Adıyaman'da Kayıp Hikâyelere Yolculuk
Adıyaman'ın kadim topraklarında, taşın ve zamanın derinliklerinde saklı kalmış, kaybolmaya yüz tutmuş gerçek hayat hikâyelerinin izini sürüyor. Bu eser, Nemrut'u...
Yüzyıllar önce, Adıyaman Kalesi'nin (Hısn-ı Mansur) surları gökyüzüne meydan okurken, kalenin taşları arasında imkânsız bir aşk filizlendi. Kale Komutanı Mansur'un kızı olan, ay ışığı gibi duru güzelliğe sahip Zeynep, babasının kuledeki özel odasından, eteklerine kurulan Türkmen obalarının neşeli ve özgür hayatını izlerdi. O hayatın içinde, gözleri her zaman genç ve cesur bir okçu olan Emir'e takılırdı. Emir, obanın en maharetli avcısıydı, attığı her ok hedefini bulur, sesi türkülerinde dağları yankılardı. Zeynep, babasının katı kuralları ardında bir kafesteydi. Emir ise Zeynep'e uzaktan aşıktı, kale duvarları iki dünya arasına örülmüş bir engeldi. Bir gece, dolunayın kaleyi gümüş bir örtü gibi sardığı vakit, Zeynep'in odasına bir kumru süzüldü. Kumrunun ayağında, özenle sarılmış küçük bir mektup vardı. Mektupta, sadece iki kelime yazılıydı: "Kale Kapısı." Zeynep'in kalbi yerinden çıkacak gibiydi. O gece, rüyası gerçek oldu. Emir, zifiri karanlıkta kimseye görünmeden, kalenin en yüksek ve sarp burcuna tırmandı. Bu, bir intihar girişimi kadar tehlikeli bir yolculuktu, ama aşkın imkânsız diye bir sınırı yoktu. Zeynep, kulesinin en dar penceresinden sarkıttığı uzun, işlemeli ipe tutunarak onu bekliyordu. Emir, burca ulaştığında Zeynep'in ellerine tutundu. Kelimeler fazla ve gereksizdi; gözleri, yüzyılların şahidi olan sessiz taşların fısıldadığı her şeyi anlatıyordu. Onlar, yıldızların altında, tehlikenin ve korkunun gölgesinde, birbirlerine olan sonsuz aşklarını fısıldadılar. Ancak, her masalın bir zorlu sınavı vardır. Onların aşkı öğrenildi. Komutan Mansur'un öfkesi kaleyi sarstı. Emir, obasının gücüyle kaleye hücum etmeye karar verdi, ama Zeynep kan dökülmesini istemiyordu. Son bir kez, gizlice buluştular. Zeynep, Emir'e babasının hazinesinden gizlice aldığı, uğruna nice savaşlar verilen meşhur bir yüzüğü verdi. "Bu yüzük, sevgimizin ve barışın nişanı olsun," dedi. "Kaleye hücum etme. Git, uzak diyarlara bu yüzüğü sat ve elde ettiğin güçle kendine yeni bir hayat kur. Eğer bir gün geri döner de beni burada bulamazsan, bil ki bu taşların arasında sadece sana ait bir kalp atmıştır." Emir gitmek istemedi ama Zeynep'in gözlerindeki çaresizliği gördü. Kalenin gölgesinde vedalaştılar, aşklarının ateşi Adıyaman'ın rüzgârına karıştı. Emir, yüzükle birlikte bilinmeze doğru yola çıktı. Zeynep, aşkının hatırasını kalenin en yüksek kulesindeki odasında, hayatının sonuna kadar sakladı. Her gün, gün batımında, gözleri ufukta bir Türkmen atlısının siluetini aradı. Emir ise yıllar sonra, zengin bir tüccar olarak geri döndü. Kaleyi ve şehri fethetmek için değil, Zeynep'le evlenmek için. Ancak Zeynep, onun yokluğunda, babasının onu başka biriyle evlendirme baskısına dayanamayarak kalenin sarp kayalıklarından kendini bırakmıştı. Emir, kaleye ulaştığında sadece Zeynep'in son isteğiyle yapılmış, isimsiz bir mezar taşı buldu. Mezarın üzerinde, eski bir taşın içine kazınmış, ince bir kumru motifi vardı. Bugün, Adıyaman Kalesi'nin surlarına tırmanıp rüzgârın sesini dinleyenler, fısıltılar arasında Zeynep'in hüznünü ve Emir'in ebedi aşkını duyduklarına inanırlar. Derler ki; kalenin siyah ve beyaz taşları, onların hem aydınlık hem de karanlık aşkını anlatır. Ve hâlâ, o meşhur Türkmen yüzüğünün, kayıp aşkların ruhlarını buluşturacağına dair bir umut yaşar...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.