Acı Hayat, size iki farklı dünyanın çarpışmasını sunuyor: Gecekondu mahallesinin tozu ve lüks yalılardaki kristal kulelerin soğukluğu. Karakterlerimizin yaşadığı acı, sadece maddi yokluktan değil, ahl...
I. Gecenin Karanlığı Cem’in teklifinden bu yana üç gün geçmişti. Murat, o zarfı ve içindeki parayı, yatağının altındaki eski bir kutuya, mimarlık eskizlerinin arasına saklamıştı. Her baktığında, babasının acı çeken yüzü ve annesinin çaresizliği gözlerinin önüne geliyordu. Para, bir yandan hayat kurtarıcı bir yara bandı gibi duruyordu; diğer yandan ise, Murat’ın ruhunu kemiren zehirdi. Kurslarda dikkati dağılmış, şantiyede ise makinelere çarpmaktan zor kurtulmuştu. Eğer Cem'in isteğini yerine getirirse, hem babasını kurtaracak hem de mimarlık hayaline bir adım daha yaklaşacaktı. Ama bu başarı, bir yalan üzerine, gelecekteki bir felaket riski üzerine inşa edilecekti. O akşam, evde durum daha da kötüleşti. Babası Mehmet Usta’nın ateşi yükselmişti. Doktor, yeni ve pahalı bir tedaviye hemen başlanması gerektiğini söyledi. Annesi gözyaşları içinde, "Oğlum, ne yapacağız? Para yok, kimse bize yardım etmiyor..." diye fısıldıyordu. Murat, o anda Cem'in sözlerini hatırladı: "Ya onurlu ve yoksul bir işçi olarak kalırsın, ya da zengin ve kirli bir mimar olursun." Onur, babasının hayatından daha mı önemliydi? II. Gözyaşları ve İtiraflar Murat, o gece Cem’e 'Evet' diyecek cesareti bulamadan, son çare olarak Elif’e gitmeye karar verdi. Belki Elif, Cem’in planını bozmak için ona yardım edebilirdi. Belki de, tüm gerçeği bilirse, ona destek olurdu. Elif, Murat’la her zamanki buluşma yerlerinde, karanlık kafede, onu bekliyordu. Murat masaya oturduğunda, yüzündeki yorgunluk ve çaresizlik Elif’i korkuttu. "Murat, ne oldu? Çok kötü görünüyorsun." Murat, etrafına bakındı. Derin bir nefes aldı ve Cem’in teklifini, tehdidini ve elindeki parayı tüm çıplaklığıyla anlattı. Kelimeler boğazından zorlukla çıkıyordu. Babasının durumunu da ekledi. "Bana bir seçim bıraktı, Elif," dedi Murat, sesi artık titrek değil, keskindi. "Ya Cem'in istediği kirli raporu hazırlarım, ailemi kurtarırım; ya da onurlu bir şekilde buradaki her şeyi kaybederim. Seni, kursu, işi... her şeyi." Elif, önce şaşkınlık, sonra büyük bir öfke yaşadı. Öfkesi, hem Cem’e hem de Murat’a karşıydı. "Cem bunu nasıl yapar!?" diye bağırdı fısıltıyla. Ardından bakışları Murat’a döndü, gözlerinde hayal kırıklığı vardı. "Ve sen... Sen ne yaptın Murat? Teklifi kabul ettin mi?" Murat, gözlerini Elif'ten kaçırdı. "Hayır. Ama kabul etmeye çok yakındım. Sen benim elimdeki tek dürüst kapıydın, Elif. Sana geldim çünkü benim için... benim için sadece babamı kurtarmak değil, senden utanmamak da önemliydi." Elif, onun itirafının dürüstlüğüne rağmen, büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu. Cem’in ne kadar alçalabileceğini bilse de, Murat’ın o parayı kabul etme ihtimali onu incitmişti. "Bana neden geldin Murat? Babamın gücüyle Cem'i durdurayım diye mi? Yoksa benim de seninle aynı acı hayatta debelenmem için mi?" III. Sınıf Farkının Duvarı Elif, masadan kalktı. "Benim dünyamda kurallar var Murat. Kirli kurallar ve temiz kurallar. Cem’in kuralları kirli, ama o, bu dünyanın bir parçası. Senin dürüstlüğün ise, bu dünyada sadece bir ideal. Ve biliyor musun? Benim sana sunduğum her şey—bu kurs, bu buluşmalar—hepsi, sana olan vicdan borcumu ödemek içindi!" Elif, o an, aralarındaki sınıf farkının duvarını yeniden ördü. Murat’ın yüzü bembeyaz oldu. "Vicdan borcu, öyle mi? Benim için acı hayatımdan bir çıkış yolu sandığım her şey, senin için bir 'vicdan borcu' muydu sadece? Ben dürüst bir hayat istedim, sen bana sadaka verdin!" Elif, gözyaşlarına engel olamadı. "Hayır! Öyle değildi! Ama sen... sen o zarfı eline aldın! Bana gelmeden önce dahi düşündün! Demek ki, senin de bir fiyatın varmış Murat!" "Benim fiyatım babamın hayatı, Elif! Senin ise fiyatın, bir ipek elbisenin üzerine dökülmüş kahveden duyduğun utanç!" Kelimeler havada asılı kaldı. Elif, Murat’ın yüzüne baktı. O andan itibaren, aralarındaki çekim, büyük bir ihanet ve öfke ile karışmıştı. Elif, tek kelime etmeden kafeden ayrıldı. Murat yalnızdı. Elif'in yardımı gitmişti. Babasının acısı artıyordu. Elinde kalan tek şey, yatağının altındaki o zehirli zarf ve Cem’in tehdidiydi. Artık kaçış yoktu. Murat, ailesini kurtarmak için kirli bir karar vermek zorunda kaldı. Ancak bu kararı, Cem’in istediği şekilde yapmayacaktı. Kendi yöntemleriyle, kendi acı hayatının kurallarıyla oynayacaktı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.