9
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1740
Okunma

Ah Mukaddes Teyze ah..Selçuk/İZMİR 2000 yılı şubat ayı başlarıydı. Ramazan Bayramı henüz geçmişti. Kızım daha bebekti ve 6 birden diş çıkarıyordu. İkimiz de kaç gecedir doğru dürüst uyumamıştık. Gece 21’den sonra dışarı çıkıp, nöbetçi eczane bulduk. Eczacı, ağrı kesici özelliği olan bir jel çıktığını söyledi ve son çare diyerek alıp hemen eve geldik. Zor bela kızımın damağına sürdüm, bir mucize.... Çocuk on beş dakika geçmeden uyudu.
O akşam da saat 10 da başlayacak olan güzel bir film vardı. Altı yaşındaki oğlum da zorluk çıkarmadan uyumuştu, zaten saatini bilirdi, hiç şaşmazdı. Hemen tekli koltukları Tv’ye çevirip, çerez -meyve vs. alıp sinema keyfi yapmaktı niyetimiz. Oysa günlerdir doğru dürüst uyumamıştım. Fakat Tvdeki film, diğer yandan biraz kendimize zaman ayırmak oldukça lüks bir şeydi bizim için ve onu gerçekleştirmek daha cazip ti. Tabi o zaman yaşlarımız da gençti, nerden baksanız 12 yıl evveliydi nihayet.
Koltuklarımıza yerleştik, günler sonra rüya gibiydi bizim için. .Çocukların sesini duyabilelim diye de, hem onların yattığı odaların kapısını, hem de film seyrettiğimiz salon kapısını bir karış kadar aralık bıraktık. Bir yandan filmi izlemeye çalışırken diğer yandan da kızımın uyanacağı endişesi ile sık sık kapıya bakıp ses dinliyordum.
Ve işte o an….
Aniden öyle bir şey gördüm ki, ağzıma attığım meyveyi yutmakta güçlük çektim. Bir an sesimi çıkaramadım. Eşime sessizce kapı aralığından Mukaddes Teyze girdi diye tekrarlıyordum. eşim saçmalama dedikçe ben bir daha Mukaddes Teyze…Mukaddes Teyze… Bak kapıdan girdi, içeride, bak köşeden bize bakıyor. Bak bak ne olur bak…işte tam orda duruyor…. işte çıktı Mukaddes Teyze…
Fakat o kadarcık yerden nasıl geçip gitmişti. Bir müddet sürekli aynı kelimeleri tekrarlayıp durdum. Çıldırmış gibiydim… İnanmadın gitti Mukaddes Teyze diyordum sayıklarcasına. Tüm bunlar olurken de saat gece 12 ye yaklaşmış, film de bitmek üzereydi, bende filmden eser kalmamıştı. Sonradan dediğine göre eşim, delirdiğimi düşünmüş o zaman.
Mukaddes Teyze bizim ev sahibimiz bayanın annesiydi. Buraları önce tarlaymış, sonradan arsa olmuş. Ve eşi ölünce de arsayı daire karşılığında verip çocuklarına bölüştürmüş. Şimdi geçmişteki tarlada üç blok vardı artık. Biz birinci blokta, Mukaddes Teyze üçüncü bloktaydı. Ancak kızı Necmiye burada ikamet etmeyip, kiraya veriyor konutu, yani bizim yaşadığımız evi.
Necmiye Hanım, annesini rutin kontrolleri için İzmir’e üniversite hastanesine götürmüş. Geri döndüklerinde ise bayağı geç olunca, kızı annesini evine götürmemiş. Gelince Bir şeyler atıştırp Saat 23.oo sıralarında herkes yatmış. Düşünüyorum da… Ben de 11.30 dan sonra O’nu bizim salonda görmüştüm. Bu nasıl iş Allah’ım.
Mukaddes Teyze normalinde sabah namazından önce güne yüz süren biriyken, ertesi sabah hala neden uyanmamıştı. Necmiye Hanım, saat yedi sularında annesini merak edip uyuduğu odaya girmiş. Ve hayret diyor kendi kendine, annesi ilk yattığı gibi duruyor. Hatta sol elini yanağının altına koymuş yatarken Necmiye hanımın dediğine göre… Ve hala aynıydı…
Saat 7.30 sularında, doktorun gelişi, öldüğüne kanıtlamak içindi sanki. Ve yaklaşık sekiz saat önce diyor dünyayı terk edişi.
Aman Allah’ım… Hesapladığımda, tam gece 11.30 denk geliyordu ve olacak iş değildi. Bacaklarım zangır zangır titriyordu, ayakta durmakta güçlük çekiyordum.
Aklıma ilk gelen….Öldüğü gece damadının evindeydi. Ruhu bedeninden azledildiği zaman ilk yaptığı şey de eşiyle beraber edinilen,bir zamanlar tarla olan arsayı son kez daha görmekti. Neden olmasın belki de haklıydım. Hayalden doğan tesadüf olmazdı. Tamam belki çok yorgun ve uykusuzdum… Ama yok yok o kadar da değil diyorum.
Hala aklımda o soru ve bilmediğim cevabı var.
Neden ben… Mukaddes Teyze, neden seni sadece ben gördüm neden…neden ben?......
Toprağın bol, mekânın cennet olsun Mukaddes Teyze…
NÜS