Acı Hayat, size iki farklı dünyanın çarpışmasını sunuyor: Gecekondu mahallesinin tozu ve lüks yalılardaki kristal kulelerin soğukluğu. Karakterlerimizin yaşadığı acı, sadece maddi yokluktan değil, ahl...
I. Gece Mimarisi Murat'ın hayatı, o kabul ettiği gizli anlaşmayla iki keskin parçaya ayrılmıştı: Gündüz, çamurlu botlar ve harç kokusuyla şantiye işçisiydi. Gece ise, temizlenmiş elleri, yırtık pırtık ama temiz gömleği ve heyecan dolu kalbiyle bir mimarlık öğrencisiydi. Elif’in ayarladığı kurs, şehrin eski ve saygın bir akademisindeydi. Geceleri, gün boyu inşa ettiği yapıların rüyasını görmekten yorgun düşmüş, ama gözleri ışıl ışıl parlayan Murat, derslikteki yerini alıyordu. İlk dersler bir işkenceydi. Murat’ın teorik bilgisi, yanındaki zengin aile çocuklarının pratiklerinden çok uzaktı. Fakat Murat'ın sahip olduğu bir şey vardı: İnşaatın temelini bizzat elleriyle hissetmiş olması. Bir yapının statik dengesini, sadece formüllerle değil, ayaklarının altındaki titreme ile biliyordu. Bir akşam, hoca, "En büyük hatanız, yapıları sadece kâğıt üzerinde görmenizdir," dedi. Murat, o an dayanamayıp söze girdi: "Betonun kuruma süresini, kâğıttan öğrenemezsiniz. Bir kolonda çatlak gördüğünüzde, bunun sadece bir çizim hatası olmadığını, bir ailenin mezarı olabileceğini anlamak gerekir." Sınıf sessizleşti. Hocanın gözleri parladı. Murat’ın alın teri ve kağıt kokusu karışımı bilgeliği, herkesi susturmuştu. II. Gizli Görüşmeler Elif, verdiği bursun peşini bırakmamıştı. Murat’ın derslerdeki ilerleyişini, kurs hocası aracılığıyla düzenli olarak takip ediyordu. Kurs bitiminde, Yıldırım Mimarlık’ın arka sokağındaki bir kafede, Murat'a ait eskiz defterini incelemek için sık sık buluşuyorlardı. Bu buluşmalar, onların iki ayrı dünyasının kesişme noktasıydı. Elif, her zaman şık, her zaman bakımlıydı. Murat ise, üzerindeki toprak kokusunu ne kadar yıkasa da atamıyordu. Bir keresinde, Elif, Murat'ın şantiye sahadaki zorluklarını anlattığı bir eskizine takıldı. Çizimde, bir işçinin gölgesi, yapım aşamasındaki dev bir binanın üzerine düşüyordu. "Bu... bu harika bir çizim," diye fısıldadı Elif, parmağıyla çizimdeki işçi figürünü okşarken. "Ama neden bu kadar karanlık?" Murat, kahvesinden bir yudum aldı. "Gördüğüm hayat bu Elif. Benim dünyamda, ışık nadiren tepeden vurur. Genellikle gölgeler ve ağır işler vardır." "Benim dünyamda ise," dedi Elif, pencereden dışarı bakarak, "çok fazla ışık, ama bazen hiç gölge yok. Ne hissedeceğimi bilemiyorum." O an, aralarındaki çekim, sosyal farkın bariyerlerini zorlamaya başladı. Elif, Murat'ın dürüstlüğüne ve tutkusuna hayran kalıyordu. Murat ise, Elif'in dışarıdaki kibrinin altında gizlenen kırılganlığını görüyordu. Bu gizli buluşmalar, hem Murat'ın eğitimi hem de Elif'in vicdanı için bir nefesteydi. Ama aynı zamanda, Cem’in keskin gözlerinden saklanmaları gereken tehlikeli bir sırdı. III. Kıskançlığın Tohumları Cem Arsoy, doğası gereği şüpheci ve sahiplenici bir adamdı. Elif'in son zamanlardaki dalgınlığı ve şantiye projeleriyle gereğinden fazla ilgilenmesi dikkatini çekmişti. Bir öğleden sonra, Cem, Yıldırım Mimarlık'ın şantiyesini teftişe geldi. Gözleri, her zaman düzenli olması gereken Elif’in masasında, kahve lekesi olan eski bir proje rulosuna takıldı. Bu rulo, dünkü kazanın belgesiydi. "Bu ne?" diye sordu, rulo parşömeni eline alarak. Elif, panikle ona döndü. "O, eski bir kopya. Önemli bir şey değil. Sadece..." Cem, Elif'in telaşını yakaladı. "Sadece ne? Sen normalde her şeyi anında çöpe atarsın. Bu lekeyi neden saklıyorsun?" Elif, bir yalan uydurmaya çalışırken, Cem’in bakışları şantiyede, el arabasıyla çalışan Murat’a kaydı. Murat, o an, Elif’in gözlerinin içine baktı. Bu, iki düşman arasında bilinmeyen bir ilk yüzleşmeydi. Cem, Murat’ın üzerinde biraz fazla durdu. "Bu işçi... dünkü kazada sana çarpan o aptal değil mi?" "Evet," dedi Elif, sesini zorlukla kontrol ederek. "Adı Murat. O kadar." Cem, Elif'in yalan söylediğini hissetti. Bir işçinin adını bilmek, Elif’in standartlarına göre çok fazla samimiyetti. Gözlerinde soğuk bir öfke parladı. "Pekala Elif," dedi Cem, rulo parşömeni masaya bırakarak. "Projenin düzgün gittiğinden emin ol. Bu proje bizim geleceğimiz. Ve biliyorsun, benim projelerimdeki hiçbir hatayı affetmem." Cem, ofisten ayrıldı. Ama aklı, Murat'taydı. O sinsi bir gülümsemeyle, Murat’ın o kaba elleriyle Elif’in dünyasına dokunmaya çalıştığını fark etti. "Acı Hayat," sadece Murat için değil, şimdi Elif’in etrafındaki herkes için de acı olmaya başlayacaktı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.