6 Şubat 2023 tarihinde saat 04:17’de Kahramanmaraş – Pazarcık’ta Mw 7,7, ardından saat 13:24’te Kahramanmaraş – Elbistan’da Mw 7,6 büyüklüğünde iki depremle sarsıldık. Depremler, yaklaşık 15 milyon nü...
Depremin ardından kulaklarda yankılanan ve insanın iliklerine işleyen o çığlık, bir milletin hafızasına kazındı: "Sesimi duyan var mı?" Bu, sadece enkaz altında can havliyle hayatta kalma mücadelesi verenlerin sesi değil, aynı zamanda o gece yaşanan tarifsiz acının ve çaresizliğin ortak ifadesiydi.
Faruk’un Hikâyesi Yedi yaşındaki Faruk’un gülüşü, ailesinin en büyük sevinç kaynağıydı. Bu yaz Kur’an kursuna gitmiş, elifba cüzünü bir çırpıda öğrenmişti. Hocası, onu sık sık överdi: *"Ne versem hemen öğreniyor, zeki bir çocuk."* Ancak o gece, kader hiç kimsenin hesaba katmadığı bir sınav sundu.
Faruk, yatağında derin bir uykudaydı. Annesi, bebek kardeşinin ağlayışını duyarak mutfakta mama hazırlamaya gitmişti. Saat 04:17’de yer altından yükselen o korkunç ses ve ardından gelen sarsıntı, her şeyi bir anda yerle bir etti. Faruk’un odası, saniyeler içinde molozlarla dolmuştu. Annesi, kendini çaresizlikle yatağın altına atmıştı, fakat Faruk… O, kimseye sesini duyuramamıştı.
Enkazın altında yankılanan "Sesimi duyan var mı?" çığlığı, Faruk’un sessiz hikâyesinin sesi oldu. O gece birçok hayat sessizleşti, ama bu acı, dayanışmayı yükselten bir haykırışa dönüştü. Çünkü insanlık, her enkazın altından umudu yeniden kaldırmayı öğrendi. İbretlik manzaralardı bunlar...Bu sahne, insanlığın aslında ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Felaketin vurduğu yerde, sosyal sınıflar ve statülerin hiçbir anlamı kalmamıştı. Zengin ile fakir aynı sırada, aynı ihtiyacın peşindeydi: bir lokma sıcak çorba, biraz daha hayat. Günün sonunda, kriz ve acı insanları eşitledi; varlık ya da yokluk değil, herkes için ortak bir mücadele vardı: hayatta kalmak.
Elindeki paranın bile işe yaramadığı bu durumda, dayanışmanın, yardımlaşmanın, paylaşmanın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyordu. Şehirdeki yıkımın büyüklüğü, modern dünyanın dayandığı materyalist temellerin çöküşünü simgeliyordu. İnsanlar, birbirlerine daha fazla destek olarak hayatta kalabilirdi.
Belki de bu yaşananlar, insanlığın yalnızca birbirine sırt dayayarak ve aralarındaki bağları güçlendirerek yükselebileceğini gösteren bir ders niteliğindeydi. Bugün bu insanların yaşadıkları, unutulmaması gereken bir hikâyedir; çünkü bu hikâye, hepimize insanlık, eşitlik ve birlikte yaşamanın anlamını yeniden düşündürüyor.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.