MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

öğlen saat on iki
redfer

öğlen saat on iki





muhammed (sav) zamaný
güneþin en yücede bulunduðu zamandý
bundan dolayý peygamberin gölgesi yoktu
o her türlü gölgeden
her çeþit karanlýktan arýnmýþtý

varlýðýn efendisi muhammed (sav)
gölgesi farklý saatlerde
farklý yerlere düþerek
onun suretinin
günün her vakti
öðlen saat on iki güneþindeki gibi

bizzat onun yaþantýsýný
söz ve tavýrlarýný
izlemekle yükümlüyüz oysa biz
o bir hatýra deðil
bir hayal deðil
canlý biçimde aramýzda çünkü

gölgesinin öðlen on iki güneþini
yansýtacak biçimde
kendine çekiliþi
kendinde gizleniþi
tek bir anýn
tüm vakitleri kuþatmasýnýn si mgesi bu

her saniyesine þahit tutulmuþ
baþka biri yok yeryüzünde
görünen de odur
gören de odur artýk
araya hiç gölge girmez

emredildiðin gibi doðru ol
doðrulukla hareket et
emrine uydu
o emre göre hareket etti
onun hiçbir karanlýk gölgesi yoktu
o yüzden de nurlara gark olmuþtu
güneþte tecelli eden Allah’ýn nur-u ilahisi
onun için yollarýmýzý aydýnlatýr hep

*
efendimiz,
mekke ordusunu dört kola ayýrdý
sað kol kumandaný seyfullah hz. halid bin velid
mekke’ye aþaðý taraftan girecekti
sol kol kumandaný hz. zübeyr bin avvam
þehre yukarýdan, küda denilen mevkiden girecekti

üçüncü kol sa’d bin ubade kumandasýnda idi
ensar birliklerinden ibaretti
seniyye tarafýndan þehre girecekti
piyade birliklerinden meydana gelen dördüncü kola
ebu ubeyde bin cerrah kumanda ediyordu
mekke’nin üst tarafýndan ilerleyecekti

efendimiz
kumandanlara þu emri verdi
size karþý konulmadýkça
size saldýrýlmadýkça
hiç kimseyle çarpýþmaya girmeyeceksiniz
hiç kimseyi öldürmeyeceksiniz.

hicretin sekizinci yýlý
ramazan ayýnýn on üçü cuma günü
gün henüz yeni aðarmýþtý
efendimiz, devesi kasva’nýn üzerindeydi
mübarek baþýnda yemen iþi siyah bir sarýk vardý
sarýðýn bir ucunu iki omzunun arasýna salývermiþti

bir haþmet ve vakar içinde
mübarek belde’ye giriyordu
bir taraftan, Allah’ýna kendisine
bu günü gösterdiðinden dolayý hamt ediyor
minnet ve þükrünü arz ediyor
diðer taraftan da fethi iki sene evvelinden
haber verip müjdeleyen fetih suresini okuyordu

bu kendileri için
ashabý için en mesut
en sevinçli anlardan biriydi
dillerde acý söz yok
kalpleri fetheden tatlý tatlý sözler vardý

simalardan tebessümler damlýyordu
mücahitlerde büyük zaferlerin
muhteþem fetihlerin verdiði kendini kaybediþ yoktu
nefislerine, kalp, ruh ve dillerine hakimiyet vardý

islam ordusu efendimizin emri gereðince
hiç kimseye kýlýç kaldýrmadan
edep ve hürmet içinde
mekke’ye dalga dalga giriyordu

bu arada
halid bin belid’in kumandanlýk ettiði kola
bir taarruz oldu
taarruz ikrime bin ebi cehil gibilerle
topladýklarý halktan bazýlarý tarafýndan yapýlmýþtý

hz. halid, önce karþýlýk vermek istemedi
çünkü emir bu meyandaydý
ancak müþriklerin saldýrýyý hýzlandýrýp
mücahitleri ok yaðmuruna tuttuklarýný görünce
vuruþmaya müsaade etti

müþrikler kaçmaya mecbur kaldýlar
çarpýþmada iki mücahit þehit düþtü
müþriklerden 13 kiþi öldürüldü
durum resul-i ekrem tarafýndan öðrenildi
hz. halid huzura çaðrýldý

müþriklerin müslümanlara saldýrdýklarýný
mücahitlerin sadece kendilerini
müdafaa etmek zorunda kaldýklarýný öðrenince
Allah’ýn hüküm ve takdir ettiðinde
hayýr vardýr buyurdular

bundan baþka on bin kiþilik muazzam islam ordusu
mekke’ye girerken hiç bir çarpýþma olmadý
müslümanlar silahlarýný kullanmadýlar
efendimiz, mekke’ye girer girmez
halka eman verdiðini ilan etti.

kim ebu süfyan’ýn evine sýðýnýrsa
ona eman verilmiþtir
kim, elinden silahýný býrakýrsa
ona eman verilmiþtir
kim, evine girer, kapýsýný kapatýrsa
ona da eman verilmiþtir
müþriklerden bir kýsmý evlerine
diðer bir kýsmý ebu süfyan’ýn evine sýðýndý

on bini aþkýn islam ordusu mekke’ye girmiþti
mekke sakin ve asude bir gün yaþýyordu
herkes emniyet içinde idi
resul-i ekrem kasva’nýn üzerinde
terkisinde üsâme bin zeyd
saðýnda hz. ebu bekir
etrafýnda muhacir ve ensar topluluðu
kabe-i muazzamaya doðru ilerliyordu

efendimiz tevazu içinde
Allah’a minnet ve þükran hisleriyle dolu
bir manzarayla haremi þerife girdi
müslümanlar da akýn akýn
muazzam mabede doðru akýyorlardý

resul-i kibriya tekbir getirince
müslümanlar da hep bir aðýzdan
Allahü Ekber diyerek
mekke ufuklarýný bu kutsi seda ile çýnlattýlar

bu ulvi sedaya
bu mübarek beldenin daðý, taþý
Allahü Ekber
Allahü Ekber
Allahü Ekber
diyerek karþýlýk veriyordu

resul-i kibriya, binlerce sahabi arasýnda
devesi kasva’nýn üzerinde
kabe’yi tavafa baþladý
peþini ashab-ý kiram takip etti
tavafýn her devresinde ellerindeki deðnekle
hacerü’l-esvede iþaret ederek onu istilam ediyordu

tavafýn yedinci devresinden sonra
kasva’dan indi
makam-ý ibrahim’e varýp orada
iki rekat namaz kýldý
sonra da zemzem kuyusuna vararak
ondan hem su içti
hem de abdest aldý

bunu safa tepesine çýkýþlarý takip etti
oradan etrafa baktý
kendisine bu muazzam günü gösteren Yüce Allah’a
bir kere daha minnet ve þükranlarýný takdim etti

kureyþ müþrikleri
kabe’nin çevresine üç yüz altmýþ put dikmiþlerdi
teblið ettiði tevhid inancý ile
akýl, ruh ve kalplerdeki putlarý yýkýp
binlerce insaný getirdiði nurun etrafýnda
pervane gibi döndüren resul-i kibriya
tevhid inancýna uygun bina edilmiþ kabe’yi
asliyetine kavuþturmak için
putlardan temizlemeye baþlýyordu

elindeki asa ile
o putlara birer birer iþaret ederek
‘Hak geldi, batýl zail oldu
muhakkak ki batýl yok olup gidicidir
ayetini okudu

iþareti alan her put yere düþtü
putun yüzüne iþaret ettiyse arkasýna düþer
arkasýna iþaret ettiyse
yüz üstüne düþerdi
böylece kabe içinde ve çevresinde
yere yuvarlanmayan hiç bir put kalmadý

öðle namazý vakti girmiþti
nebiy-yi ekrem’in emriyle
hz. bilal, kabe’nin üzerine çýkarak
ezan okumaya baþladý
imanlý gönüllerde bir sevinç, bir canlýlýk
imansýz gönüllerde ise üzüntü ve yýkýlýþ vardý

seneler önce boynuna ip takýp
sokak sokak dolaþtýrdýklarý
akla gelmedik eziyet ve iþkencelere
maruz býraktýklarý köle bilal
þimdi kabe’nin üzerinde gür sesiyle
þirk ehlini çatlatýrcasýna
tevhidi ilan ediyordu

onunla beraber adeta dað taþ da
tehvid-i ilahiyeyi
kendilerine mahsus dillerle haykýrýyordu
bu müstesna manzara karþýsýnda
azýlý müþrikler kahroluyordu

o sýrada kureyþliler
muhammed, bu siyah kargadan baþka
adam bulamadý mý ki
bunu müezzin yaptý diye konuþarak
hz. bilal’i habeþi’den
tahkirle söz ettiler

bütün bu olup bitenler
mekke halký üzerinde derin tesir býrakýyordu
gönüllerini islama ýsýndýrýyor
hz. resulullah ve ashab-ý kirama
besledikleri kin ve adavetlerinin erimesine
sebep oluyordu

resul-i ekrem
osman bin talha’ya haber göndererek
kabe’nin anahtarýný getirmesini emretti
osman bin talha anahtarý alýp getirdi
kainatýn efendisi yanýnda hz. bilal
üsame bin zeyd
osman bin talha (r.a.) olduðu halde
kabe’ye girdi

içerdeki suret ve putlarýn temizlenmesi için
daha önce emir buyurmuþlardý
ancak henüz onlardan eser vardý
bir emirle bu izlerin de silinip
her tarafýn tertemiz edilmesini istedi

bir müddet kabe’nin içinde kaldýktan sonra
dýþarý çýktý
o sýrada hemen hemen bütün mekke halký
mescid-i haramýn etrafýnda toplanmýþ
haklarýnda verilecek hükmü merakla bekliyorlardý

resul-i ekrem
kabe-i muazzamanýn kapýsýnda durdu
mübarek yüzünde beliren tatlý tebessümleriyle
halka bakýyordu
Allah’a hamt ve senadan sonra
þu hutbeyi irat etti

Allah’tan baþka ilah yoktur
yalnýz O vardýr
O’nun þeriki yoktur
O, vadini yerine getirdi
kuluna yardým etti
aleyhinde toplanan düþmanlarý
tek baþýna periþan etti…

bilmelisiniz ki
cahiliyye devrine ait
iftihar vesilesi yapýla gelinen her þey
kan, mal davalarý, bunlarýn hepsi bugün
þu ayaklarýmýn altýnda kalmýþ
ortadan kaldýrýlmýþtýr…

bütün insanlar adem’den (a.s.)
adem de topraktan yaratýlmýþtýr
Allah buyuruyor ki
’ey insanlar
sizi, bir erkekle bir diþiden yarattýk
sonra da, birbirinizi tanýyýp kaynaþasýnýz
ve aranýzdaki münasebetleri bilesiniz diye
sizi milletlere ve kabilelere ayýrdýk

Allah katýnda en þerefliniz
O’ndan en çok korkanýnýzdýr
muhakkak ki Allah her þeyi hakkýyla bilir
her þeyden hakkýyla haberdardýr…

resul-i ekrem (a.s.m.),
bu hitabesinden sonra halka
ey kureyþ topluluðu
þimdi hakkýnýzda benim
ne yapacaðýmý tahmin edersiniz

kureyþliler hep birlikte
þöyle seslendiler.
sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeþsin
kerem ve iyilik sahibi bir kardeþ oðlusun
ancak bize
hayýr ve iyilik yapacaðýna inanýrýz…dediler

resul-i Kibriya þöyle konuþtu
benim halimle sizin haliniz
yusuf’la (a.s.) kardeþlerinin hali gibidir
yusuf un (a.s.) kardeþlerine dediði gibi
ben de sizlere diyorum

’bugün sizin için bir kýnama yoktur
Allah, sizi affetsin
O, merhamet edenlerin en merhametlisidir
gidiniz, sizler serbestsiniz…’

affediþlerin en makbulü,
muktedirken affetmek
iyiliklerin en güzeli
kötülüklere karþý yapýlandýr
merhametlerin en üstünü
kendisine acýmayanlara acýmak
þefkat etmek ve merhamette bulunmaktýr

iþte kainatýn efendisi bunu yapýyordu
çünkü, o
Cenab-ý Hakk’tan dersini þöyle almýþtý
‘kolaylýk göster, affa sarýl
iyiliði tavsiye et
cahillerden de yüz çevir…’

peygamberimiz (s.a.v.)
mekke’nin fethinden sonra
artýk hicret kalkmýþtýr
hicret için biat yapmak
artýk yoktur buyurdu


redfer

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.