Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
DİLEK YILDIZI
DİLEK YILDIZI

BALÇIK-9

Yorum

BALÇIK-9

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

742

Okunma

BALÇIK-9

BALÇIK-9

Bilirki her geçen gün her canlı için verdiği tehlikeyi.. Asasının ucu yeşile çalar renk yandığında anlar kurtuluş için ikinci gelecek kişinin varlığını.

Mona’nın uzanarak yattığı yerin çevresinde otlarla oluşturulmuş bir daire vardır. Daire küçük kurumuş otlarla oluşmaktadır. Sabit aralıklarla dairenin çevresine çizilmiş değişik anlamlar taşıyan şekiller vardır.

Monanın başına doğru gelen hizada, kabiledeki herkesin bildiği tanrıça Orka’yı temsil eden şekil ayak kısmında ise Hira’ların temsili şekil vardır.Gerisi işaretler isa sadece kendini ispatlamış büyüclerin sır olarak sakladığı anhatar niteliğindeki şekillerdir.

Büyücü asasının ucundaki kristalin yeşile benzeyen rengini görüp rahatlamıştır.Bir taraftandan Mona’nın kaybetmiş olduğu enerjisine ihtiyaç duyduğundan hazırlığını sürdürmektedir.

Mona’nın yorgunluğunu çok görmüştür aslında. Ama bu seferki yorgunluğu ilk kez gördüğü ve onu tedirgin edecek kadar yüksek olduğunu bilir.Onun için nadiren hazırlamış olduğu dairesinin hazırlıklarına devam eder. Bu hazırlığı aslında üç kez yapmıştır.

İlk denemsini, tüm öğretilerini öğretmek üzere olan hocasının Hira’lardan aldığı yarayı iyileştirmek için yapmıştır. O yıllar daha gençlik yıllarıdır. Kabiledekilerin isim vermek üzere olduğu yaşlardadır.

Fakat başarılı olamaz o zamanlar. Kabilenin yarısı telef olmuştur. Zuri’ler ve Hira’lar karnını doyurmuştur. Daha çok kişi yaşayacakken Hira’lar içindeki öldürme tutkusunu yenecekken öldürülmüştür onun hocası.

Başarısız kalan gençlik yıllarındaki büyü öğretisi onu üzmüştür. O yıllar çizdiği dairedeki eksik kalan tılsım hocasının doğal ölümüyle sonuçlanır. Ailesinden son kalan bireye, boynundaki hocasına ait tek tılsımlı tüyü bırakarak uzaklaşır kızıl gezegenin IŞIK ları yayılmadan kabilenin üzerine.

O zamanlar daha rengi kaçmamış kahverengi toprağa ayaklarıyla basarak, ellerini dizlerine kadar uzanan otlarla üç parmaklı elleriyle dokunarak uzaklaşır kendini ispatlamak adına, kabileden bir isim almak adına.

Daha çok hocasını kurtaramadığı için kendine küser ve kızar. Yoksa isim onun için pekte önemli değildir, doğasında olan büyücü yapısına.

Yorgunluğunun dizlerine vurduğu ilk an anlar dokunduğu ağacın enerjisinin içine dolduğuna. Oturu dibine dizlerini çökerek. O an ilk işaret ona ölen hocasından gelir. Bilmediği bir meyve başına düşüp sonrasında yerken. Üzütüsünün verdiği yorkunlukla dalar. İşte o an ikinci işareti düşer uykusunda.

Hocası yanındadır büyücünün. Uyandığında görür işart seşkini almış yerdeki yaprakların yönünü. Dinlenmiş ve kalkmıştır taki o işaretin verdiği noktayı bilmeyerek. İşte o gün karanlıkta bile ilk kez yürümüştür içindeki hocasından kalma enerjisiyle.

Ayağı takıldığında bir taşa eğildiği anda görür mağarayı. O an sadece merakından ilerlemesini sürdürür ayağındaki yaraya aldırmadan.

Bir deri bir kemik kalmış oturan uzun sakallı adamla karşılaşır.Karşısındaki canlı kendi türündeki yaşlıları andıran, uzun beyaz sakalı ve kuyruğunda siyah olan biridir. Kuyruğundaki yaşlılık belirtisi ve zayıflığı karşısında güvenerek, büyücü onun karşısına öylece oturur.

Rahatsız etmek istememektedir, karşısında duran, mağarasına sığındığına. Büyücü onu o anda fark eder duvara dayanmış asasındaki kristali. Kristal yeşil bir renkte sabit yanar. Büyücü dalan gözlerini gözlerini açtığında ayağa kalkmış olan bir deri bir kemik kalmış olanın elinde asıyla görür.

İlk mağaraya girdiğinde gördüğü şu an daha bir haşmetli görünmektedir o an. Sorusunu kendi içinde çözer bir anda bu yaşlı bu kadar nasıl uzayabilir ? Yüz aynı siyah kuyruk aynıydı ona eğilerek üç eliyle uzanan el çatlamış dudaklarından,

--Aylardır seni. Bekliyordum burada.

Büyücü ağzını aralamaya kalmadan. Üç parmağın uzun olanı parmak, mağaranın sahibinin kendi alnına dokunduğunda anlar büyücü.

Alına götürülen parmak ölen hocasının defalarca ona "bunu sakın unutma.." dediği işarettir aslında.

" bu sana bir gün işaret verecek" dediğinde, her seferinde uzun parmağını uyumadan önce kendi anlına götürürken uyurdu o zamanlar.

Nasıl bir şey olsuğunu anlamak için ama hiç bir zaman anlayamadığını bugün birden bir çözmüştü. İşte o gün tanışmıştı Mona’ yı kurtarmak için uğraşan büyücü ikinci hocasıyla...



(DEVAM EDECEK...kısa yada uzun klavye yorgunluğu...)


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Balçık-9 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Balçık-9 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BALÇIK-9 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL