10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
881
Okunma
İki polisin duyulmasına aldırmadan birbirlerine söyledikleri sözleri duydum. Kadın suçludur,
bunun kocasını tanırım ben, oğlan sessiz, melek gibidir. Kulaklarıma inanamadım. Neden inanmıyordum ki, bu kişiyi ilk gördüğünde sen de aynı şeyleri hissetmiştin. Gülümsediğine
bakıp, aldanmıştın.
Bu akşam burada olacağım aklımın ucundan geçmezdi. Öğleye dek her zaman olduğu gibi ev
işlerini yapmış, çocukları okula göndermiştim. Öğleden sonra ise annemin yanına bahçeye
gittim.
Annem o gün patatesleri söküyordu. Beni görünce yalnız iş yapmaktan kurtulduğuna sevin
di.
" Geldiğine sevindim kızım, bu kumlu toprakta patates kazmak öyle zorki. Bir de doğru
dürüs bir patates çıksa,verdiğin emeğine göre. Ne gezer! Şunlara baksana küçük, küçük.
Gel durma öyle. şu patatesleri malların önüne götür.Onlar yesin. Keşke burayı hiç ekmesey
mişiz. Elimiz böğrümüzde kaldı."
Akşama değin annemle güle konuşa söktük patatesleri. Yemeye yarar büyüklüktekileri ayrı
çuvala koyuyor, diğerlerini ineklere ayırıyorduk. Annem bir çuval da ot biçti,onu da babam
geldiğinde birlikte çuvala teptik.
Akşam olmadan işimizi bitirmenin kıvancı, yorgunluğuyla sırtımızda patates çuvalları ve ot
dolu çuval,annem,babamla birlikte evin yolunu tuttuk. O gün dayak yiyeceğim aklımda bile
gelmezdi.
Annemle bizim oturduğumuz evin arası çok uzak değildi. Hızlı adımlarla sırtımdaki yükü eve
yani annemgile götürdüm. Annem korkuyordu:
"Aman kızım ,çabuk git kocan kızar sonra."
"Yoo, niye kızsın ki! İyiyiz merak etme sen, bir şey olmaz.."
"Öyle deme kızım, kocanın arkası önü hiç belli olmaz."
Aslında annem son derece haklıydı. Kocamın ne zaman ne yapacağı hiç belli olmazdı. O an
içimde ufacık bir korku yoktu. Neden olsunki.. Hem anneme yardım etmekten başka ne yapmıştım. Öyle iyimser bir insanım ki kötü bir durumla karşılacağımı hiç düşünmem. Çokça
karşılaştığım halde.Karşılaştığım zaman ise günlerce ağlarım. Gözyaşlarım içimde yığınlarını
sürdürmeye devam eder sürekli. Bağıra bağıra ağladıklarımı unuturum sanırım ama gerçek
hiçte öyle değildir. Bu yığılımların patlaması dünyamın karartır. Köşe bucak umut ararım.
Umut kaçar benden, en ulaşılmayacak yerlere. Göklere kara kara bulutlara çıkar. Oradan gelir gözlerimden yaş olur akar. Tek başına korumasız bir kadın ne yapabilir ki ağlamaktan
başka.
Eve dönüşte ilkokul son sınıfa giden kızımla karşılaştım. Çocuk sanki olacakları hissetmiş
rengi solgun, bana baktı :
"Anne ya babam kavga çıkarırsa" dedi. Eve gelmek istemediğini anneannesigile gideceğini söyledi.
"Kavgayı nerden çıkarıyorsun canım,öyle bir şey olmaz. Aramızda kavga edecek bir şey yok inan."
Kızımı inandıramadım. Koşarak annemgile gitti. Çocuklar orada nefes alıyordu. Sürekli bir
kavga olur endişesi içindeydiler.Geceleri içkili eve gelip çocukları saymadan bağırıp çağırı
yor adeta sokağı ayağa kaldırıyordu. Uyumak istiyor, uyuyamıyorsun. Keyfince hareket ediyordu. Televizyonun sesini sonuna kadar açıyor,bu gürültüye bir de onun bağırış çağrış
lar ekleniyordu.Yukarı katta oturan kiracılardan utanıyordum.Her rezilliği yapan o,utanan
bendim.
Çayı, hiç bir kuşku duymadan geçtim. Eve girip soluklanmamıştım daha. Alt kat evin penceresi hışımla açıldı. Somyanın üstünden doğru üstüme atladı. Ne olduğunu anlamadım.
Bir yandan tekmeliyor, Saçımı başımı çekiyor, nereme denk gelirse vuruyordu. Ne olduğu
nu anlayamıyordum. Ben değildim dayak yiyen. Dayak atılacak bir şey yapmamıştım. Bir
yandan vuruyor, bir yandan beni dışarıya götürüyordu. Ağzından çıkan küfürleri buraya
yazamam. Saçlarımdan tutmuş, tıpkı filmlerde gördüğümüz gibi sürüklüyordu beni.
" Yürüü pis gahpe! Garıymış, hıh! Garıya bak!..Yürü bakalı n’apacaksın,yürüü!"
Nereye götürdüğünü sonunda kavrayabildim. Çevreye insanlar toplanmıştı. Utançtan yerin dibine giriyordum. Hiç suçu olmayan evli barklı komşumuza götürüyordu beni. Neyse
ki bu utancım uzun sürmedi. Komşular abisine haber vermişler.
" Sen n’apıyorsun oğlum" diyerek beni elinden aldılar."
Bağıra bağıra ağlıyordum annemgile doğru titreyerek yürürken. Artık kimse umrumda değildi Yolda sesli sesli ağzıma gelen belâ sözlerini sıralıyordum. Sanıyorum ilkokul üçüncü
sınıfa giden oğlum da peşimden yürüyordu, ya da onun elinden tutup yürüdüm. Şu an aynı acıları duyuyor ve ağlıyorum. Ağlamadan başka silâhım yok ki!
Suçsuzdum.Gittiği kahvehanede kardeşine söylenen sözleri ben anlayıp,hiç suçu olmayan komşuya götürüyordu beni. Adam beni yolda görmüş evlerine götürmem için bir yiyecek vermişti. Suçum buydu. İyilik yapmak..
Babam beni o halde görünce çok üzüldü. Eşşoğlu eşşek cezasını çeksin dedi. Polise gittik.
Polislerin umurunda değildi. Hacı iyiymiş. Ben huysuzmuşum da polise gelmişim. Orada ba
şımı zor tutuyorum. Babamla ikimize çay veriyorlar. Çayı zaten hiç sevmem. Babamla beni
dinlemiyorlar.
" Yarın doktora gidip rapor getirin" diyorlar.
Hiç bir işlem yapmıyorlar. Dayak yediğimle kalıyorum. Sonra ne mi oluyor. Hiç bir şey. Yine
koca evine gönderiliyorum. Ta ki ailem ondan hiç bir şey olmayacağını anlayıncaya dek.
8. 3. 2012