10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1476
Okunma


Bahse girerim ki, aslında çocukluğunda böyle biri değildi.
Hani hayat denilen hayat vardır ya;tıpkı kendiliğinden önüne çıkıp yüzüne yapışan sakızlar gibi. Onu balon yaparkan içinden çıkan önündeki şifreli hayat hikâyesini okumaya çalışırken, bir de bakardı ki terinle beraber sakızın balonu da yüzüne yapışıp kalmış.
Hadi uğraş babam uğraş dur . Yitip giden sakıza mı yansın, sakızın içindeki şifrelere mi şaşsın.
" Bir adam senin hayatının dönüm noktası olacak." Yok babo, benim hayatımda kimse dönüm noktası olamaz. Evvel Allah, ben onu döndürürüm.
Aynaya baktı.
Yüzünde kalan bütün sakız artıklarını temizledi.
İş Bankasının demir kumbarasından yeni bir sakız aldı. Para alacak değildi ya. Bütün kazandıklarını annesine veriyordu, ekmek parası işte. İstanbul’da yaşamak zordu. Sakızın kağıdını açtı, ağzına attı. Yan komşudan Orhan Gencebay’ın son kasetinin müzik sesleri geliyordu. Bir büyüsem, elbet bende kumbarama para atarım diye düşündü. Sakızın kağıdı çöpe fırlatıp dışarı çıkıp, kapıyı kapadı.
Vakit geçmemişti ki, anahtar sesi duyuldu. Çöpü karıştırıyordu, yine sakız kağıdı elindeydi. Gözlerine inanamadı.
" Bir adam senin hayatının dönüm noktası olacak."
Sakızı da, kağıdını da fırlatıp attı.
Çocukluğu, terininin üzerinde kuruduğu bir şehirde yaşamıştı. Efendiliği, kabadayılık sanıyordu.
İstanbul’a geldiğinden beri ayakkabılarının üstüne basıp yürümeye devam ediyordu. Bir elinde tesbih, omuzlarında ceket, kendisine tık diyecek adam arıyordu.
Bir gün Unkapanı sokaklarında dolaşırken canına tak etti. Yeter dedi içinden, karşıma biri çıksın da şöyle iyisinden bir kavga edelim.
Karşıdan gelen orta yaşlı bir beye öyle güzel omuz attı ki, adam bulunduğu yerde iki kere döndü ve düştü. Tam ona lâf atmaya hazırlandı. Adam yerden kalktı, sırtını sıvazladı.
"oğlum, beni affet. İstemeden oldu, senin gibi bir oğlum vardı, kaybettim. Hep aklım onda, yürüyorum ama sanki onunla beraber mezardayım. Allah seni anana babana bağışlasın evladım. Oku, iyi adam ol evladım."
Adam gözyaşlarıyla yürüdü gitti.
Kendisi ilerdeki tahta banka oturdu. Kimse görmeden ilk işi ayakkabılarını düzeltip giymek oldu. Sonra ceketini. Daha sonra tesbihine baktı, zaten avucunu sıkmaktan dağılmıştı.
Kumbarası aklına geldi bir an. Neden onda sakız biriktiriyordu ki ?
MG__