19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1948
Okunma
Şaban Amca
On beş on altı yaşlarındayım.1980 li yıllar. İhtilal olmamış daha. Lise birinci sınıfa gidiyorum. Evimizden okuluma gitmek için otobüse bindiğim durak arasında yaklaşık yarım saatlik mesafe var.
İlk otobüs sabah saat altıdaydı. Kış günleri karanlık olurdu o saatler. Hep karanlıktan korkmak gerektiği öğretilmiştir ya, ben de korkardım karanlıkta yürürken özellikle ilk zamanlar. Yolda yürürken duvarlara yazı yazanları görürdüm. Önceleri onlar benden ben onlardan çekinirdim. Yaş olarak biraz daha büyük ağabeyler bazen de ablalar olurdu. Kendimden küçüğünü hiç görmedim.
Bir de mahallemizin bakkalı Şaban Amca vardı. Şaban Amca o yıllarda sanırım altmışlı yaşlardaydı. Sabah altıda dükkânını açar oraları süpürürdü. Kocaman gözleri, kocaman elleri, gür kaşları ve bıyıkları vardı. Yüzünde de yılların yorgunluğu.
Bakkalın oraya gidene kadar uzun bir duvar vardı ve her zaman oralara yazı yazan birileri... İlk ben “ Günaydın!” dedim onlara ama bir türlü cevap alamamıştım. Israrla devam ediyordum “Günaydın!” demeye sonra onlar da karşılık vermeye başladılar. Zaman zaman küçük sohbetler bile oluyordu aramızda… Arada boya kutularını bile tuttururlardı bana… Sonraları memleketi kurtarmaya başladık onlarla… Ve onlar benim ağabeylerim oldular kardeşlerim oldular, ablalarım oldular... Hiç kimse yan gözle bile bakamazdı... Hiç korkmadım onları tanıdıktan sonra o yoldan yürürken önceleri korktuğum karanlıktan ve insanlardan…
Sonra Şaban Amcanın oraya gelirdim ona da “ Günaydın!” derdim. Sadece gözlerini kocaman açar, sıcacık bakar ama hiçbir zaman “ Günaydın!” ‘ıma cevap vermezdi. Sonraları başka mahallelerden başka arkadaşlar da edindim ve yine aynı yoldan yürürken, ben Şaban Amcaya bıkmadan usanmadan günaydın dedim. Arkadaşlarım bana çok kızarlardı: “ Bırak şu adamı ya! Bırak selam vermeyi.” Derlerdi. “Baksana bir kelime bile söylemekten aciz…” Ama cevabı kocaman gözleri verirdi bir şey söylemese de. Gözlerinden cevabı alırdım ben. “Günaydın!” dediğim için duyduğu mutluluğu hissederdim.
Normal zamanda da bakkalına gittiğim de çok konuşmazdı Şaban amca . Sadece isteğimi sorardı ama fark ederdim ki bana her zaman her şeyin en güzelini, en tazesini verirdi. “İyi günler, hoşça kal Şaban Amca.” dediğimde de çoğunlukla cevap vermezdi.
Böyleydi Şaban Amca ve ben Şaban Amcayı o yıllarda olduğu gibi seviyordum. Kendim için ona “Günaydın!” diyordum o kocaman gözleriyle bana bakması yetiyordu. Mutluydum ve onun mutluluğunu görüyordum. O hep gözleriyle söylüyordu o bana günaydınını…
Geçenlerde annemlerde otururken birden Şaban Amca geldi. “Anne Şaban Amca yaşıyor mu?” dedim. Annem: “Yaşıyor ama hali çok harap. Karısı öldü çocukları da hepsi bir yere dağıldı. Komşular yemek getiriyor yaşıyor işte…” dedi…
İçimden Şaban Amcayı ziyaret etmek geldi ve anneme: “Ben Şaban Amcayı ziyaret etmek istiyorum. Beni tanımaz belki ama…” dedim. Neyse sözün kısası gittim Şaban Amcaya.. On beş on altılı yaşlarda tanıdığım Şaban Amca otuz sene sonra karşımdaydı. Çok da değişmemişti. Yüzündeki çizgiler biraz daha çoğalmış, biraz daha yorgun ve halsiz görünüyordu. Kendimi tanıttım. Şöyle kafasını kaldırdı: “ Ne güzel kadın olmuşsun küçük güzel kız!” dedi. Sesinde titreme vardı. İlk defa bana “ Küçük güzel kız!” diyordu... Hiç duymamıştım bu sözü selamıma cevap alamadığım yıllarda… “Şaban Amca beni gerçekten hatırlıyor musun?” dedim yanına yaklaşarak ellerini tuttum, buz gibiydi. Gözlerinden yaş akıyordu… “Küçük güzel kız, tabiî ki hatırlıyorum seni. Nasıl hatırlamam?” dedi. Öyle sevinmiştim ki sanki o an gerçekten küçük küçücük bir kız oluvermiştim. Ve devam etti: Elli yıllık karıma bir kere bile seni seviyorum demedim. Utandım bu kelimeden. Böyle öğretmişler bize… Ama seni çok sevdim küçük güzel kız… O kadar tatlı gelirdi ki günaydının bana yaşama sevincim olurdu ve ben o saatte hep kapıyı süpürür oraları temizlerdim. Bir gün bile geç kalmadım senin günaydınını duyamam diye. Sonra sen mezun oldun. Durak farklı yere taşındı ben de senin günaydınlarını duymaz oldum... Öyle çok özledim ki artık bakkala da gelmiyordun. Senin yerine küçük kardeşlerin geliyordu… Seni nasıl unuturum küçük güzel kız? … Sonra tekrarladı “ Şimdi de o küçük güzel kız güzel bir kadın olmuş.” dedi... ben onun dillendirdiği kadar güzel olduğuma inanmıyordum. Bir “ Günaydın!”ın cevabı olmasa bile bu kadar önemli olduğunu Şaban amca anlatmıştı bana. Doksanlı yaşlarında, bekli de hayatında ilk defa bir kadına seni seviyorum demişti.
O yüzden insanların gözlerine bakmayı çok severim. Konuşurken gözlerini kaçıranlardan hep korkmuşumdur. Şaban Amca hiç söylemese de o yıllarda kocaman gözleriyle bana bakarak o sevgiyi vermişti... Teşekkürler Şaban Amca uzun yıllar sağlıkla yaşa..
Sonraki yıllarda tabiî ki tüm geri dönüşler böyle olmadı. Hayatımda iyi niyetlerime karşı kuyumu kazmaya çalışanlarla, sevenler sevmeyenlerle, hepsiyle karşılaştım. Ama büyüyordum ve buna göre de tedbirlerimi alıyordum zaten. Acıysa acısını çekiyor, küskünlükse yaşıyor, mutluluksa onu da doyasıya yaşıyordum. Ama biliyorum ki hayatta hep iyi niyetliydim, azimliydim ve kim ne derse desin insan olduğu için insanı severek başlıyordum. Sonrasında o kaybediyordu bir şeyleri. Ya da ben kaybediyordum, bilemiyorum… Ya sevdiğim ya sevmediğim ya seven ya sevmeyen oluyordu…