Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
MustafaCeylan
MustafaCeylan

ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(8): Hayâtî

Yorum

ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(8): Hayâtî

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1027

Okunma

ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(8): Hayâtî

ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(8): Hayâtî

15.Yüzyılda yaşayan ve vezir Mahmut Paşa’ nın divan kâtibi Yazıcı Tursun’a söylediği bir beyit sebebiyle öldürülen şairimizdir.

Yazıcı Tursun ki “Tevârih-i Âli Osman” adlı eserin yazarı.
Peki, nasıl olmuş da, bir şair, bir yazara kendisini ölüme götürecek mısralarla seslenmiştir?
Evet, şiirin efsunkâr yanı bu işte…Bilinmezin bilinmezi olan şiir bu…Sözün kılıçtan keskin yanı şiirle parlar…Şiirde söz, şairin ağzından veya kaleminden döküldüğü anda, şairin imzasını taşısa da şairin değil, umumundur; okuyucunundur.Bu yüzden Bizim Yunus “Söz ola kese savaşı/Söz ola kestire başı” demiştir. İşte, öldürülen şairlerin sözleri, baş kestiren sözlerdir.

Gelelim Hayâtî’ye…
Mevlâna Ulvî, o dönemin ünlü şairidir. Yaşlıdır ve geçimini, yazdığı kasidelerden temin etmektedir. Devlet erkanını, padişahı öven sözlerle dokuduğu şiirlerini, talebesi olan Hayâtî ile saraya göndermekte ve sarayın ihsanlarından yararlanmaktadır.

Mahmud Paşa sarayda Padişahtan sonra gelen kişidir. Zaman zaman topladığı şairlerle sarayda sohbetli toplantılar düzenlemekte ve şairlerin lâtife olması kabilinden söylediği beyitleri dinledikçe kahkahalar savurmaktadır. Mevlâna Ulvî’ nin talebesi olan Hayâtî’yi de sohbet kadrosuna dahil etmiştir.

Dikkat ettiniz mi bilmiyorum?
Osmanlı döneminde Padişahların bir çoğu şairdir. Saray ve çevresinde, padişah’ın en yakınında sürekli şairler ve bilginler yer almaktadırlar. Yönetim kademesinde bulunanlar söz sultanlarına, gönül sultanlarına gereken önemi vermişlerdir.

Ya bugün nasıl?
Bugün, maalesef sanata ve sanatçıya gereken değer verilmemektedir. Yönetenler gündelik meşgaleler ve meselelerle haşır neşir olmaktan, kültür ve sanata zaman ayıramamaktadırlar. Sanat ve sanatçının, meselâ halk ozanlarımızın sosyal güvenceden yoksun olmalarına dahi çare aranmamakta, sanat ve sanatçı gündemin en alt sıralarında bile kendine yer bulamamaktadır.

1470’li yıllar…
Vezir Mahmut Paşa, sarayda şairleri ve devleti yönetenleri toplamıştır. Şairlere yöneticiler hakkında eleştirel beyitler söyletmektedir.

Mahmud Paşa; Sırbistan seferinde nazır olan, 1461’ de ki Trabzon seferinde divan kâtibi olan, kendisi de aynı zamanda bir yazar olan, “Tevârih-i Âli Osman”ı yazan Yazıcı Tursun’u işaret ederek, Hayâtî’ye şiirle eleştirmesini ister. Hayâtî o anda doğaçlama olarak:

“Kuşkunun kılıcıdır Yazıcı Tursun
Gerek tursun, gerek ise otursun” deyivermiştir.

Bu söz, Yazıcı Tursun’un çok ağrına gider. Mahmud Paşa’dan bu sözü söyleyen şairin cezalandırılmasını ister. Hattâ günlerce, Paşa’ nın etrafında dolanır, gereğinin mutlaka yapılmasını talep eder.

Bir hafta sonra, sarayda yapılan şairler buluşmasında, vezir Mahmud Paşa, Hayâtî’ ye geçen hafta Yazıcı Tursun hakkında söylediği sözü tekrar etmesini ister. Korkusuz, gözü pek bir şair olan ve o güne kadar enfes gazelleriyle göz dolduran Hayâtî, bir hafta önce söylediği beyiti tekrar eder. Eder etmesine ama, Mahmud Paşa, bir anda döner Yazıcı Tursun’a ve “bu söz için istediğin izini veriyorum” der. Bunun anlamı, şairin öldürülmesidir. Ve Hayâtî, bu iki dize için saray duvarları arasında katledilir.


Saray koridorlarının loş ışıklarında anadan üryan dolaşan şiir, konuk edilen şair dilinde kırbaç ve bıçak sivrisi olup çıkıverir. Kelam bıçağının keskinliğini saraya ve saraya yakın kişilerde denemeye kalkarsan, ipi göze alman lâzım. Ağız zindanından çıkan taş ve kaya saray pençerelerinde ses çıkardıysa, buyruk çabuk gelir. Taşlamanın cevabı teşekkür olmaz. İdam sehpası, cellat, zindan ve boğulma olur, kılıç olur…



Hayâtî’nin öldürülmesine imza koyan Vezir Mahmud Paşa’ da fazla uzun yaşamaz. 1474 yılında onun da öldürüldüğünü tarihçiler yazmakta.



Der ki :

BEYİTLER

Kulağı midye ve kuyruğu ahtapot balığı
Çapak yerine gözünden müdâm akar havyar.

Biz ki cisim içre senün mihrüni cân eylemişüz
Yoluna terk-i dil ü cân ü cihân eylemişüz.

Yine rindâne mey-i sâfiyi nûş itmek içün
Yüzimüz hâk-i der –i pîr-i mügân eylemişüz.



BİZ DE DERİZ Kİ :



FİKRETİN SİSİ VAR ZİRVELERDE

Hani nerde, bul bulabilirsen o sultanları,
Sarayda baş köşede konuğudur sanatçı.
Şimdi öyle mi ya?
Demoklesin kılıcında parça parça demokrasi
Gündelik alkışlarda, al gülüm vergülüm medya
Heccav global sermayenin esiri sanki
Oh ya, oh ya…!

Fikretin sisi var zirvedeki koltuklarda
Su yürütülür saman altından sessiz
Halkın musluğundan akmaz damlası
Hukuk almış başını özgür havalarda
Başlar ayak, ayaklar başa dönmüş neyleyim
Füze kalkanı taşlamacı şiire
Kafiyeler kimsesiz,
Baklavanın en hası Padişahım çok yaşaya
Oh ya, Oh ya….!
Bu, şu, o… O o o o !
Yandan yırtmaçlı ekonomi
Ne güzelsin diloylo…!
Sen, öteki, başkası, aynısı, ben, o, siz
Karşılıksız senetlere kefiliz;
Derdim derdin değil,
Gündemin de yok ya,
Oh ya, oh ya…!

Hayatînin hayatı söz konusu
Hay atına binemeyen süvari hay,
Hayatiyi ne bilsin, öyle değil mi?
Nasıl olsa karnı tok ya...!

Mustafa CEYLAN



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Öldürülen şairler(8): hayâtî Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Öldürülen şairler(8): hayâtî yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(8): Hayâtî yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Ümid Harun
Ümid Harun , @umidharun
5.3.2012 10:31:04
değerli ceylan tarihin unutulmuş sayfaları arasından, bu ilgi çekici ve acıklı vakıayı bizimle paylaştınız.
emeğinizi ve yazınızı kutlarım.
selam olsun
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL