5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1326
Okunma
İyi ki ceddimiz, atalarımız bu günleri yaşamadılar!
Emanet ettikleri ki,( nice savaş ve yokluk günlerinde üstelik) kurma uğrunda can verdikleri cumhuriyeti bizim ne hallere getirdiğimizi görmediler.
Aslında çok iyi görebiliyorlar da müdahale edemiyorlar o da ayrı mesele.
Yakında yağmur gibi suratımıza tükrükleri ve meteor gib tokatları gelirse de hiç şaşırmayacağım.
Kadınlarımızın neden bu yapılanlara ses çıkrmadıkları hususunda epey yazı yazmıştım çeşitli ortamlara, sanıyorum öncelik cahil bırakılmış olmalarıydı.Onlardan yetişen nesil şimdi hemen hemen bizlerle yaşıt olduğuna göre, demek başka konularda var. Bu konulardan çoğunun sonu maddiyata dayansa bile, aidiyetlerinin bilincinde olmamaları ve farkındasızlıkları ile hazırcılıkları bu günlerde olmamızı sağlamıştır.
(Kadınların çoğu ki, bu kadınlar deyimini kullanmak istemesemde, bizi ayırdıkları için, bunu söyleme zorunluluğu hissediyorum)
Ömrümün 28 yılı güzel ülkemin köy, kasaba, mezrasında geçmiştir. her çeşit ve her dil, din insanı tanıdım diyebilirim. Bunca gezmiş/ görmüşlüğüm içinde hiç bu büyük şehirlerde yaşanan sorunlara konu olacak bir olay yaşamadım inanın. Medyanın yayınları nasıl çok seçmeli hale geldi, gazete ve dergiler nasıl bu denli çoğalarak ve de promosyonlar ile satılır oldu, işte sorun o zaman patlak verdi. Küresel sermayenin ATATÜRK korkusundan gerçekleştiremedikleri, Gazi Mustafa Kemal’in ölümü ile kaldığı yerden ayrık otu misali kök salarak dipten devamla ve moda deyim olan alıştıra/alıştıra yürürlüğe girdi.
Batılıların bizi tanıdığı kadar bizler kendmizi tanımış olsaydık, cahilliğimizi yenip,okumuş ve bilgili insanlar olsaydık, erkekleri doğurup yetiştiren kadınlar gücü olarak bu günleri görmezdik.
Sömürgeci zihniyetin bizleri bu hale getirişinin sebebi, biz kadınlar üzerinde oynadığı oyunlardır.
ATAMIZ, bunu her zamanki öngörüsü ile önlemeye çalışarak, dünya üzerinde kadınlara henüz bu hak denen mefhumun konusu bile edilmezken, bizlere bunu getirerek bir ilki yaşatmıştır oysa.
Pek çok kanunumuz yabancı anayasasından alınırken, onlarda bile olmayan haklar bizdedir.
Bunu içlerine sindiremeyen güçler, fırsatlarını çok çalışarak ve irdeleyerek öğrenmişler, bizler hazırcı vurdum/duymazlığımızla bunun farkına bile varamımışız yöneticilerimizin basiretsizliğinden!
Bu günkü konular, batılı emperyalist güçlerin bir asırlık çalışmalarının ürünüdür.
Önce beyin göçü sağlamışlardır maddi imkanlara dayalı, daha sonra cambaza baktırma olayı ile örf/âdetlerimizden, milli duygularımızdan sıyırarak, içini boşaltarak değer taşıyan kavramlarımızı, dilimizi yozlaştırmışlardır.
Bizleri avrupa hayranı, yalaka gençlik yetiştirmeye yönelterek imkanları ve teknolojileri ile, sırayı din sömürüsüne kadar getirmişlerdir.
Bunun örneğini yine bizim tarihimizi kullanarak yaptıkları için de, çok fazla emek harcamamışlardır üstelik.
Sonuç mu?
İşte demokrsiyi bile bizden öğrenmiş avrupanın zaferi!
Diğer ülke tarhlerini çok eskilere bile gitmeden bulabiliriz. İşte bir ezeli düşman dediğimiz Yunanistan.
Bir şehrimiz büyüklüğünde sınırı ve onun nüfusundan bile az olan insanları!
Ulus demedim bilinçli olarak. Ulus olabilme özelliği tarihte ilk bize nasip olduğundan.
İşte ABD! Diğer ülkelerden kaçanların sığındığı yer! (altın arayıcıları, at hırsızları, hapishane kaçkınları, köleler vs..) Bir amerikalı görüp sorduğunuzda, İspanya, İrlanda, İngiltere, İtalya, Norveç, Belçika vb.. cevaplarından birini alırsınız aslında. Bunun önüne geçişlerinin tek sebebi ise, ekonomik koşullar ile sosyal konularda onlara tanınan üstünlükler çıkar karşınıza.
Bizlerin çoğu bu durumu gördükleri ve bildikleri halde, satılmışlık gösterip, aidiyetlerinden uzaklaşmayı seçmişlerdir. Eğitimsizliğimizin nedeni de bunların bilinmemesi olayıdır. İktidara gelen her parti, polikasıyla da bunun devamı niteliğinde olmuştur. Bizleri yetiştiren öğretmenlerimiz köy enstütüsü mezunu olup, öğretmen okullarının kapatılması işi ile kolaylaştırılmıştır bunları yapmaları. Eğitim ve dille başlayan yozlaşma sonunda, din kullanılarak, (Kubilay olayını hatırlayınız.)hortlatılmıştır meşrutiyet dönemi.
Kadınlarımız meclisten uzaklaştırılarak azaltıla azaltıla ve sesleri kesilerek edebiyat ve sanatta, pasifize(sindirilmiş) edilmişlerdir. Bakın dilimizi bile parantezde kullandım ki daha net anlaşılsın diye!
Kafalarımız gereksiz bilgilerle(bilgi demek bile abes) doldurulup, yokluk ve yolsulluk ile yolsuzluk öğretilerinde yoğrularak, neslimizin geleceğini ipoteklenişine, suskun duruma getirilmişiz. Bazı GERİ zihniyetlerin açtığı okullar ve yurtlar ile şirketlerinde yer verilmiş çoğuna. Karşılığında nüfus patlaması ile iştigal edilip, unutmuşuz doğacak sorunları.
Çalışanlar buldular emekleri karşılığını ve bizler kaldık azınlıkta!
Kendi ülkemizde azınlığa düşüp, sen/ben ayrıştırmalarından sonra, konu takıldı LAİKLİK anlayışına!
Yöneticimiz olan zat-ı muhterem çıkıp ta "Laik kişi olmaz laiklik devlete özgüdür" dediğinde kaçımız ses çıkarttık bu söyleme?
Nasıl kişi laik olmazmış? diyemedik!
Devleti kim oluşturur?
Laiklik bilincinde olmayanların hakkı ne kadardır devlette?
Hele hele yönetiminde?
Laiklik bir yaşam görüşüdür, algısıdır. Mantık ile duygunun ayrılması gibi beynimizde. Kararlarımızda, ikisinin ortağını alırız sonuçta.İnanç ise bambaşka bir olaydır. Din değildir inanç. O zaman dini inanç sorulmazı. Din in içi karıştırıldığında, allak/bullak edildiğinde,yok tanrı denmez allah tır aslı, rabbimize şu denmez bu denmez, peygamberlerin kimi şunu söyledi, kimisi bunu, hadiste söyle der, böyle der(ki peygamberimiz kötüye kullanılacağını bildiğinden hadis bırakmamıştır.) diye diye getirildk bu günlere.
Kızlarımızın türban adında taktıkları siyasi sembolün aslını bile söyleyemediklerinden, itiraf etmek durumunda kaldılar sonunda "siyasi sembol" olduğunu. Çoğunun para ile takviye edilerek, bedel ödetme, yükümlülük haline getirme olduğunu ispatlamış oldular.
Demokrasiyi bizden daha iyi bildikleri kesin. Onu en ince hesaplarla kullanarak, terörist zihniyeti bile siyasallaştırarak sokmadılar mı meclise?
Din de bunlardan biri olarak siyasallaşıp getirildi devletin başına.!
Ha çuval geçirilmiş askerimizin başına, ha türban Çankaya’ya......
Tek dokunulmaz ordu kaldı!
Şimdi türban tarifi ile onu da başarmak üzereler!
"Askerî tesislere girilecek şekilde! "dendi haberlerde.
Üniversitelerde olayı da cambaza baktırmaca."Yüksek öğrenim özgürlüğü" adı altında.!
Öğrenim özgürlüğünü saglayamamış olduğumuzdan henüz bahsedilmedi dikkat ediniz!
"Kardelenler okula" kampanyaları nerede o halde?
Önce bunu yapsınlar da, gece yarısı operasyonu ile mecliste çoğunluk ellerindeyken, sıra ona da gelecek sonra!
UYUMA EY HALKIM!
UYUMAYALIM ARKADAŞLARIM!
Uyku sersemliğinden geldik, getirildik bu hallere!
Kalkıp , silkelenip, haykırma vaktidir artık.
Borcumuzdur, sözümüzdür ATAMIZA, ŞEHİTLERİMİZE!!!
Bir sabah uyandığımızda olmayacağız bile yoksa VATAN dediğimiz cennet TÜRKİYEMİZDE!!!
(301 yolda! olduğundan)
Saygılarımla.