. Seher Hakan, IASC’nin Baş Bilim İnsanı olarak, farklı uluslardan gelen en iyi bilim insanlarıyla çalışıyordu. Ama Kara Kutu’nun tam potansiyeli hala çözülememişti.
Sonunda, Seher, Kara Kutu’nun yaydığı ‘Hüzünlü Melodi’nin en karmaşık ve son frekansını deşifre etmeyi başardı. Bu, bir tür görüntü kaydıydı.
Laboratuvarın holografik ekranında, Aeternum medeniyetinin son anları canlandı. Görüntü, medeniyetin kendi yarattığı enerji teknolojisini kontrol edemediğini gösteriyordu. Aşırı güç kullanımı, uzay-zaman sürekliliğinde bir yırtık açmıştı.
Yırtıktan, hızla yayılan, bilinmeyen bir kara leke beliriyordu. Leke, hızla Aeternum'un gezegenlerini yutuyordu. Bu, bir biyolojik tehdit ya da silah değildi; bu, Evren'in temel yapısını bozan, kozmik bir felaketti.
Görüntünün son karesinde, Aeternum'un lideri olduğu anlaşılan bir figür, eliyle Ay'ın ve Mars'ın ötesindeki derin uzayı işaret ediyordu. Bu jest, bir uyarıydı:
"Teknolojiyi kullanın, ancak dikkatli olun. Tehdit geri gelecek. Korumak için... Daha Uzağa Bakın."
Bu, Ay'a inen Türklerin getirdiği en büyük, en korkutucu mirastı. Aeternum’un yok oluşuna neden olan felaket, eğer bu teknoloji kontrolsüz kullanılırsa, Dünya’nın da başına gelebilirdi.
3. Mars Çağrısı 🔴
Seher, bulgularını hemen Ahmet ve IASC Konseyi’ne sundu. Laboratuvardaki sessizlik, Dünya’daki herhangi bir siyasi krizden daha ağırdı.
"Artık biliyoruz," dedi Seher, sesi kararlıydı. "Bu teknoloji, insanlığın sonu olabilir. Ama aynı zamanda, tek kurtuluşu da olabilir. Aeternum, bize teknolojiyi bırakırken, kendilerini yok eden tehditten kaçmamız için bir yol da gösterdi."
Ahmet, holografik görüntüdeki 'kara leke'ye bakıyordu. "Daha uzağa bakın... Bu, Ay Üssü'nün ötesine, Mars'a odaklanmamız gerektiği anlamına geliyor. Aeternum, Mars'ı ikinci bir üs olarak kullanmıştı."
IASC Konseyi, bu yeni tehdit karşısında sarsıldı. Artık Ay Üssü Anadolu, sadece bir bilim merkezi değil, insanlığın hayatta kalma projesinin ilk halkasıydı.
Türkiye’nin Ay’daki zaferi, tüm insanlığın geleceği için devasa bir sorumluluğa dönüşmüştü. Yeni bir amaç doğmuştu: Proje GÖÇ: Mars'a yerleşme.
Ay’a inen ilk Türklerin macerası, şimdi, insanlığın yıldızlara doğru atacağı en büyük adıma hazırlanıyordu.
Sırada: On birinci bölüm, Mars görevine odaklanma ve Ahmet ile Seher'in bu görev için seçilmesi sürecini içerecektir.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL