13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
692
Okunma

O değil de;
Sabah sabah dolmuşta gidiyorum ve dolmuş full.... Birden arabanın içini keskin bir koku kapladı. Bali kokuyordu. Yada bana öyle geldi.
Bu arada inenler binenler...
En arka koltuktaydım. Yine arka koltukta oturan bir kadın yanındakinin arabadan inmesiyle yer değiştirerek yanıma oturdu.
40+ bir kadındı. Kırmızı oje sürüyordu. Meğer kokan, kadının ojesiymiş.
Bu modellerin toplu taşım araçlarında ruj süreni de var... gördüm...
Bunu genç bir kız yapsa gençliğine verirdim. 40+ olunca insan ister istemez düşünüyor, ’neyin kafasıyla yapıyorlar bu şuursuzluğu’ diye.
Yani bu bir aciliyet değil. Her ne iş yaparsan yap, her nereye gidersen git, her kimle buluşursan buluş, sana kimse tırnağında neden oje yok demez.
Hayır, bakımı o kadar çok seviyorsan makyajını evinde yap. Bu nasıl bir manyaklıktır anlamadım ki...
Ailem dışında ilkokula giderken Güzin öğretmenim saçlarımızı kesinlikte sınıfta taramamamız gerektiğini bunun şık bir davranış olmadığını anlatmıştı. Uzun yıllar aksi bir davranışla hiç karşılaşmadım.
Ta ki, bir magazin dergisinde çalışana kadar.
Bundan sekiz dokuz sene önceydi. Nerdeyse tamamının kadınlardan oluştuğu bir dergi ve kadınların dergilerden fırlamış olduğunu iddia edebilirdim... öyle olmadıklarını bilmeseydim.
Alsancak’ta çok şık bir mekan ve çok şık insanlar. Herkes memnundu halinden ama ben değildim. Çünkü kadınlar o şık mekanda aklınıza gelebilecek heryerde saçını tarıyordu ve yine aklınıza gelebilecek heryerde makyaj yapıyordu. Bundan nefret ediyordum.
Koca koca insanların bu kadar saygısız ve görgüsüz olması akıllara zarar.
Çok titiz biri değilim, hiç olmadım ama bu farklı bir konu. Galiba beni en kızdıran şey, saygısız olmaları. Kendine saygısı olmayanın başkasına da saygısı olmuyor gerçekten.
O değil de;