7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1713
Okunma

Eskilerin maarif dediği bir eğitim uğraşını birlikte devam ettiriyoruz.Güncel olan bilgilerin yanı sıra sizlere bütün hayatınız boyunca rehberlik etmesi gereken inanç, kültür, fikirlerden oluşan Müslüman Türk milletinin dünya görüşünü de sizlere hissettirerek bir ruh kazandırmak için çabaladık ve çabalamaya devam edeceğiz.
Bu arada siz yetişen evlatlarımızı bizlerden soğutup yabancılaştırarak birer Avrupalı bencilliğine kavuşturmak için güçlü müesseseleriyle kendi yaşam tarzlarını bizim beyinlerimize kazıma faaliyetlerini hızla sürdürmektedirler.Bunun için uluslar arası kültür patronları; televizyonları,internetteki yayınları,reklamları, sinema filmlerini,tiyatro oyunlarını,bilgisayar oyunlarını,komedi,mizah,espri gibi güldürü çeşitlerini,şarkıları ve şarkı çeşitlerini,çizgi filmleri ustalıkla kullanıyorlar.Özellikle milletimizin davranışlarını bozarak kültürümüzü önce alaya almak, arkasından da terk etmeye zorlayarak kendi inancımızdan, kendi gelenek göreneklerimizden,kendi halk oyunlarımızdan,kendi eğlencelerimizden vazgeçmemizi istiyorlar.Eğer biz onlar gibi yaşamaya çabalarsak,onların bize sundukları yiyecekleri,içecekleri ve giyecekleri kullanacağız.Onlar hem servetlerine servet katacaklar hem de bizim zenginliklerimizi ellerine geçirip kullanarak bizlerin zenginleşmesini önlemiş olacaklar.
İşte Afrika’ya yıllarca bunları yaptılar.Bir Afrikalının söylediklerine kulak verelim:”Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı.Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler.Gözümüzü açtığımızda bizim elimizde İncil, onların ellerinde topraklarımız vardı.”Bu acı sözü Kenya Devletinin kurucusu Jomo Kenyatta söylemiş.Zenginlikleri olan kömürü vagonlarla ve gemilerle ülkelerine taşıdılar,insanlarını da kendilerini hizmetçi ya da uşak yapmak için gemilerle götürdüler.
Çanakkale’de İngiliz komutanı şöyle haykırıyordu;”Türklerin elindeki bu kitabı (Kur’an-ı Kerim)alamazsak onları asla yenemeyiz.” Batılıların ve Batı hayranlığı duyanların ülkemizdeki mücadelesi bundan başka bir şey değildir.Tek amaçları bizi dinimizden uzaklaştırıp Anadolu’yu Hıristiyanlaştırabilmek.Dinimizden inancımızdan kültürümüzden ve dünya görüşümüzden bizi nasıl uzaklaştırmaya çalıştıklarını Heybeliada Ruhban Okulu papazı,Rus büyükelçiliğine şöyle anlatıyor:
”1-Çocuklarına ve gençlerine argo konuşma alışkanlığı kazandırmalıyız.
2-Din görevlilerinin hakkında fıkralar uydurup onların gözünde dini ve dinin kutsal saydıklarını küçük düşürmeliyiz.(Mesela Hacı hoca değil mi?Hocanın dediğini yap gittiği yoldan gitme.Gibi sözler bu amaçla üretilmiştir.)
3-Kız erkek ilişkilerinde mahremiyeti kaldırarak evlilik dışı çirkin ilişkilerle ahlaklarını bozmak.”
Bu bilgilerin ışığında baktığımızda kendimize şunu soralım.Biz eğer Müslüman Türk milletinin evladıysak nasıl davranalım.Batılı gibi davranmak toplum olarak bize zarar mı verir yoksa bizi uygarlığa mı götürür?
Batılıların Afrikalıları Hıristiyanlaştırdıkları halde onları uygarlıkla büyütüp geliştirmedikleri gibi bize de aynı muameleyi uygun göreceklerinden kuşku duymayalım.
Hangi mesleği yaparsak yapalım milli kültür ve sanatımızı yaparak ya da severek geliştirmek için gayret edelim.Çünkü ülkemizin geleceği,milli kültür ve sanatımızı geliştirerek milli dünya görüşümüzü güçlendirmeye bağlıdır.