Cennetle cehennem arasýnda bir perde vardýr.
A‘râf üzerinde de
cennetlik ve cehennemlikleri simalarýndan tanýyan
adamlar bulunur.
Onlar cennet ehline:
“Selâm size!” diye seslenirler.
Kendileri ise henüz cennete girmemiþ,
fakat oraya girmeyi þiddetle arzulamaktadýrlar. (1)
A‘râftakiler, simalarýndan tanýdýklarý
cehennem ehli bazý adamlara seslenerek þöyle derler:
“Gördünüz ya,
ne kalabalýk taraftarlarýnýz,
ne hesapsýz servetiniz,
ne de kibirli tavýrlarýnýz
bugün size bir fayda saðladý.” (2)
De ki:
“Siz alay edin bakalým!
Hiç þüphesiz Allah,
bilinmesinden çekindiðiniz o þeyleri
orta yere döküverecektir.” (7)
O gün, dünyada iþlemiþ olduklarý bütün kötülükler
gözlerinin önüne konacak
ve daha önce alay edip durduklarý
mahþer, hesap, azap gibi gerçekler
onlarý çepeçevre kuþatýr.(9)
Yeryüzünde ne varsa hepsi,
hatta bir o kadarý daha zulmedenlerin olsa,
kýyâmet günü o korkunç azaptan
kendilerini kurtarmak için
hiç þüphesiz bunlarýn hepsini fedâ ederlerdi.
Çünkü o gün
daha önce hiç hesaba katmadýklarý kötü þeyler
Allah tarafýndan karþýlarýna çýkarýlacaktýr. (10)
Derken, yaptýklarý ne kadar kötü iþ varsa
karþýlarýna çýkacak
ve alay edip durduklarý
cehennem kendilerini her yönden kuþatýverecektir. (11)
Derken þeytan,
gözlerinden gizlenmiþ edep yerlerini açýða çýkarmak
ve fýtratlarýnda yer alýp da
o ana kadar farkýnda olmadýklarý þehvet duygularýný
kamçýlayýp onlarý isyana sürüklemek için
her ikisine de fýsýldayarak þu telkinde bulundu:
“Rabbiniz size bu aðacý,
sýrf melek olmamanýz
veya burada ebediyen kalmamanýz için yasakladý.” (6)
Münafýklar, kalplerinde gizledikleri küfür,
düþmanlýk ve hileleri yüzlerine vuracak
bir sûrenin tepelerine indirilmesinden çekiniyorlar,
buna raðmen yine de alay ediyorlar.
Ey iman edenler!
Namaza kalktýðýnýzda yüzlerinizi,
dirseklere kadar ellerinizi
ve kollarýnýzý yýkayýn,
baþýnýza meshedin
ve topuklara kadar da ayaklarýnýzý yýkayýn!
Eðer cünüp iseniz güzelce yýkanýp temizlenin.
Þayet hasta veya yolcu olursanýz
yahut biriniz tuvaletten gelirse
ya da eþlerinizle münâsebette bulunur da,
abdest veya gusül almanýz gereken böyle durumlarda
su bulamazsanýz,
o zaman temiz topraða ellerinizi sürüp
onunla yüzlerinizi
ve dirseklere kadar kollarýnýzý meshedin.
Bu tür emirlerle
Allah size güçlük çýkarmak istemez;
bilakis þükredesiniz diye
sizi tertemiz kýlmak
ve size olan nimetini tamamlamak ister. (3)
Ey iman edenler!
Sarhoþ iken
ne söylediðinizi bilecek derecede ayýkýncaya,
cünüp iken de yýkanýncaya kadar namaza yaklaþmayýn.
Eðer hasta ya da yolcu iseniz
veya sizden biriniz abdestini bozmuþsa
veyahut kadýnlarýnýzla münâsebette bulunmuþsanýz;
bu durumlarda abdest alacak
veya yýkanacak su bulamazsanýz,
o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin:
yüzünüzü ve kollarýnýzý onunla meshedin.
Doðrusu Allah, çok affedici,
çok baðýþlayýcýdýr. (4)
Sizi mutlaka biraz korku ve açlýk ile;
biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden
noksanlaþtýrmak sûretiyle imtihan edeceðiz.
Sabredenleri müjdele! (13)
Size þunlar haram kýlýndý:
Kendiliðinden ölen murdar hayvan,
kan, domuz eti,
Allah’tan baþkasýnýn adýna kesilen hayvanlar,
henüz caný çýkmadan yetiþip
þartýna uygun tarzda kestikleriniz dýþýnda
boðularak, bir þey vurularak,
yukarýdan yuvarlanarak,
boynuzlanarak
yahut yýrtýcý bir hayvan tarafýndan parçalanarak
ölen hayvanlar,
putlara ait sunaklarda kesilen hayvanlar
ve zar atarak, kumar oynayarak
elde edilen etler, yiyecekler.
Bunlarý yemek,
Allah’ýn yolundan çýkmaktýr.
Bugün artýk kâfirler dîninizi söndürmekten
ve sizi dinden döndürmekten
ümitlerini kesmiþ durumdadýrlar.
O halde onlardan korkmayýn, benden korkun.
Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim,
üzerinizdeki nimetimi tamamladým
ve sizin için din olarak Ýslâm’ý seçtim.
Ancak kim açlýktan bunalýp çaresiz kalýrsa,
günaha meyletmeksizin haram olan bu etlerden yiyebilir.
Çünkü Allah çok baðýþlayýcýdýr,
engin merhamet sahibidir. (14)
O vakit siz bir insan öldürmüþ,
bu konuda münâkaþa edip
suçu üzerinizden atmaya çalýþmýþtýnýz.
Halbuki Allah,
gizlediðiniz þeyleri mutlaka açýða çýkaracaktý. (5)
Gecesini kararttý,
gündüzünü aydýnlýk yaptý. (12)
Onlar babalarýnýn emrettiði þekilde
Mýsýr’a girdiler.
Fakat bu tedbir,
Allah’ýn onlar için yazdýðý
hiçbir þeyi kendilerinden uzaklaþtýramadý.
Ancak Yâkub, evlatlarýný korumak maksadýyla
içindeki bir dileði yerine getirmiþ oldu.
Þüphesiz o, kendisine öðrettiðimiz
husûsî bir ilim sahibiydi;
fakat insanlarýn çoðu bunu bilmez. (8)
Medine halkýnýn ve çevresindeki bedevîlerin,
savaþta Rasûlullah’tan geri kalmalarý
ve ona gereken ihtimâmý göstermeyip
kendi canlarýnýn ve baþlarýnýn derdine düþmeleri
olacak þey deðildir.
Zira onlar ne zaman Allah yolunda
herhangi bir susuzluða,
yorgunluða ve açlýða düçar kalsalar;
kâfirleri öfkelendirecek biçimde
bir yere ayak basýp orayý ele geçirseler
ve bir þekilde düþmana karþý üstünlük saðlayýp
zafer kazansalar,
bunlarýn her biri kendilerine
mutlaka birer sâlih amel olarak yazýlýr.
Çünkü Allah, iyilik eden
ve iþini güzel yapanlarýn mükâfatýný
asla zâyi etmez. (15)
Allah ibret için bir ülkeyi örnek veriyor:
Bu ülkenin halký emniyet ve huzur içinde yaþýyor;
rýzýklarý her taraftan bol bol geliyordu.
Sonra bunlar Allah’ýn nimetlerine nankörlük edince,
Allah da yaptýklarýna karþýlýk onlara
bütün benliklerini saran
bir açlýðý ve korkuyu tattýrdý.(16)
O da ne besleyecek, ne de açlýðý giderecek! (17)
Yahut bir salgýn açlýk gününde yemek yedirmektir; (18)
Öyle bir Rab ki,
onlarý açlýktan kurtarýp doyurmuþ
ve korkudan emin kýlmýþtýr. (19)
(1) A’râf / 46. Ayet (2) A’râf / 48. Ayet (3) Mâide / 6. Ayet
(4) Nisâ / 43. Ayet (5) Bakara / 72. Ayet (6) A’râf / 20. Ayet
(7) Tevbe / 64. Ayet (8) Yusuf / 68. Ayet (9) Zümer / 48. Ayet
(10) Zümer / 47. Ayet (11) Câsiye / 33. Ayet (12) Nâziât / 29. Ayet
(13) Bakara / 155. Ayet (14) Mâide / 3. Ayet (15) Tevbe / 120. Ayet
(16) Nahl / 112. Ayet (17) Gâþiye / 7. Ayet 18) Beled / 14. Ayet
19) Kureyþ / 4. Ayet