Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
ayvalıklı
ayvalıklı

KÖY ENSTİTÜLERİ NEDEN KURULDU NEDEN KAPATILDI

Yorum

KÖY ENSTİTÜLERİ NEDEN KURULDU NEDEN KAPATILDI

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2298

Okunma

KÖY ENSTİTÜLERİ NEDEN KURULDU NEDEN KAPATILDI

KÖY ENSTİTÜLERİ NEDEN KURULDU NEDEN KAPATILDI



Eğitim, bireye doğduğu andan itibaren hayatı boyunca etkisinden kurtulamadığı bilgi görgü, inanış ve davranışları kazandırdığımız süreçtir. Amacı da algılaması gelişmiş, çağımızı anlayabilen, kendi ayakları üzerine basabilen, problem çözme yeteneği olan, demokratik davranmayı öğrenmiş, doğruyu eğriyi görebilen, işini kendi duygu ve menfaatına göre değil işin doğrusu ne ise ona göre yapabilen bireyler yetiştirme olmalıdır.
Yıllardır yaptığım gözlemlerden edindiğim izlenim, birçok öğrencinin ve öğretim üyesinin kafalarının karışık olduğudur. Çoğu insan, birçok bilgiyi ediniyor, çok konuşuyor ama iş yapabilme güçleri çok az. Öğrenciler okul bitirmek için not peşinde koşuyor. Öğretim elemanı da yalnız işini yapıyor. Öğrencinin eğitim süreci ne yönde gelişiyor belli değil. Verilen formasyon bilgilendiriyor ama geliştiriyor mu?
Hoyratça değil ustaca
Eğitim sistemini örnek olarak aldığımız Fransız düşünür Bergson, kendi eğitim sistemlerini eleştirmiş; lafazan insan yetiştiren ezberci eğitime çatarak okullarda elle çalışmanın yani iş eğitiminin daha önemli bir yer tutmasını istemiş ve şöyle demiştir:
“Elle çalışma bir eğlence sayılıyor, yalnız unutuluyor ki zekâ, madde ile oynama gücüdür; hiç değilse öyle başlamıştır. Doğa da onu bu iş için yaratmıştır. Böyle olunca zekâ nasıl olur da eğitiminden yararlanmaz? Daha ileri gidelim. Çocuğun eli kendiliğinden bir şeyler kurmaya yeltenir. Ona bu kuruculuğunda yardım etmekle, hiç değilse ona kurma fırsatları vermekle çok daha verimli bir insan olması sağlanabilir. Çocuğun bu kurucu yanını beslemekle insanlığın yaratma, bulma gücü şaşırtıcı ölçüde artabilir dünyada. Başlangıçta yalnız kitapla sınırlı kalan bilgi, insanın serpilmeye hazır nice yapıcı ve yaratıcı çabasını ortaya çıkmadan köreltip yok eder. Çocuğu işe alıştıralım ve bu iş eğitimini de herhangi bir işçiye bırakmayarak gerçek bir ustaya verdirelim ki çocuğun maddeye dokunuşu hoyratça değil ustaca olsun. Zekâ, o zaman elden kafaya doğru çıkacaktır. Fen bilimlerinde olsun, edebiyatta olsun, bizim öğrettiklerimiz sözel kalıyor. Oysa bugün artık zaman, güzel konuşmalarla, eyleme geçmeyen bilgilerle yetinilecek zaman değildir. Okullarda bilim alanında yapılan nedir? Bilimin vardığı hazır sonuçları öğretmek! Oysa gençleri metotlara alıştırmak daha iyi olmaz mı? Gençleri gözleme, denemeye, yeniden bulmaya çağırırsanız bakın nasıl can kulağıyla dinlerler sizi o zaman, nasıl anlarlar ne istediğinizi. Çünkü çocuk, arayıcı ve bulucudur, hep yeniliğin peşindedir. Kurallar sıkar onu. Kısacası çocuk yetişkin insandan daha yakındır doğaya. Yetişkin insansa doğadan çok toplumdan yanadır, öğretme işi de onun elindedir. İster istemez topluma miras bırakacağı ve haklı olarak övündüğü bilgi kazançlarına, varılmış bütün sonuçlarına en büyük önemi verecektir. Oysa öğretim programlarını istediğiniz kadar geniş tutun, öğrencinin benimseyebileceği hazırlop bilim pek sınırlı kalacak, hiç de seve seve öğrenilmeyecek ve hep çabuk unutulacaktır.”
Bergson’un iş eğitimi dediği sistemi, Tonguç ve arkadaşları İş Okulları olarak Köy Enstitüleri ile uygulamışlardır.
İsmail Hakkı Tonguç, Atatürk tarafından köylerdeki koşulları incelemekle görevlendirilmiş bir komisyonda görev almış ve bir gözlemini şöyle dile getirmiştir: “Bazı köylerde çocuklar, okulda öğrenmiş olduklarını hemen hemen bütünüyle unutmuşlardı ve yaşantılarında hiçbir şey değişmiş değildi; okuma yazmayı bile bilmiyorlardı artık.”
Bu gözlem, İ.H. Tonguç ekibine farklı bir eğitim sistemi olması gerektiğini düşündürmüş, Köy Enstitüleri kurularak “iş eğitimi” denemesi yapılmış ve destan yazılmaya değer sonuçlar elde edilmiştir.
Dersler, kültür dersleri, ziraat dersleri ve çalışmaları, teknik dersler ve çalışmalar olarak planlanmıştır. Resim, müzik, spor gibi dersler kültür dersleri içine alınmış ayrıca yetenekli öğrencilerle sanatsal çalışmalar yapılmıştır. Derslere her sabah yarım saat halk oyunları, yarım saat müzik yapılarak başlanırdı. Teknik derslerin içinde ise ayrıca biçki dikiş dersleri ilave olarak konmuştur. Derslerin planlamasına gelirsek Köy Enstitülerinin haftalık, aylık veya mevsimlik çalışma planları, her enstitünün özelliğine, işlerinin durumuna, talebesinin seviye ve sayısına, öğretmenlerin özelliklerine, iş alanlarının genişliğine göre yapılır, tespit olunan hafta sayısında ziraat, teknik ve kültür dersleri olarak uygulanırdı.
Enstitülerde çok önemli olan bir konu da demokrasi eğitimidir. Her işin öğrenciler tarafından yapıldığı bu okullarda öğrencilerin kendi kendilerini yönetmesi ve kontrol etmesi ile demokrasi eğitimi de almaları sağlanıyordu. Hafta sonları eğlenceler tertiplendiği gibi ay sonlarında da okul işlerinin tartışıldığı toplantılar yapılırdı. Bu toplantıları toplantı başkanı yürütür, müdür dahil her toplantıda bulunan, toplantı başkanından söz alır, cevap, istek veya eleştirilerini dile getirirdi.
Sonuç:
Bugün Köy Enstitülerinin unutulmamasının, özlemle anılmasının en önemli sebeplerinden biri de bu okulların eğitim sisteminin farklılığıdır.Son yıllarda çok revaçta olan çoklu zekâ kuramı, yaratıcı öğretiler gibi projelere dayalı eğitimin daha sağlıklı uygulanabilmesi için okul programlarını gözden geçirmek gerekmektedir. Köy Enstitüsü programları bu tip çalışmalara örnek olabilir. İnsanların iş yaparak eğitilmesi, algılarını genişletecek, kendi ayakları üzerine basmalarını sağlayacak, öz güvenlerini geliştirecektir. Kendi kendilerini idare etmeyi öğrenmek tüm hayatları boyunca onlar için çok önemlidir. Demokratik toplumlar, demokrasi eğitimi alan bireylerden oluşabilir.
İNSAN eğitimi için doğru bir program örneği önümüzde bulunuyor. Dışarıdan adapte programlara gerek yok. İş ki İNSAN yetiştirmeyi isteyelim.


M.D AYVALIKLI BİR DEĞER ADINA KALEME ALINMIŞTIR

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Köy enstitüleri neden kuruldu neden kapatıldı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Köy enstitüleri neden kuruldu neden kapatıldı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KÖY ENSTİTÜLERİ NEDEN KURULDU NEDEN KAPATILDI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ayvalıklı
ayvalıklı, @ayvalikli
20.4.2012 08:29:28
teşekkür ederim saygı ve selemlar
yorumunuz ve detaylar için ayrıca
teşekkür ederim
Gülaz
Gülaz, @gulaz
19.4.2012 19:09:41
Görüşlerinizi dikkatle okudum.Evet koylerde gerçekleştirilmeye çalışılan devletin sıradan okullarında sadece temel egitimi alan cocukların buyuk sehirlerdeki ozel okullarda egitim alan çocuklarla Yarışmaları normal zekada iseler mümkün değildir.Mecburi egitimi tamamlayan cocuk ya babasının yaptıgı mesleğe tabi olmak ya da buyuk sehire hamalcilik, insaatcilik yapmak üzere gelip, cogu da ortama uyum sağlamayarak evlerine işsiz ve bır Balta'ya sap olamamış olarak donmektedirler.Koy enstitülerinin işleyişi de istihdam sorununa çare olamamistir.Buna olabilecek kalıcı çözüm ozel sektörlerdeki işadamları ile görüşüp işyerlerinde bu cocukları çekirdekten yetiştirmekten geçmektedir.Yani is once var olmalıdır kisi o ısı ona göre öğrenmelidir.Ben Tekstil Mühendisliği okudum.Üzerine işletme mastırı ve Türkmenistan da ilk ise başladığımda sudan çıkmış balık gibiydim, hiç bır şey bilmiyordum.Cocuklara para kazanabilecekleri, en iyi yapabilecekleri ,sıradan bile görülse birinin yapması gereken ve gorev tanımı belli isler işveren tarafından verilmeli.Bunda da devletten ve Avrupa dan destek alınmalı.İngiltere de mesela insaat ustasi o kadar önemli bir pozisyonda ki aylar onceden randevu alıyorsunuz.Ya da kuaför olmak bır ayrıcalık.Meslekleri meslek yapan kişilerin kalitesi ve istenilene cevap verme egitimini tamamlayan kislerce yapılıyor olmasıdır bence.Dogu da is yapıp devletten destek alan firmalara yapisilmali ve cocuklara is garantisi sağlanacak ara eleman yetiştirilmelidir bence.

Saygılarımla
GC7

Gülaz tarafından 4/19/2012 7:11:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL