Acı Hayat, size iki farklı dünyanın çarpışmasını sunuyor: Gecekondu mahallesinin tozu ve lüks yalılardaki kristal kulelerin soğukluğu. Karakterlerimizin yaşadığı acı, sadece maddi yokluktan değil, ahl...
I. Zaman Baskısı Cem Arsoy, Elif'in itibarını sarsma ve Murat'ı mahallesinde yalnız bırakma hamlelerinin geçici bir zafer olduğunu biliyordu. Asıl tehlike, Elif'in elindeki belgeler ve projede başlayan bağımsız denetimdi. Cem'in tek bir çözümü vardı: Hileli temelleri gizlemek için binayı olabildiğince hızlı bir şekilde yükseltmek ve denetçiler en kritik noktalara ulaşmadan önce projeyi tamamlamak. Cem, şantiyeye baskıyı artırdı. İşçiler, vardiyalar halinde, insanlık dışı şartlarda çalıştırılıyordu. Murat, bu hızlanmanın Cem'in son çırpınışı olduğunu biliyordu. Murat'ın temelini kendi yöntemiyle "zafiyete uğrattığı" kolonun üzerine her dökülen beton katmanı, Cem’in tuzağına atılan yeni bir adımdı. Murat, gündüzleri Cem'in adamlarının gözetiminde çalışırken, geceleri kendi planı üzerinde ince hesaplar yapıyordu. Amacı, Cem'in hilesini kanıtlayacak son noktayı, binanın en kritik yerine, kimsenin fark edemeyeceği bir anda yerleştirmekti. II. Gözler ve Gölgeler Elif, Murat’ın kendisine verdiği kağıdı, bir kasada, en güvenli yerde saklıyordu. Artık Cem'in her hareketini gözetim altında tutuyordu. Elif’in babası, projelerdeki usulsüzlüğü fark etmeye başlamış, ancak Cem’in gücü ve ortaklık anlaşmasının karmaşıklığı nedeniyle elini kolunu bağlamıştı. Murat ve Elif, artık yüz yüze gelemiyorlardı. İletişimleri, eski bir şantiye telefon hattı üzerinden, şifreli sözcüklerle sınırlıydı. "Hava durumu nasıl?" diye soruyordu Murat, aslında Cem’in planındaki son durumu sorarken. Elif cevap veriyordu: "Fırtına yaklaşıyor. Her an patlayabilir." Bir akşam, Elif, Murat'ın mahallesine yaklaştı. Arabasını uzakta park edip, Murat'ın evinin yakınına yürüdü. Murat, onu karanlık bir köşede bekliyordu. Bu, Cem’in adamlarının onları izleyebileceği yüksek riskli bir buluşmaydı. "Cem, yarın son betonu dökecek," diye fısıldadı Elif, sesi telaşlıydı. "Denetçiler, bu hafta kritik noktaları inceleyecek. Eğer kolonları gizlemeyi başarırsa, artık onu durduramayız." Murat'ın gözleri kararlılıkla parladı. "Bırak döksün. Benim imzam, o kolonun tam içinde, betondan bir mezara gömülmeyi bekliyor. Ama son bir şeye ihtiyacım var. O kolonun dökümü sırasında kimsenin beni göremeyeceği bir an." Elif, Cem’in yarınki planını biliyordu. "Beton mikseri arızalanacak. Cem, tüm dikkatleri dağıtmak için büyük bir sahne kuracak. O an, senin anın." III. Sona Doğru Kritik Hamle Ertesi gün, şantiyede gerilim zirvedeydi. Son beton dökümü için tüm hazırlıklar yapılmıştı. Cem, şık bir takım elbiseyle, zaferini kutlamaya hazırlanıyordu. Gözleri sürekli Murat’ı arıyordu. Murat, bir gölge gibi, işçilerin arasında kaybolmuştu. Tam beton mikserleri son kolonun yanına yanaşırken, Elif'in planı devreye girdi. Mikserlerden birinin motoru, yüksek bir ses çıkararak durdu. Cem, sinirle bağırıp çağırmaya başladı. Tüm gözler, arızalı makineye ve Cem'in öfkesine çevrildi. İşte o an, Murat'ın anıydı. Murat, elinde küçük bir demir çubukla, kimsenin fark etmediği bir köşeden, kendi zafiyete uğrattığı o kritik kolona yaklaştı. Hileli temel üzerine inşa edilen kolonun en tepesine, beton dökülmeden hemen önce, Cem’in yasadışı malzeme kullanımını kanıtlayacak son bir mineral örneği kapsülünü, demir donatının arasına gizlice yerleştirdi. Bu kapsül, gelecekteki bir laboratuvar testinde, binanın temelindeki hileyi su yüzüne çıkaracak son kanıttı. Murat, işini bitirip uzaklaşırken, Cem'in bakışları aniden ona kaydı. Cem, bir anlık şüphesiyle Murat’ın ne yaptığını anlamıştı. "Durdurun onu!" diye bağırdı Cem. "O adamı yakalayın!" Ama çok geçti. Son beton dökülüyordu. Murat, kaçmaya başladı. Cem'in adamları peşindeydi. Şantiye, kargaşa ve panik içindeydi. Murat, yüksek katlardan birine tırmanırken, peşindeki adamlar onu yakalamak üzereydi. Murat, kendini bir çıkmazda buldu. Önünde sadece boşluk vardı. Cem'in zaferi, hileli temellerin betonla gizlenmesiyle tamamlanmak üzereydi. Ama Murat, kendi hayatını tehlikeye atarak, Acı Hayat'ın en büyük gerçeğini, onurun, paranın üzerine dökülen betondan daha güçlü olduğunu kanıtlamıştı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.