7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1195
Okunma

Yeter be Kemnur, yazılarım ,senin yorumun olmadan kupkuru ve öksüz. Artık geç şu klavyenin başına, dökülsün Paşazade,dökülsün Dilaver ve tüm sahtekarlar.
İnsanlara, tatlı kaşıntılar gibi bulaşıp ,sonra kaybolmak, var mı be Dostum.Seni görüp,elini sıkamamak,yüreğindeki engin sevgiyi paylaşamamak,uzağında olmak, dert oluyor bana.Üstelik, aklımın kabullenmediği kurallar yüzünden, senin sesini duyamadan ,ayrılık.Bir telefon,bir konuşma olamaz mıydı şimdi?
Rakı güzeldir kardeşim,tadında kararında.içmesini bilenle oturmak iki kat, tat verir. Hele Sarıyer’de ,lüfer ve ahtapotla. Yanında, Ezine peyniri ve kavunla. Bendensin, kalk gel Kardeşim.İsterdim ki,sadece, şu yazı denen karalamalarda kalmasın dostluğumuz. Seni merak ediyorum, ama soracağım,bilgi alacağım hiç bir yer, bulamıyorum.Bana yardım edin, Sayın Yazarlar.
Diyordun ki; Karadeniz’i dolaşalım, motosikletlerle. Hadi Dostum ,teker dönecek neredeyse,sen hala mola yerinin tuvaletinden çıkamadın.Üstelik,girdiğin yer kadınlar tuvaleti.Tamam tamam kızma, seni almadan gider miyim hiç.
Dostların,seni seven tüm yazarlar, yokluğunla kıvranıyor Kemnur.Hepimize içten bir güler yüz ve dostluk aşılayarak yazmaya,daha çok yazmaya motife etmiştin.Bu yüzden, ilk önce, herkes adına seni, senden soruyorum.
Neredesin?
Nasılsın;?
Biz ne yapabiliriz?
Bu yazıma herkesten, onu tanıyan,bilen herkesten,öncelikle Sayın Hanımefendi’den cevap bekliyorum.
Seni aramızda, yeniden yazarken gördüğümüz gün, mutluluğumuz olacak ,Kemal Bey.
En derin saygı ve sevgilerimle Sayın Hocam.
Eyüp Yaşar OVALI 14.04.2012