15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1049
Okunma
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye başladı söze. Dahası bundan o kadar emindi ki konuşurken mangalda kül bırakmıyordu. Gördükleri yetmişti ona. Görünen köy kılavuz istemiyordu işte. Sormamıştı niye böyle davrandınız diye? Sormaya gerek de duymamıştı. Minareyi çalan kılıfını hazırlardı nasılsa. Ama bildiği bir şey vardı ki çok kırılmıştı, üzülmüştü. Bu dertten nasıl arınacaktı? Konuşmayı denemeliydi belki. Öyle ya derdini söylemeyen derman bulamazdı. Sonra vazgeçti, kimse onu ondan daha iyi anlayamazdı. Hekimden değil çekenden sorulmalıydı. Ateş düştüğü yeri yakardı. Üzüntüsü bir yana şaşkındı da. Tüm bu olanları kırk yıl düşünse aklına getirmezdi. Aklına gelmeyen başına gelmişti. Pişmiş tavuğun başına gelmemişti onun yaşadıkları.
Biraz sakinleştikten sonra düşünmeye başladı. Bu üzüntüyle yaşayamazdı. Allah bir kapıyı kapatırsa diğerini açardı mutlaka. Hem hala ayaktaydı. Allah dağına göre kar veriyordu. Hayatı üzgün geçirenlerden olmak istemiyordu. Kendine acımayı bir kenara bırakmalıydı. İyi insan olduğu için kötüler de hep onu buluyordu. Ama olsun, bu onun kişiliğinden bir şey silemezdi. Altın yere düşmeyle değer kaybetmezdi. Dağ ne kadar yüce de olsa yol onun üstünden aşardı. Yaşadıkları hayat tecrübesi hanesine bir çentik attıracaktı. Ayağa değmedik taş, başa gelmedik iş olmazdı. Onun başına gelenler herkesin başına gelebilirdi.
Belâ geliyorum demişti aslında . Ayak seslerini duymazdan gelmek kolayına gelmişti. Büyük sözü dinlememişti. Annesi onu kaç kere uyarmıştı halbuki . Olaylar olup bittikten sonra herkes ahkâm kesmeye başladı. Bekâra karı boşamak kolay olduğu gibi koyunu olmayanların da bıçakları keskindi. Araba devrilince yol gösteren çok oluyordu. El elin eşeğini türkü çağırarak arıyordu. Timsah gözyaşları dökenlere baktıkça, ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar diyesi geliyordu. Sıkıntıları yüzünden annesini de çok üzmüştü . Kurunun yanında yaş da yanıyordu doğal olarak. Oysa her koyun kendi bacağından asılmalıydı. Sevdiklerini de üzmüş olmak en büyük pişmanlığıydı.
Dibi görünmeyen sudan geçmeyecekti artık. Beterin beteri vardır diyerek yüreğini ferah tutmaya çalışıyordu . Zararın neresinden dönerse kârdı. Hatalarını tekrarlamamak niyetindeydi. Çünkü dersini almıştı. Bir musibet bin nasihatten yeğdi. Islanmışın yağmurdan korkusu da olmuyordu. Bal olan yerde sineğin de bulunacağını öğrenmişti .
Ona zarar verenler de nasılsa ektiklerini biçerlerdi bir gün. Etme bulma dünyasıydı ve eden mutlaka bulurdu. Kimsenin ahı kimse de kalmazdı. Mazlumların ahı çıkacaktı aheste de olsa. Ne oldum dememeli, ne olacağım demelilerdi. Umarım köpeksiz köy bulup değneksiz gezmezlerdi. İçi yine de rahattı. Çünkü köpeklerin duası kabul olsa gökten kemik yağardı.
...........
Soloyin der ki :Atasözlerinden derlediğim bu yazımda teşbihte hata yapmamışımdır umarım.))