Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Ali Sevimli
Ali Sevimli

Kelebek

Yorum

Kelebek

5

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1511

Okunma

Okuduğunuz yazı 30.3.2012 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Kelebek

Kelebek

“ Düş kurmayı bırakalı çok oldu, insan düşleyebildiği kadar yalnız kalıyor hayatta ve kimse sizin düşlerinizden daha değerli olamıyor. Siz kendi düşlerinizin peşinde koşarken başkalarının düşlerinde yok olup giden bir hayatın başrolüne soyunuyor sıradan bir figüran olup kalabiliyorsunuz. Hayatınızdan uzayıp gidenler bulundukları yere yakışmayanlardır, bir papatya saksıda güzel durmaya bilir ama bir dağın yamacında ondan güzeli yoktur. Bırakın herkes kendi düşünde yaşasın… “

Genç kıza ;
Belki döner gelirsin diye güneşin peşinden gelen geceyi süslüyorum şiir cümlelerinden ışıklarla ve çevresine üşüşüyor seni özlemleşen pervaneler. Her gece koynuna giriyorum yüksek desibelli çağrı nidalarının, boğuluyorum kaybolan boşluğunda uzakların.
Şiirlerin aynı sözleri tekrarlayan sıradanlığında seviyorum seni, şairlerin ağıtları düşüyor fikrimin yoğunluğuna, yaşamın geçirgen yanlarını seviyorum. Hak edilmemiş güzelliğini vermenin ezilmişliğinde her şeyi adayarak seviyorum. Belki gelirsin diye önce geceyi sonra sabahı karşılıyorum, zamansızlık içinde ağlamanın ince sızısına tutunan umudumun ateşini kaybederek azalıyorum yaşamdan sevginin gerçekliğini.

Sevgiliye;
Belki eski şarkıların seslerini taşıyan rüzgâr getiremedim bahar vurduğunda kendi sırrında dalgalanan saçlarına, hasret bırakılmış hissettin. Oysa tutkulu sevdanın ellerini özleyen saçlarına dokunulsun istemedim, kendi susuzluğumu senin doygunluğunda unuttum sevmek dedim adına…

Yanında yaşattığın tekilliği vurgulamadın resimlerin sahte renklerine, bakışlarında ki hırsın acısında kırıldım kaç milyon kez ağlamadım umut saydım sonrası olmayan günlere, eğmeden bükmeden yaşadım doyasıya, sevmek dedim adına

Günah çıkardım şeytan volta vurduğunda kapımda bir ölüm ötede gördüm seni, kapattım gözlerimi cansızlığına dayanamadım. Çektim kınından çıkarır gibi ruhumu sayısız ihanetinden, suçsuzladım seni pişmanlığın kararsızlığında af ettim. Bir suçlu vardı o da bendim ve ilan ettim.

Öyleyse ben suçluyum yine istedim ya sevmeyi, ne hak ettim ne hak edildim. İstedim anlamadım kim ne kadar ister kim ne kadar gerçek. Kasvetli gökyüzü renkli denizi bıraktım yaşamak için, oysa deniz olmadan nefes alamazdım. Suçluyum, kendi düşüncelerimde yaşadım tüm mutlulukları ve bırakmadım kimseye aldatılacak kadar bile gülümseme. Olur, olmaz adamlığın sıfatında isim takılarından medet umuyorum, oysa zavallı bir edatım. Noktalama işaretlerime bırakın beni bir nefeslik es yaşamaya im olsun... Bulutların lisanına benzer gözlerimizin sağanakları, sağanaklar sessiz ağlamalardır, bereketsiz yağmurlar döker.

Aşka;
Pişman değilim, olmadım, olmayacağım. Alıştım, korkmuyorum uzun süren sessizliklerden. Seviyorum. Dışımda tuttuğum sahtekâr düşüncelerin adına vurguluyorum her "seni seviyorum" cümlesinin ana fikrini. İncecikten gelen sızının tadını aldım ışığın süzülen sıcaklığında. Mayhoş zamanın geçirgenliğin de yüzüne vuran dağınık gölge kırıklarında tut diye öğütledim aynalara gelişleri, gidişlere sözüm söz kaçmak kurtulmaktır. Soğuk odanın loş ışıklarında rüzgârın sesine kayıtsızca kendimi bıraktığım andan beri seni zerk ediyorum kanıma zehir diye. Kimliksiz yalnızlıklar düşüyor rüyalarıma. Ben tekrarlanan rüyalarda can veriyorum.

Sonra sorguluyorum geçmişe düşün karelerini. Fotoğraflarda adını unuttuğum, içinde kalamadığım anların kurtulmuşluğunu sahipleniyorum, cehennemin içine düşer gibi kendi yangı acılarımla tutuşuyorum. Bilinç kayması olmalı sorgulayan ben, sorgulanan ben, suç benim ceza veren ben.


Mesela çıkmasaydın karşıma, gülüşün olmasaydı güneşli günün sabahında esaretimi başlatan. Mevsim küskün bir bahar olmamalıydı ve ben büyümeye çalışan çocuklar gibi ellerimin acıya kenetlenmiş zincirlerini kırmak istemeseydin. Yine kendi öksüzlüğümde öyle sakin öyle hazin yalnızlığım da sessiz gidişimde kalsaydım. Notalar sevilen melodiyi oluşturma telaşına düşmeseydi ve duymasaydık sesine vuran sesimizi, öğrenmemiş olsaydık aşk nedir, sevda nedir, ayrılık hangi dilde acı verir.

Sevdaya;
Şimdi üzüntün altı çizilesi anlatısıdır sohbet aralarında kasvetli ses tonumun esrarına sığmayan. Sonrası yok, huzur aramak nafile, huzursuzluk seviyor adam olmayan bedeni. Sarıp sarmalıyor billur günün endişesi.

Ayrılığa;
Hiç şarkımız olmadı bizim olmasını da istemedik, ne güzel!!!. Ahımıza uyanmadı hiç bir sabah ve bir yastığın aynı yönüne düşmedi hiç "günaydın". Gittiğim essiz yolun kavislerinde şekillenen yüzümün tebessümüne daha doymamışken böylesi acı yaşamın çekimine düşmek yanlıştı elbet. Gidince yaşamak dedin mi nefes aldığın günlerin durmaksızın akışının aralarına. Gidince bitti mi içinde fırtına ve gidince kendi acılarını büyüterek kazandın mı bende kaybettiklerini. Unutmak başlamamaktan güzel ve sahte insanlar. Yalan dünyanın sıradan insanı sende et ve kan başka neyin var. Seni var ettiğim kadar varsın, hepi hepi o kadarsın.

AsevimLİ

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kelebek Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kelebek yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kelebek yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
waratte
waratte, @waratte
31.3.2012 20:04:36
Sizi o köşede görmek ne güzel, hepimizin düşlerine değinen...
Tebrik ederim çok sevgili Ali ağabey im/

Sık sık gel buraya hakediyorsun/ sevgiler...

warette tarafından 3/31/2012 8:05:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
aysemujgan
aysemujgan, @aysemujgan
31.3.2012 13:53:30
Güzel bir deneme, tebrikler...
kırk bohça
kırk bohça, @kirkbohca
30.3.2012 23:36:29
Aşka;
Pişman değilim, olmadım, olmayacağım. Alıştım, korkmuyorum uzun süren sessizliklerden. Seviyorum. Dışımda tuttuğum sahtekâr düşüncelerin adına vurguluyorum her "seni seviyorum" cümlesinin ana fikrini. İncecikten gelen sızının tadını aldım ışığın süzülen sıcaklığında.
Ayrılığa;
Hiç şarkımız olmadı bizim olmasını da istemedik, ne güzel!!!. Ahımıza uyanmadı hiç bir sabah ve bir yastığın aynı yönüne düşmedi hiç "günaydın". Gittiğim essiz yolun kavislerinde şekillenen yüzümün tebessümüne daha doymamışken böylesi acı yaşamın çekimine düşmek yanlıştı elbet..

Belki korkmuyorum uzun süren sessizliklerden, belki korkmuyorum sözle ifade edilenlerden.......Ancak korktuğum aynaya yansıyan yalan görünüşlerden ....
Ayrılık olmadan sevda da tanımlanmıyor sanıyorum..........
Beğeni ile okudum ..Selam ve saygılarımla...
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
30.3.2012 20:07:02
10 puan verdi
Düş kurmayı bırakanların gözlerinde gerçeğin kızl oku vardır...

Ve hep bir cümlenin yüreksiz bağrına saplanır ...

Saplandıkça kelimelerin düğünü başlar yaşam yaşam diye!

Sevgili Ali Sevimli siz hep yazın hep....
O qué
O qué, @o-qu
30.3.2012 15:37:01
Yalnız sonu fenaydı:)
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL