- 1158 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İlayda'ya Mektuplar / 2
Aslında binlerce parfümlü satırdan seslenmişimdir sana. Darmadağınık sandığın o hercâi aksanımın arkasından. Sevmek yorgun diller bırakıyor ardında.Aşkın sus hali vazgeçmek olmasa. Bizler ’bir oyunun kuklaları’yız baksak zaten bunca ezilmezdik hayata! Yanlış öğretiler mi getiriyor bizi bu hallere yoksa yanlı müdahelelerimiz mi tırmandırıyor gerilimi.
Palyaçolar hep yalnız ve ağlayarak mı ölürler! acaba sorunun tam cevabı!
Bir buğday tanesi bile ihtiyaç duyar suya, sırtını sıvazlayan güneşe.Ve kim öğrettiyse yerinde dimdik durmayı! terk ettiğinde kökünü yaşayamayacağını nasıl hafızasına soktuysa bereket tanrıları; ve canının acıyacağını kırıldığında dalları doymadan boynu eğrilmez başağa, ve sana ekmek olmakken tüm üremek/çoğalmak şehveti, görevi! neden ekmeğe duyduğumuz saygıyı emeğe duymayız sence!
Tabiat tüm gücüyle vazife tatbiki yaparken ders de verir mi acaba bize! Gözümüze sokar gibi hem de! Sen yerinde dur yap görevini, gerisi düşünülmüştür her dua gideceği mekanı bilir, uzun kolludur tüm melekler kısaca tam biat!
Sen yoksun artık desem şimdi; artık cümle enkazından gayri nedir. Vaadedilmiş topraklar bile, ’o uğurda kaybedilmişlerin’ mezar yerlerinden daha küçükken, ispanyolca bilmeyen kızılderili kalmamışken, totemi yok etmek değil; delmek olur sadece sana üreteceğim kör nefesler.
Her eylem bir amaca tabiidir, her amaç uzun kollu bir çabaya!
Ve nasıl ki; -ben gibi- bir karalamacının en değerli hazinesi ve asıl mahareti hiç yazmadıklarındaysa hele! Moleküllerine barut izleri karışmamış avcı gibi! ya da nitokinden ve anasondan arınmış bir kan tablom var diyen bir ayyaş gibi...
Devrik bir cümle içinden firar etmiş virgül gibi eğri ve iki yürek arasını açar gibi, gözle görülmeyen ama aklının bir yanını hep askıdaymış gibi dik tutan çengelli bir ünlem edasıyla; doğuştan âmâ birine sarının siyahtan farkını anlatabilmek çabası ne kadar fayda ederse nasıl olursa!
Sevmek reçeteteleri cirit atıyor şimdilerde piyasada. Sözümona ironi diye yazmışlar;
- Bordası eskimiş güverte tahtası gibi olacaksın severken; her ne olursa her halükarda, hiç bir şekilde içine sızdırmamak olacak görevin.Kim üzerini çiğnemiş hangi dalga basmış ciğerini, tükürmüşler üzerine binlerce kere...
sıradan sayhaların sabundan köpükleri gibi
uçacak yine bunlar da. Belki bir çoğu gibi hiç okumadan yırtarsın. Ama şunu bildiğimi unutma sakın
hiç ama hiç kimse; seni sevdiğimi söyleyen sözcüklerin paraşütsüz uçuşunu yaşatamaz sana! Kimse seni benim kadar üzemediğine göre bu kadar da sevindirmiş olamaz tezimden kaynaklı bu! ve yalan yanı tümden sana!
Yanaklarının attığını şimdiden görür gibiyim. Ufak bir önerim olsun . Yağmurdan korktuğunda pencereleri örttüğün gibi, kapat gözlerini usulca!
Seni bilindik cümlelerin tezatlarıyla tokatlamak değil amacım, ki; yüzüne ayna değmiş tavşan gibi kendinden bile ürkmeni korkmanı neden isteyeyim!
Tam şimdi bana en dargın olduğun bir anda,
sen düyalar gibi seviyorum demiş olduğumu hisset!
Şimdi kalkıp keşke seni hiç tanımasaymışım desem tükettiğim kalemlerden sebep bir dolu orman küfürü olarak döner. Ve bilirken hele; ardında stepne taşıyan bir arabalardır bir de şairler!
Işığa yürüyen bir güvenin sevdasını zehirli tabletlerle sonlandırmak ve ona çekici kokularla ağır tahriklerde bulunmak ne kadar insanlıkla alt alta doğru profile konulursa, sevmek de öyle bir şey olsa.
Hâlâ en ağır darbeyi beklediğinin farkındayım! Zor zamanda kalmış rok bekleyen bir şah gibi korunaklı bir hücüm beklediğinin!
Ama hayır, korkma! sadece bir ışık görmüştüm ve g ö n ü l l ü yürüdüm diyeceğim!
ToprağınSesi
YORUMLAR
Valla şunca zaman tanırım seni Serhat ve şiirlerini okurum yazılarını okurum beğendiğim olur beğenmediğim hatta ya bu ne dediklerim gibi aha bu güzel işte dediklerimde amma velakin bu bir başkaydı içerdiği cümleler, cümle kuruluşları anlatımdaki akıcılık falan filan demeyeceğim. Hepsini geçtim bence bu yazının en önemli noktası düşüncenin sevgiyle ve hislerle çok güzel bezenmiş olması ve onu aktarmada ki başarısı böyle sade bir dille böylesi güzel benzetmeler abartmadan kırmadan incitmeden kelimelerin büyüsünü bozmadan çok ama çok başarılı.
"Seni bilindik cümlelerin tezatlarıyla tokatlamak değil amacım, ki; yüzüne ayna değmiş tavşan gibi kendinden bile ürkmeni korkmanı neden isteyeyim!"
Ne güzel bir benzetme ve verilmek istenilenin ne kadar direk, güzel verilmesi. duyguyu verdiği gibi kelimelerin de anlamlarını çok net karşılamış anlatım çok beğendim çok. Hep böyle yazarsan çok çok okurum ben...İlkkez olumlu anlamda bir yazıyı kıskandım...Sevgilerimle dost