6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
959
Okunma
Eski İsim
Oğluma koyacağım isim konusunda tereddütteydim. Hani şu aşkları dillere destan olmuş, sevdiği kız için dağları delen Ferhat var aklımda. Ancak bir komşum hanımefendiden itiraz geliyor.
“Neden Ferhat koymak istiyorsunuz çocuğun ismini? Ferhat eski bir isim. Cem koysanız olmaz mı?”
Bunun üzerine o komşumla aramda şu diyalog geçiyor;
“Fatih Sultan Mehmet’in oğullarının isimlerini biliyor musun?”
“Hayır…”
“O halde ben söyleyeyim. Büyüğü Bayezit, küçüğü Cem (Cem Sultan). Gördüğün gibi Cem pek de yeni bir isim değildir.
Bu arada o hanımın kayınpederinin isminin Ferhat olduğunu o diyalog sırasında bilmiyordum.
Türkiye’nin Gribi
Çin Gribi, Norveç Gribi v.s. gündemden düşmezken bir arkadaşım Türkiye’nin geri kalmışlığına ilişkin şu espiriyi yaptı;
“Amma geri kaldı Türkiye. Bi gribi bile yok.”
3’er 5’er
Sanaldaki bir dostumun kendisine yazdığım iltifatlar hoşuna gitmiş. Buna karşılık o da bana şu iltifatı yapıyor;
“Sen bir tanesin Kadir!”
Ona şu yanıtı veriyorum.
“Teşekkür ederim de, başkaları 3’er 5’er mi?”
Senin Baban Değil
Küçük çocuğum bana “Baba” diye seslendiğinde, onun aklını karıştırmak için;
“Senin baban değil o benim babam” diyorum.
“Kendi kendisinin babası olmaz” cevabını alıyorum.
Paranın Üstü
Küçük oğlumu bakkala gönderiyorum. Giderken de arkasından sesleniyorum;
“Paranın üstünü almayı unutma”
“Tamam!”
Bakkala varıyor ve elindeki parayı uzatarak;
“2 ekmek, bir kâse yoğurt ve bir de paranın üstü” diyor.
Kusması Bitsin De
Eşim ikinci çocuğumuza hamileydi. Hamileliği biraz ağır ilerliyordu. Bu arada komşuların evinde bir güne gidilecekti. 5 yaşındaki oğlum önden gidiyor. Onu görünce hemen soruyorlar;
“Annen gelmiyor mu?”
“Kusması bitsin de gelecek.”
Minderde
Çocukluğumda köy evlerinde koltuklar henüz yoktu. Sedirler veya yere serilen minderler üstüne oturulurdu. Münevver ilkokula yeni başlamıştı. Öğretmen tek tek öğrencilerle konuşuyor ve oturduğu semti veya köyü öğrenip not alıyordu. Münevver’e sordu;
“Kızım siz nerde oturuyorsunuz?”
“Minderde”
Su Islak, Deniz Islak
Amerikan bilmeceleri Amerikan aklına göredir. Sizin yanıtınızın doğru veya mantıklı olması önemli değildir. Önemli olan onların kafalarına göre belirlediği yanıtı bulmaktır. Bizim Temel onları 5’e katlar.
Bir Amerikan bilmecesinde “Denize bir damla su dökülürse ne olur?” diye sorulur. Bilmecenin mantıklı yanıtları “Denizin suyu 1 damla artar” veya deniz seviyesi çok çok az yükselir.” şeklinde olsa da Amerikan mantığına göre yanıtı “deniz ıslanır” şeklindedir.
Bu garip bulmacadan esinlenmiş olmalıyım; Çok sık kullandığım bir şakadır denizin veya suyun ıslaklığı. Özellikle çocuklara yaparım bu şakayı. Denize gitmekten söz ettiklerinde;
“Deniz ıslak değil mi?” “Ama bizim buralarda deniz ıslaktır” derim.
Su istediklerinde “Bizim evde sular ıslaktır.” Derim.
Veya su getireceklerse “Benimki ıslak olsun” derim.
Domatesi Koparırken Orada Yokmuş
Küçüklüğümün geçtiği köyde sebze yetiştirmeye de özenirdim. Bir domates fidanı dikmiştim. Büyüdü, meyve verdi. Gözüm gibi baktığım 2 tane domates önce yeşilken beyaza döndü ve yavaş yavaş da kızarmaya başladı. Ama olgun halini göremedim. Bir gün bahçeme(!) gittiğimde domateslerim yerinde yoktu. Bunun üzerine kendisinden şüphelendiğim komşumun küçük oğlunu sorguya çektim.
“Buradaki domatesleri sen kopartmışsın. Kardeşim seni görmüş (Bu son cümle uydurma tabi ki)”
“Hayır, bu olamaz.”
“Neden?”
“Ben koparırken o orda yoktu.”
Camışa Kömüş Derler
Orta Karadeniz Bölgesi insanını tanımak için tipik bir yöntemim vardır. “Manda”ya bizim memlekette (Doğu Karadeniz) “camış” derlerken onlar “kömüş” derler. Sinoplu bir arkadaşıma başkalarının gözü önünde şöyle sorardım;
“Camış de bakayım”
Bu şakamı hiç bozuntuya vermeden istediğim gibi yanıtlardı;
“Kömüş”
(devam edecek)
Kadir Tozlu